Cannes Film Festivali’nde, Türkiye'den ikisi belgesel, ikisi kurmaca olmak üzere 4 film gösterimde. Belgesel kategorisinde Pelin Esmer'in Kraliçe Lear ve Kıvılcım Akay'ın Amina filmleri yer alırken, kurmaca kategorisinde ise Faysal Soysal’ın Ceviz Ağacı ve Ali Aydın'ın Kronoloji filmleri yer alıyor.
Cannes Film Festivali’nin online olmasının alternatif imkanlar sunduğunu belirten yönetmen Faysal Soysal, Ceviz Ağacı’nın Cannes’da gösterilmesiyle ilgili şöyle konuştu: “Ceviz Ağacı, ilk olarak uluslararası boyuttaki en büyük film marketlerinden olan Berlin European Film Market’te gösterildikten sonra şimdi de Cannes Film Market’te gösterildi. Orada gösterim yapmak tabi ki büyük avantaj. Diğer yandan o kadar film var ki dünyanın dört bir yanından katılan, ilgi göstermediğiniz ve doğru planlama yapmadığınız vakit gösterimlerden kimsenin haberi olmuyor.”
Sosyal’a göre; “Covid -19 film sektörünü de etkiledi. Çünkü #EvdeKal çağrılarına uyanların, film izlemeye daha fazla vakit ayırması, market gösterimlerine olan ilgiyi de artırdı. Bu durum Cannes Film Festivali’nin tarihinde ilk defa market akışının üç gün daha uzatılmasını sağladı. Normalde 22 – 26 Haziran şeklinde planlanan festival, 29 Haziran’a kadar uzatıldı.”
“Yeni normal” şeklinde adlandırılan dönemin, filmlerin pazarlama, tanıtım, dağıtım ve yapım süreçlerini de etkileyecek. “Bundan sonra sinema salonlarından bahsedebilecek miyiz? Artık emin olamıyoruz.” diyen Soysal, festivallerin bu geleneği bir süre daha devam ettireceğini söyledi. Destek ve sponsor bulunmaması halinde onları da online ve mesafeli ilişkilerin beklediğini ifade etti.
Edebi derinliği ile film eleştirmenlerinin beğeniyle bahsettiği Ceviz Ağacı, Üç Yol filminden sonra Soysal’ın ikinci uzun metrajlı filmi. Sinemayı şiir gibi okuduğunu ifade eden Soysal, filmlerini aklın kuru sebep – sonuç ilişkisi üzerine kurgulamadığını, düz bir anlatım yerine şiir gibi özgür ve dolaylı bir anlatım dilini tercih ettiğini belirtiyor. Ona göre, tersini düzyazı zaten gerçekleştiriyor fakat şiir, başka duygu çağrışımlarını, empatiyi, özeleştiriyi siz farkında olmadan sizin üzerinizde tecrübe eden bir dünyaya sahip…
Gerek ‘Üç Yol’ gerek ‘Ceviz Ağacı’ filmlerinde şiirsel ve sanatsal dünyanın yanı sıra sosyal hayata dair yorumlar ve dokunuşlar bulunduğunu kaydeden Soysal, sözlerini şöyle sürdürdü: “Ancak bu yorum ve dokunuşlar, hiçbir zaman doğrudan olmaz. Sanatçılar yaşadığı coğrafyadan, tarihten, problemlerden bağımsız yaşayamadığı için tabi ki meşrebine ve dünya görüşüne göre sosyal meselelere eserlerinde yer verir. Bunlar, metafizik ve ontolojik diyebileceğimiz çekirdek meselenin etrafında olduğu vakit daha büyük anlam kazanır.”
“Üç Yol filminde Bünyamin, vicdan acısını dindirmek ve varoluşa anlam katmak için Bosna’daki kayıplar ve toplu mezarların peşinde giderken sonrasında da memleketi Batman’daki kadın intiharları ve Hasankeyf'in sular altında kalması gibi sosyal meselelerin etrafında sürdürüyor yazgısını. Hakeza Ceviz Ağacı filminde de günümüzde sayıları gittikçe artan kadın cinayetleri, kadına şiddet ve darbe döneminde susan/susmak zorunda kalan insanların vicdan hikayelerinin merkezine, esas meselesi kendi varoluşu ve hayata tutunması olan fiziken aciz ve zayıf bir edebiyat öğretmeninin toplum adına bütün cinayetleri üstlenmesini konu alıyor…”