90 yaşında aramızdan ayrılan dünyaca ünlü fotoğrafçımız Ara Güler, vefatının 4. yılında özel bir sergiyle anıldı. Güler, çektiği fotoğraflarla eski İstanbul’un gündelik hayatını bugünün insanına anı olarak bıraktı.
Artık herkes aynı. İnsanlar çok renksiz, renksizleştiler iyice. Eskiden mahalle diye bir şey vardı, meydanda manav vardı, nalbant vardı, ayakkabılarımızı tamir eden insanlar vardı. İnsanlar muhabbet ederlerdi sokaklarda oturup... İnsanların bir arada olma zamanları azaldı. Şimdi sokaklarda otomobil parkından başka bir şey yok. Artık doğal hayat kaboldu. Her taraf maden duvar. Herkes maden kutuların içinde. Hava yok. Sinirler alışıyor. Çocuklar ona göre doğuyor. Sadece insanları değil, hayvanları da yok ettik... Bu sözler dünyaca ünlü fotoğrafçımız Ara Güler’e ait. Bundan dört yıl önce aramızdan ayrılan Ara Güler 90 yıllık hayatı boyunca elinden fotoğraf makinesini hiç düşürmedi ve bize kaybolan İstanbul’un sokaklarını anı olarak çektiği karelerde bıraktı.
İstanbul’u pek çoğumuz onun çektiği karelerle yeniden sevdik, onunla sevdiğimiz sokaklardaki samimi dünyayı ararken ise aynı hayal kırıklıklarını yaşadık. Geçtiğimz hafta sonu Beyoğlu Kültür Yolu Festivali kapsamında, dünyaca ünlü 22 fotoğraf sanatçısı tarafından çekilen Güler’in 48 portresinin yer aldığı “Dostlarının Gözünden Ara Güler Portre Sergisi” fotoğraf meraklılarıyla buluştu. Bu defa karşımızda ustanın fotoğrafları diğel bizzat kendisi vardı.İstanbul’da 16 Ağustos 1928’de doğan sanatçının asıl adı Mıgırdıç Ara Derderyan. Ailesi Güler soyadını aldı. Çocukluğunu Beyoğlu’nda geçiren Güler, ilk eğitimini evde bakıcı ve dadılar gözetiminde aldı. Ara Güler daha sonra sırasıyla Mıhitaryan Manastır Mektebi (Pangaltı Lisesi), Galatasaray Lisesi, Getronagan Ermeni Lisesi’nde eğitim gördü.
İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi bünyesinde açılan Türkiye’nin alanındaki ilk kurumu olan Gazetecilik Enstitüsü’ne kaydını yaptıran Güler, aynı zamanda çalıştığı için derslere tam anlamıyla devam edemedi. Okul yıllarında öyküler yazmaya başlayan Ara Güler, babasının müşterilerinden İhsan İpekçi’nin sahibi olduğu İpek Film Şirketi’ne gidip gelmeye başladı ve sinemacılığın her dalında çalışma fırsatı buldu. Teknik konulara meraklı olması nedeniyle de sinema makinisti ehliyeti de aldı. Aynı dönemde Muhsin Ertuğrul’un açtığı tiyatro kurslarına devam eden Güler’in öncelikli amacı aktör olmak değil, sahne gerisinde yer almak oldu.
BABA YADİGARI FOTOĞRAF MAKİNESİ
Babasının 1940’da aldığı ilk fotoğraf makinesi ile birlikte fotoğrafa ve gazeteciliğe olan düşkünlüğünün farkına varan Ara Güler, “Jamanak Gazetesi” başta olmak üzere birçok Ermeni gazetesinde çalıştı. Gerçek anlamda muhabirlik deneyimini ise 1950’de dönemin önde gelen gazetelerinden Yeni İstanbul’da yaşadı. Askerliğini yaptıktan sonra bir süre “Hürriyet Gazetesi”nde de muhabir olarak çalışan Güler, daha sonra yayın hayatına yeni başlayan “Hayat Dergisi”ne geçti ve kısa süre sonra derginin fotoğraf şefliği görevini üstlendi. Aynı yıl Amerikan Medya Fotoğrafçıları Derneği’ne tek Türk üye olarak kabul edildi.
