İslam tarihinde yazılmış en geniş terimler ansiklopedisi olan Tehânevi’nin Keşşâf’ı, Ketebe Yayınları tarafından Türkçeye kazandırıldı. Prof. Dr. Ömer Türker koordinatörlüğündeki geniş bir akademik tercüme, edisyon ve telif heyetinin hazırladığı eser, “Bilim ve Sanat Terimleri Ansiklopedisi” adıyla dört cilt halinde yayınlandı. Türker, İslam medeniyetindeki bütün bilgi ve sanat alanlarının terimlerini içerdiğini belirttiği eserin, dünya tarihinin bin yılını temsil ettiğini söyledi.
Keşşâf, İslam tarihinden yazılmış en geniş terimler ansiklopedisi. Bir bakıma İslam’da bilimler, sanatlar ve zanaatların resmini veriyor. Bu sebeple özelde İslam düşünce geleneklerinden birini genel İslamiyat çalışanların mutlaka başvurduğu, başvurmak zorunda kaldığı bir eserdir. İşin doğrusu, önemi dikkate alındığında çevirisi çok gecikmiş bir eser olduğu söylenebilir. Günümüz insanına hitap eden yönlerine gelince; her şeyden önce bu kitap, bazı açılardan bir düşünce tarihi eseridir. İslam düşüncesiyle şu veya bu ölçüde ilgilenen bütün insanlara hitap ettiği gibi herhangi bir dönemde teorik ve pratik düşünceyle ilgilenen herkesin dikkatini çekecek, birikimini artıracak ve tefekkürünü derinleştirecek yüzlerce başlık içerir. Diğer yandan İslam, miladi sekizinci yüzyıldan on sekizinci yüzyıla değin dünyanın beyni ve kalbini temsil eder. Keşşâf, dünya tarihinin bin yılını temsil eden düşünen zihnin kavram haritasının ansiklopedisi veya en geniş sözlüğüdür. Her halükarda günümüz için paha biçilmez bir değere sahiptir.
Bu eser, genelde düşünce tarihiyle özelde İslam medeniyeti tarihiyle ilgilenen bütün okurlara hitap ediyor. Muhtevası, İslam medeniyetindeki bütün bilgi ve sanat alanlarının terimleridir. Kitapta hem felsefî bilimlerin hem de tefsir, hadis, fıkıh ve kelam gibi dinî bilimlerin bütün terimleri yer alır. Ayrıca, mantık, fıkıh usulü, dil bilimleri, edebiyat, tıp hatta sihir ve büyü terimlerine varıncaya dek bütün bilgi alanları var. Tabii, kitabın en dikkat çekici yanlarından biri, ele aldığı bütün alanlarda klasik dönemde hâkim olan eserleri kullanıyor ve otorite olmuş düşünür ve yazarları tanıtıyor olmasıdır. Yani maddeleri okuyan kimse bilhassa 13. yüzyıldan itibaren İslam dünyasında kimlerin tanındığını ve hangi eserlerin okunduğunu görecektir.
Belki bunlardan en dikkat çekici olanı, Arap, Fars ve Türk edebiyatına klasik dönemde damgasını vurmuş şiir ve inşa geleneklerinin bütün terimlerinin son derece sistemli anlatısıdır. Mesela aruz maddelerinin oldukça ayrıntılı bir izahını bulabilirsiniz. Yine klasik dönemde herhangi bir edebi metnin tahlil ve tenkidinde kilit işlev gören belagat sanatlarının son derece sistemli bir anlatısını da bulabilirsiniz. Bunların hem teorisi hem de pratiği kitapta güçlü ve öğretici bir üslupla ele alınır. Kitap adeta günümüzde yazılmış bir ansiklopedi metni gibidir.
Eser aslında bir roman yahut düşünce tarihi gibi okunmaktan ziyade başvuru ve kaynak eser hüviyetinde. Tabii ki bir kimse dilerse baştan sona okuyabilir ama kitap, ilgilendiğimiz alanın terimleri için sürekli bir şekilde başvurabileceğimiz, elimizin altında bulunması gereken bir çalışma. Ben doktora tezi yaptığım yıllarda özellikle ilgilendiğim alanların terimleri için kullanmıştım. Fakat terimler ayrıntılı açıklandığından kitabı okurken hem bir disiplinin meselelerini görüp öğrenmek hem de bir düşünce tarihi kavrayışını kazanmak mümkün. Bu nedenle Keşşâf, bir kez okuyup bırakılacak bir eser değil, sürekli kütüphanemizde olması gereken ve ihtiyaç duydukça kullanacağımız bir kitaptır. Bu bakımdan günümüz okuma alışkanlıklarıyla uyumlu olduğu söylenebilir.