Doğası, mimari çeşitliliği, zenginliği ve çok kültürlü yapısı ile İstanbul’un incisi sayılmaya devam edilen Adalar, özellikle yaz aylarında ziyaretçi akınına uğruyor. Adalar deyince de akla ilk olarak faytonlar geliyor. Yaklaşık 250 fayton ile bin 250 atın bulunduğu Adalar’da uzun yıllardır devam eden “faytonlar kaldırılmalı” tartışması akülü araçların varlığıyla iyiden iyiye alevlendi. Biz de sizin için Adalar’ın nabzını tutmaya gittik. Büyükada’ya ulaşmak için Eminönü İskelesi’ni seçtik. Yoğun kalabalık nedeniyle 11.30'da kalkan vapur için saat 11.00'de uzayan bir kuyruk vardı. Üstelik haftaiçi bir günde böylesine bir kalabalığın Adalar’a gidiyor olması karşılacağımız manzarayı da aşağı yukarı gösteriyordu. Büyükada’ya ulaştığımızda meydanda adım atacak yer yoktu. İlk olarak faytoncuların durağına gittik. Durağın önünde faytona binmek isteyenlerin oluşturduğu kuyruğun sonu görünmüyordu. Orada Faytoncular Odası İkinci Başkanı Kemal Şahin ile oturup faytonların geleceğini konuştuk. Şahin, “Faytonlar Osmanlı zamanından bu yana Adalar’ın simgesidir ve nostaljidir. Bu faytonları buradan çıkarmak, adayı yok etmek demektir.” dedi. Biz de hayvanserlerin atlara iyi bakılmadığı yönündeki açıklamalarını sorduk. Şahin, hayvanseverlerin sadece dedikodu yaptığını ve atların durumunu görmeye gelmediklerini söyledi ve ekledi: “Atların yemi veriliyor, tımarları ve bakımları yapılıyor. Bir atın değeri 10 bin lira kimse atının ölmesini istemez. Devletin sağladığı veterinerler zaten bakımlarını yapıyor. Videoları yayınlanan atların çoğu yaşlanan ve hastalanan atlar. Biz onları kendi çocuklarımız gibi görüyoruz ve ilgileniyoruz.” Adalar’ın en büyük gelirinin faytonculuktan geldiğini söyleyen Şahin, “ Yerli ve yabancı turistlerin tamamı buraya atlı fayton için geliyor. Faytonlar kalkınca sadece faytoncular değil, diğer esnafta mağdur olacaktır. ” Büyükşehir ve Adalar Belediyesi’nden gelecek her türlü öneriye açık olduklarını söyleyen Şahin, akülü araçların Adalar’ın ruhunu öldüreceğini düşünüyor.
Her sokağı yayalar, faytonlar, bisikletliler ve akülü araçlarla dolup taşan adanın sakinleri artan ilginin en büyük mağdurları. Adanın sakinlerinden olan Ersin Salman, faytonların kalmasını ancak atların yaşama koşulların iyileştirilmesini isteyenlerden. Salman, “Atlara iyi bakılsın istiyoruz. Burada yüzlerce fayton var ve çoğunluğunda atlarla güzel ilgilenilmiyor. Bir faytoncunun en az sekiz tane atı olması ve gün içinde değiştirmesi gerekir. Sadece atlara değil araca da saygı gösterilerek bakılması lazım. Hiçbiri doğru dürüst değil. Ancak bunun suçlusu faytoncular değil, yönetimdir.” Hem ada halkı, hem faytoncular hem de turistler faytonların kalmasından yana. Ortak ses atların durumunun iyileştirilip bu eski geleneğin yaşatılması yönünde.