PİCASSO İLE BULUŞTU
Ara Güler, 1962’de Almanya’da çok az fotoğrafçıya verilen “Master of Leica” unvanını kazandı. Usta foto muhabirinin 1960 ihtilali ve ardından 1964’te yapılan Kıbrıs Harekatı nedeniyle çektiği fotoğraflar üyesi olduğu uluslararası dergi ve ajanslar aracılığı ile bütün dünyaya servis edildi. 1970’li yıllar Ara Güler’in tanınırlığının arttığı dönem oldu. Güler’in bir yandan ülke içinde ve dışında röportajlar yaparken, diğer yandan çeşitli ortamlarda fotoğrafları kullanıldı. 1971’de Lord Kinross’un “Hagia-Sophia” (Ayasofya) kitabının fotoğraflarını çeken Güler, yine Skira Yayınevi’nce Picasso’nun 90. yaş günü için yayımlanan “Picasso Metamorphose et unite” adlı kitap için Picasso’nun foto-röportajını yaptı. Dünyayı gezerek foto röportajlar yapan ve bunları Magnum Ajansı ile dünyaya duyuran Ara Güler, Yaşar Kemal, Aziz Nesin, Kemal Tahir, Orhan Kemal, İsmet İnönü, Winston Churchill, Indira Gandi, John Berger, Bertrand Russel, Bill Brandt, Alfred Hitchcock, Ansel Adams, Imogen Cunningham, Salvador Dali, Picasso gibi birçok ünlü kişi ile röportajlar yaptı ve fotoğraflarını çekti. Usta foto muhabirinin eserleri, yurt içi ve yurt dışında birçok koleksiyon ve müzede sergileniyor.
YURT DIŞINDA ESERLERİ VAR
Ara Güler’in fotoğrafları Paris Ulusal Kitaplık’ta, ABD’de Rochester Georg Eastman Müzesi’nde, Nebraska Üniversitesi Sheldon Koleksiyonu’nda bulunuyor. Güler’in fotoğrafları Köln Mueseum Ludwing’de Das Imaginare Photo Museum’da sergileniyor. Arşivinde 2 milyonu aşkın fotoğraf bulunan Ara Güler’in ödülleri arasında Cumhurbaşkanlığı Kültür Sanat Büyük Ödülü ile Kültür ve Turizm Bakanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödülü de bulunuyor.
Dili fotoğraftı
Dostlarının Gözünden Ara Güler Portre Sergisi’nde eseri yer alan foto muhabiri, belgesel yapımcısı ve gazeteci Coşkun Aral, Güler’in yerel değerleri ulusala, ulusal değerleri uluslararasına ve oradan evrensele taşıyan bir foto muhabiri, gazeteci, fotoğraf sanatçısı ve bilge adam olduğunu söyledi. Ara Güler’in yaşadığı coğrafyanın dünyanın bir parçası olduğuna inanarak bunun için mücadele ettiğini aktaran Aral, “Burada da dili fotoğraftı. Kendisi bu evrensel dili ‘fotoğrafçayı’ fotoğraf makinesiyle tanıştığı günden itibaren kendi topraklarında, yakın coğrafyalarda, savaşların olduğu yerlerde, insanların gerçek anlamıyla yaşadığı her yerde dillendirdi. İstanbul’un gözüydü çünkü İstanbul’u onun vasıtasıyla tanıdık. Türkiye’nin en önemli araştırmacılarını, bilgi insanlarını, kültür insanlarını, sanatçılarını onun objektifinden gördük” ifadelerini kullandı. Açılış konuşmalarının ardından Coşkun Aral ve Nebil Özgentürk’ün Ara Güler ile tanışma hikâyelerini ve hatıralarını anlattığı bir söyleşi gerçekleştirildi. Daha sonra Coşkun Aral ve Fatih Aslan tarafından hazırlanan ve Ara Güler’in hayatını konu alan “Bu Dünya Böyle Dünya” isimli belgesel film gösterildi. Ara Güler’in hayatını ve işlerini konu alan “Ara” adlı kitabın da katılımcılara hediye edildiği gece, Lusavoriç Korosu’nun konseriyle sona erdi.