Yeni Şafak

En iyi Çanakkale filmi ama...

Yeni Şafak
13:013/02/2015, Salı
G: 3/02/2015, Salı
Yeni Şafak

Ünlü aktör Russell Crowe’u yö­netmen ve oyuncu olarak iz­lediğimiz, büyük bir bölümü Türkiye’de çekilen Son Umut (The Water Diviner) filmini duymaya­nımız var mı? Film konusu ve kadrosu itibariyle büyük ilgi çekti. Peki tarihi un­surlar doğru kullanılmış mıydı? 3 oğlu Çanakkale Savaşı sırasında Gelibolu’da kaybolan Avustralyalı bir çiftçinin arayış hikayesinin anlatıldığı filmi Nejat Çuhadaroğlu Derin Tarih'e değerlendirdi.

Tarihî ve askerî objelerin sergilendiği Hisart Canlı Tarih ve Diorama Müzesi kurucusu Çu­hadaroğlu kostüm seçiminden bayrak­lara, savaş sahnelerinden şehit sayısına filmin tarihî gerçeklere ne kadar uydu­ğunu açıkladı.


Derin Tarih'ten Rabia Albayrak'ın haberine göre; Son Umut, Mel Gibson’un 30 sene önce çektiği Gallipoli (Gelibolu) filmin­den sonra bana göre çekilmiş en ger­çekçi, en iyi Gelibolu-Çanakkale filmi. Aslında Son Umut tam manasıyla bir savaş filmi değil. Ara sıra “flashback” dediğimiz geri dönüşlerle Çanakka­le Savaşı’nın belirli dilimlerini az da olsa gösteriyor. Ancak bizim çektiği­miz yerli filmlerden kat kat iyi. Ayrıca daha özenli, titiz, saygılı, gerçekçi ve samimi.


Aksesuarlarda iki yanlış vardı: 1. Dünya Savaşı’nda erlerin giydiği to­kalı kemerler ile subayların taktığı to­kalı kemerler farklıdır. Oysa Cem Yıl­maz’ın canlandırdığı Cemal Çavuş ve Yılmaz Erdoğan’ın canlandırdığı Bin­başı Hasan, erlerin kullandığı kemer­leri takmışlar. Hâlbuki onlar subay. İkincisi, kalpakların dizaynları yanlış. Üstelik tepelerinde kırmızı çuhalar ol­ması gerekiyor. Cem Yılmaz’ın giydiği kalpak çok komik duruyor kafasında. Öyle bir kalpak tipi o dönemde yok.


İngilizleri canlandıran oyuncuların giydiği kıyafetler doğruydu. Çün­kü İngilizlerin ve Anzakla­rın giydiği kıyafetler hakkında bilgi alabileceğimiz çok fazla kaynak var. Aynı zamanda yurt dışındaki müzeler­de ve koleksiyonerlerde o döneme ait korunmuş çok sayıda malze­me mevcut. Asıl problem Türk, Osmanlı dönemi giysilerinde. Her şeyden önce bir standardı yok. Ayrı dönemlerde, ayrı zamanlarda, ayrı fabrikalarda çok farklı tarzda ve çeşitli malzemeler kul­lanılarak üretilmiş. Bir de yokluktan dolayı kıyafetler iyice karman çorman şekilde yapılmış. Buna rağmen bizim askerî kıyafetlerimiz yine de üç aşağı beş yukarı fark edebileceğimiz giysiler. Filmde Yunan çetecilerinin kıyafetleri de doğru tasarlanmış. Kullandıkları si­lahlar ve giyim kuşamları hatasız.


Askerlerin siperlerden çıktığı sah­nede bir mantık hatası var. Boş si­perlere saldıran askerler var fakat üzerlerine top atışı oluyor. O top ateşi nereden geliyor, boş siperlerden mi? Belki gemideki deniz bataryalarından ateş ediliyordur. Ama değil, çünkü birkaç saniye sonra askerlerimiz (düş­man siperlerine varıyorlar) gemilerin arkalarını dönüp uzaklaştıklarını gö­rüyor. Bu nedenle de o gemilerden top atışı yapılamaz. O halde hücuma geç­miş askerlerimizi kendi bataryalarımız mı top ateşine tuttu? Bu da olamaz. Bu­nunla birlikte siperlerin gerçekçi bir şekilde dizayn edildiğini ekleyelim.


