Rohingyaların yaşadığı bölgelere yapılan son operasyonlar, 2012’deki katliamlarla başlayan ve devam eden bir sürecin telafisi mümkün olmayan karanlık bir noktaya doğru ilerlediğini gösteriyor. Bu tarihten itibaren Rohingyaların maruz kaldığı dışlanma, hem siyasi hem de sosyal olarak kendini çok sert ve kanlı bir biçimde hissettiriyor. Özellikle de mevcut hükümetin yönetime geldiği 2015 seçimleri öncesi ve bugün yaşananlar, dünyanın görmezden geldiği bir trajediyi ortaya koyarken Arakan’da insanlar hayatlarını, topraklarını ve daha da önemlisi geleceklerini kaybetmeye devam ediyor.
Arakanlı Rohingyaların kaderi Hint bölgesinin kaderinin değişmeye başladığı tarih olan 1948’de değişmeye başladı. Sömürgeci İngilizlerin bölgeyi çözülemeyecek problemlerle baş başa bırakarak terk etmesi sonrasında Arakan, bağımsızlığını o yıllarda ilan eden, şimdiki adı Myanmar eski adıyla Burma’nın bir eyaleti oldu. Arakan’daki Müslüman liderler, 1946’da Rohingyaların yaşadığı bölgelerin Bangladeş tarafına ilhakını teklif ettiler. Bu dönemde Burma hükümeti, bölgede ayrı bir Müslüman devlete bağımsızlık veya otonomi vermeyi ve bölgenin Doğu Pakistan yani Bangladeş tarafına ilhakını reddetti. Böylece Rohingyalar 1950’lerden itibaren yoğunlaşan, Burma’dan ayrılma çabalarına başlamış oldu. Ortaya çıkan direniş gruplarının eylemleri 1961’e kadar hükümet güçlerince bastırıldı ve zamanla gücünü kaybetti. Bölgede Rohingyaların kontrolü kaybetmesinin ardından Burma, buraya Bangladeş’ten Müslümanların gelişinin teşvik edildiğini iddia etti. Bunun yanı sıra bazı tarihçiler daha da geriye giderek bölge nüfusunun Burma İngiliz sömürgesi altındayken buraya Bangladeş’ten gelip yerleşen Bengaller olduğunu savundu. Bütün bu söylemlere dayanrak Burma hükümeti 29 Mart 2014 tarihinde “Rohingya” isminin kullanımını yasakladı ve yapılan nüfus sayımında Rohingyaların azınlık “Bengaliler” olarak kaydedilmesini karara bağladı. Böylece ülkedeki Rohingyaların gelecek planlarında Bangladeş’e sürülmesine de yasal zemin hazırlanmış oldu. Yaşanan olaylar ve bunu takip eden yerinden etmeler de bu planı destekliyor. Halihazırdaki olaylar -ülkemizin ve dünyanın yoğun gündeminden dolayı pek konuşulmasa da- Arakanlılar için zor günlerin devam ettiği manasına geliyor.
25 Ağustos 2017 tarihinde Myanmar’ın Rakhine eyaleti içerisindeki Buthidaung, Maungdaw ve Rathedaung bölgelerinde başlayan askeri operasyonda yarısı kadın ve çocuklardan oluşan en az 850 Rohingya Müslüman öldürüldü. Her ne kadar bu bölgelerin hemen sınırındaki ülke olan Bangladeş mülteci girişini engellese de son birkaç günde 20 binden fazla Müslüman yasadışı yollarla Bangladeş’e kaçmak zorunda kaldı. Halihazırda yaklaşık 60 bin Rohingya ise Bangladeş’e giremediği için sınıra yakın dağlık bölgeye sığınmış durumda. Saldırıların yoğun olarak devam ettiği bu bölgelerde Müslümanlara ait 700’den fazla ev, cami, medrese, okul ve dükkan yakıldı. Bundan 11 ay önce de, 9 Ekim 2016’da Rohingyaların yoğun olarak yaşadığı Myanmar’ın Rakhine bölgesinde gerçekleşen saldırılarda 9 güvenlik memuru öldü. Bu saldırıları kimin düzenlediği halen netleşmemişken ülkede Müslümanların yaşadığı bölgelere yönelik ağır operasyonlar başladı. Daha önce hiç olmadığı halde bu sefer askerlerin de dahil olduğu saldırılarda köyler yakıldı, insanlar diri diri ateşe atıldı, binlerce Rohingya katliamlarda can verdi. 2012 yılında ise fanatik Budistler tarafından yapılan katliamda 3 binden fazla insan öldürülmüş, 350 bin insan yerinden edilmişti.
1982 yılında Rohingyaları vatandaşlıktan çıkartan kanun değişikliğinden sonra bugüne kadar en az 500 bin Rohingya ya öldürüldü ya da kayboldu; 2 milyondan fazla Müslüman ise çevre ülkelere sığınmak zorunda kaldı. Bugün Bangladeş’te 500 bin, Pakistan’da 350 bin, Suudi Arabistan’da 200 bin, Malezya’da 150 bin, Hindistan’da 10 bin, Birleşik Arap Emirlikleri’nde 10 bin ve Tayland’da 5 bin Rohingya hayat mücadelesi veriyor.
Myanmar’daki yaklaşık 1 milyon Arakanlı Müslümanın resmi olarak 140 bini, yerel kaynaklara göre ise daha fazlası 2012’den bu yana tamamen kendi kısıtlı imkanlarıyla inşa ettikleri derme çatma mülteci kamplarında yaşıyor. Myanmar içerisindeki Rohingyaların resmi olarak betondan herhangi bir bina inşa etmesi yasak. Gelen yardımlarla ayakta durmaya çalışan Müslümanların barınacakları bir yer yapabilmeleri için kullandıkları malzemeler sadece bambu ve çatısını kapatmak için naylon poşetlerden oluşuyor.
Birleşmiş Milletler tarafından dünyanın en mazlum topluluğu olarak kabul edilen Arakanlı Rohingyalar, Myanmar hükümeti tarafından kendilerinin en nefret ettiği kaçak Bengal göçmenler olarak tarif ediliyor. Arakanlılar herhangi bir etnik kökene dahil edilmediği gibi, nüfus sayımlarında da yer almıyor. Rohingyalar binlerce yıldır Arakan topraklarında yaşamalarına rağmen sadece Budist olmadığı için yabancı muamelesi görüyor ve yerlerinden ediliyor. Resmi hükümet tarafından yaşadıkları bölgelerden kovulan Müslüman halkın yerine Budistler yerleştiriliyor. “Vatansız” Arakanlı Müslümanlar kendilerinin Rohingyalar olarak tanınması için yıllardır mücadele veriyor.