At kültürü üzerine düşünen ve uzun yıllardan bu yana atçılık yapan Mahir Başdoğan da bu konudaki sorularımızı yanıtladı. Araba çekmenin atın başlı başına bir işi olduğunu dile getiren Başdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Doğru yapıldığında hayvana zararı yoktur. Ada faytonları güzel tasarımlı ve gayet kullanışlı arabalardır. Normal sağlıklı bir at belirli prensiplere riayet edilirse günde beş-altı saat ve haftada altı gün rahatlıkla çalışabilir. Elbette kötü şartlarda bakılan ve çalıştırılan atlar vardır. Maksat onların şartlarını iyileştirmektir.” Adalar'daki atların durumunu gidip yerinde inceleyen Başdoğan, bu konuda ise şu tespitleri yaptı: “Kopartılan vaveyla öyle olduğunu söylese de durumu yerinde incelediğimizde atların çoğunun bakımlı, sağlıklı, eğitimli ve psikolojilerinin iyi olduğunu müşahede ettik. Ahır imkanlarının yetersizliğine, başta su olmak üzere altyapı eksiklerinin fazlalığına rağmen bu netice arabacıların güzel at baktığına sağlam bir delildir. Görebildiğimiz kadarıyla fayton arabaları da iyi durumda kullanılıyor. Bizim maksadımız, fayton kültürünü yaşatmaya devam ederken atların sağlığını gözeten bir denetlemenin yapılmasıdır.” Faytoncuların denetlenmesinin mümkün olamayacağı yönündeki söylemleri eleştiren Başdoğan, “Eskiden aynı argüman taksiler için de söylenirdi. Taksimetreyı hiçbir güç açtıramaz denirdi. Pekala açıldı. Şayet nizamname çıkartılır ve zabıtası, polisi, esnaf odası ve halk denetimi ile faytonlar yaşatılır ise “denetim”mükemmelen yapılır. Hem zaten kapatıldı-kapatılacak baskısından kurtulan işinin ehli usta faytoncular kendi aralarında bile gereken rehberliği ve varsa yanlış yapanı doğru yola getirmeyi becerebilirler.” Başdoğan, fayton yasaklanınca atların akıbetinin de belirsizlik olduğuna vurgu yaptı.
60 yıldır Adalar’da esnaflık yapan Mehmet Gülenez, atlar üzerinden ticaret yapılmasına karşı olduğunu söyledi. Adanın çiçek kokması gerektiğini dile getiren Gülenez, sözlerine şöyle devam etti: “ Bu yoğun at pisliği kokusu adaya yakışmıyor. Ben esnaf ve faytoncular mağdur olsun demiyorum. Ancak bir çözüm bulunmalı. Eskiden çok az fayton vardı ve adaya zararı yoktu. Adanın yerli halkı faytonculuk yapardı. Onlar çok şık giyinirlerdi ve kazara atın pisliği döküldüğü zaman faytonu durdurup temizlerlerdi. Ancak şimdi bu mümkün değil.”
Geçen yıl Tarım ve Orman Bakanlığı ,Türkiye genelindeki fayton atlarıyla ilgili Hayvanları Koruma Kanunu kapsamında hayvan refahı konusunda denetimlerde yol gösterici olması amacıyla bir taslak çalışma hazırlamıştı. Bu çalışma şunları içeriyordu: “ Hayvanlar, günde en fazla 6 saat çalıştırılabilecek. Bu çalıştırılma süresince 2 saat arayla atlar dinlendirilecek. Atlar gebeliklerinin 3’te 1’lik dönemlerinde dinlenmeye alınacak. Doğumdan sonra da taylar, 3 aylık olana kadar bu atlar çalıştırılmayacak.” Bu tasarının hayata geçirilmesi bekleniyor.
Büyükada’da yaşamını sürdüren gazeteci-yazar Oral Çalışlar, faytonların adaların simgesi olduğunu söyledi ve ekledi: “ Faytonların, turistik amaçlı daha az sayıda, bakımlı ve belediye tarafından kontrol edilen bir şekilde varlığını sürdürmesinden yanayım. Çünkü adaların tarihi ve folklorik değerleri içinde fayton da var. Bu sebeple faytonu turistik amaçlı kullanmalıyız. Ancak taşımacılıkta kullanmanın zamanın geçtiği görülüyor. Topluulaşım araçlarına geçilebilir.” Geçmişte, Adalar Kent Konseyi’nin kapsamlı bir ulaşım planı hazırladığına dikkat çeken Çalışlar, sayıları artan akülü araçların ve bisikletlerin de ada halkının hayatını zorlaştırdığını dile getirdi.