Siperlerden çıkıp karşı taraftaki si­perlere vardıklarında bunun bir düş­man kurgusu olduğunu görüyorlar. O esnada önceden kurulmuş tüfek siste­minin önündeki askere Cemal Çavuş “Çekil çekil şehit olacaksın” diyor. Ko­runmak ve kurtulmak mümkünken şehit olmak onun anlamını zedeler bence. Filmde bu sözlerle buna vurgu yapılıyor ama bizim toplumumuzda kabul görmeyebilir. Çünkü bizde şehit olmak özendirilir, sakınılması gere­ken bir durum olarak gösterilmez.


O dönem onca yokluk varken asker­ler arasında içki kültürü yaygın değil. Ancak subayların bir kısmının içki iç­tiğini biliyoruz. Burada mesele, filmde nasıl işlendiği ve hangi üslubun tercih edildiği. İçki masası sahnesinde klasik Batılı gözü hakim.


Film, bütçesinin hakkını vermiş. Tren sahnelerinin tamamı Avustral­ya’da çekilmiş. Bizde öyle trenler yok. Ayrıca çiftçi ile subayların ilk karşılaş­masının yaşandığı sahil Gelibolu sahi­li değil; çünkü Gelibolu’da deniz öyle zümrüt renginde değil.


Filmde 70 bin şehit olduğu zikredi­liyor. Biraz abartılı ama yaralanan ve sonrasında ölenlerle birlikte bahsedi­len rakama yaklaşık diyebiliriz.


Türk bayrağı ve sancaklar tarihî bil­gilere uygundu. Siperden çıkan Türk askerinin elinde bir Türk bayrağı göze çarpıyor. Alay sancakları asla askerin önünde dalgalanarak gitmez. Filmde gördüğümüz de bir alay sancağı değil zaten. Bayrağımız Türkiye Cumhuri­yeti devrimleri ile standarda bağlandı. Cumhuriyet’in ilk yıllarında da belli bir ölçüsü yoktu. Herkes kendi kafa­sına göre bir Türk bayrağı yapıyordu.


Ölen Anzak askerlerini bulmak için Türk subaylar yardımda bulunuyorlar, evet doğru. Hatta o dönemde gizlice arkeolojik kazılar yapıp mal kaçıran­lar var. Bugün bunlar fotoğraflandı.


Efektler iyiydi. Sadece son bölümde çiftçi ve oğlu kiliseye kaçarlarken atı­lan bomba efektleri görüntüye yapıştı­rılmıştı. Topların atış efekti yetersiz ve kötüydü. Yaralı ve ölü askerlerin mak­yajları ise oldukça gerçekçiydi. Eşini cephede kaybeden Türk kadını rolünde yabancı biri oynuyordu ve seslendirme ağzına oturmamıştı. Bununla birlikte bize ait semboller yerinde kullanılmış­tı. Özetle, bir yabancı gözüyle çekilmiş en iyi filmlerden biriydi.

#Son Umut
#Cem Yılmaz
#Yılmaz Erdoğan
#Russell Crowe
Yorumlar

Merhaba, sitemizde paylaştığınız yorumlar, diğer kullanıcılar için değerli bir kaynak oluşturur. Lütfen diğer kullanıcılara ve farklı görüşlere saygı gösterin. Kaba, saldırgan, aşağılayıcı veya ayrımcı dil kullanmayın.

Henüz yorum bulunmuyor

İlk yorumu siz yapın.

Kapat

Günün en önemli haberlerini e-posta olarak almak için tıklayın. Buradan üye olun.

Üye olarak Albayrak Medya Grubu sitelerinden elektronik iletişime izin vermiş ve Kullanım Koşullarını ve Gizlilik Pollitikasını kabul etmiş olursunuz.