
Ressam Hülya Memiş kainattaki her şeyin mükemmel yaratıldığını, en büyük sanatçının Cenab-ı Hak olduğunu söylerken, “Biz sanatçılar da O'nun Esma-i İlahiyesi'ne ayna olabilecek kadar bilgilendirilmiş şanslı kişileriz.” diyor.
Geçtiğimiz günlerde Viyana'da açılan bir karakalem sergisi görenleri kendine hayran bıraktı. 12 yaşından bu yana karakalem, yağlıboya, suluboya ile çalışan ressam Hülya Memiş'in açtığı serginin adı “Dünya ve İstanbul'dan geçmişin izleri”. Sergi bu ismi taşıyor çünkü Memiş, 2. Abdülhamid'in dünyanın gelişimini izlemek için çektirdiği; dünyanın çeşitli şehirlerine ait fotoğrafları karakalem olarak çalışmış. Bu sergiyle 2. Abdülhamid dönemine vurgu yapmak isteyen Memiş, “O dönemde çekilmiş olan ölümsüz yerlerin fotoğrafları dikkatimi çekti. Özellikle 2.Abdülhamid in bu fotoğrafları çektirmesi ve günümüze ulaştırması sanki bize bir şeyler anlatıyormuş hissi verdi, bir şeyler söylemeye çalışıyormuş gibi.” diyor.
Resimlerinde genellikle eski sokaklar, deniz, uçsuz bucaksız gökyüzü, yalnızlığın arkasında gizlenen sonsuz umut, emek ve işçi gibi temalara vurgu yapan Hülya Memiş'in resimle ilgilenmeye başlaması da ilginç. Ortaokulda resim dersinden kalması sayesinde ressam olmuş. Memiş, “Öğretmenim beni yıllık ödev ile geçirmek istedi. O ödevime de son gün arkadaşım mürekkep dökünce… Şimdi gülüyorum ama o zaman dünya başıma yıkılmıştı. Ben dökmedim bile diyemedim. Çok ağırıma gitmişti, özellikle kendimi ifade edememem… Ondan sonra kendimi resimlerle ifade etmeye çalıştım.” sözleriyle anlatıyor resme başlama hikayesini. Tabi bunda ailesi de etkili olmuş. Çok duygusal bir anne ile duyarlı ve akılcı bir babanın ilgisine ağabeylerinin ve ablalarının da ilgi ve şefkati eklenince kabiliyetleri ortaya çıkmış. Memiş, “Renkli kişiliğimi ve kabiliyetlerimin gelişimini aileme borçluyum.” diyor.
Kainattaki her şeyin mükemmel bir ölçü ve sanat ile yaratıldığını anlatan ressam Hülya Memiş, bunun da temelinde şefkat, merhamet ve sevgi olduğunu söylüyor. Memiş, “İnsan bedeninin nasıl havaya suya, uyumaya, yemeye, içmeye ihtiyacı varsa, insan ruhunun da sanata ihtiyacı vardır. Müziğe, resme, okumaya, şiire..vs. En büyük sanatçı Cenab-ı Hak'tır ve bizler de ancak O'nu anlayabilmek ve O'nun Esma-i İlahiyesi'ne ayna olabilecek kadar bilgilendirilmiş şanslı kişileriz. 'Sanat Hak İçin'dir bana göre..” diyor. Viyana gibi sanatın merkezi olan bir yerde sergi açmanın kendisine geleceğe dair güçlü ümitler verdiğini anlatan Hülya Memiş, çalışmalarına hızla ve büyüyerek devam etmesini sağladığını ve ufkumu daha da genişlettiğini de ekliyor.
Hülya Memiş sadece resimle uğraşmıyor. Aynı zamanda müzikle de ilgili; “Müzik geçmişim resimden daha eski. Bağlama, keman ve bendir ile uğraşıyorum. Bayrampaşa Musiki Cemiyetinde bulunuyorum.Sadece müzik ve resimle sınırlı değil hayatım, tiyatro senaryosu ile de uğraşıyorum, görsel sanatlar yani.. Şunu demek istiyorum, sanatın herhangi bir kolu benim amacım olmadı, yaşamımı güzelleştirmek ve anlamlı kılmak için zaten içinde doğduğumuz bu durumu fark ettim.” diyor.
Merhaba, sitemizde paylaştığınız yorumlar, diğer kullanıcılar için değerli bir kaynak oluşturur. Lütfen diğer kullanıcılara ve farklı görüşlere saygı gösterin. Kaba, saldırgan, aşağılayıcı veya ayrımcı dil kullanmayın.
İlk yorumu siz yapın.