Türkiye’de üniversite yayıncılığının tarihini Darülfünun dönemine, yani 19. yüzyılın ikinci yarısına kadar götürebiliriz. O günden bu yana hem devlet hem de vakıf üniversiteleri bazen artan bazen de yavaşlayan bir tempo ile yayıncılık yaptılar, yapmaya çalıştılar.
Peki bugün üniversite yayıncılığı ne durumda?
Evvela işin tarihine ve işleyişine dair Bilgi Üniversitesi Yayınları’nın kurucu genel yayın yönetmeni, duayen yayıncı Fahri Aral’a üç soru yönelttik:
1. Türkiye’de üniversite yayıncılığının geçmişi ne kadar geriye gidiyor?
2. Sizce günümüzde üniversiteler yayıncılık noktasında ne derece başarılı?
3. Alanda çok deneyimli biri olarak tavsiyeleriniz nelerdir?
Ardından Bilgi Üniversitesi Yayınları’ndan Cem Tüzün, Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi Yayınları’ndan Asude Tavus, İbn Haldun Üniversitesi Yayınları’ndan Savaş Cihangir Tali, İstanbul Üniversitesi Yayınları’ndan Prof. Dr. Mahmut Ak, Koç Üniversitesi Yayınları’ndan Rana Alpöz, Kültür Üniversitesi Yayınları’ndan Uğur Salğar aşağıdaki sorularımızı cevapladılar:
1. Yayınevinizin kuruluş serüveninden kısaca bahseder misiniz?
2. Yayın politikanızı nasıl belirlediniz?
3. Hedef kitlenize ulaşabildiğinizi düşünüyor musunuz?
4. Bir üniversite yayınevi olarak karşılaştığınız sorunlar neler?
Aldığımız cevaplar Türkiye’de üniversite yayıncılığının seyrine dair çok şey söylerken, geleceğine yönelik de pek çok işaret taşıyor.
İyi okumalar...
- Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi Yayınları, yayın hayatına Doç. Dr. Türkân Alvan Hocamız tarafından kaleme alınan “Said Paşa İmamı Hasan Rıza Efendi” isimli kitap ile başlamıştır. Sonrasında, Türkiye yayın haklarını Birleşik Arap Emirlikleri'nden aldığı, “Silsiletü'l-Lisan/Arapça Dil Serisi” kitapları ile adından söz ettirmiştir. Arapça Dil Serisi kitapları kısa sürede, birçok eğitim kurumunda Arapça hazırlık ders kitabı olarak okutulmaya başlanmış ve bugüne kadar 500.000’i aşkın baskı adedi ile alanında öncü dil serilerinden olmuştur. Yayınevimiz, ilerleyen yıllar boyunca özellikle üniversitemiz akademisyenlerinin çalışmalarına yer vererek, hem kendilerine destek vermek hem de ülkemizin bilimsel ve entelektüel gelişiminekatkıda bulunmak amacıyla çalışmalarını sürdürmüştür.
- Yayın politikamız, üniversitemizin misyonu, vizyonu ve değerleri doğrultusunda belirlenmiştir. Hedeflerimiz arasında, üniversitemiz akademisyenlerinin çalışmalarına destek verme, özgün ve tarafsız yayıncılık anlayışıyla bilim ve sanat dünyasına katkıda bulunma, üniversitemizin akademik saygınlığını ve yıllık yayın sayısını arttırma, benzer üniversite yayınevleri arasında görünürlüğü arttırma yer almaktadır. Bu kapsamda, politikamız üniversite akademisyenlerinin ve araştırmacıların çalışmalarını okuyuculara sunarak, medeniyet değerlerimiz ışığında bilim ve sanat dünyasına özgün katkılar sağlama amacıyla oluşturulmuştur.
- Yayınevimizin hedef kitlesi akademisyenler, araştırmacılar ve üniversite öğrencileridir. Yayınlarımızı “Araştırma-İnceleme Kitapları” ve “Ders Kitapları” olmak üzere 2 ana kategoriye ayırabiliriz. Arapça dil serimizin de içinde olduğu ders kitaplarımızın hedef kitlesi olan üniversite öğrencilerine ulaşabildiğini söylemek mümkündür. Bu kategorideki yayınlarımız için her yıl yeni baskı gerçekleştirmemiz bunu göstermektedir. Araştırma-inceleme kitapları kategorisindeki yayınlarımız için de her geçen gün farklı konu alanlarındaki baskılarla giderek daha geniş bir kitleye hitap ettiğimiz söylenebilir.
- Diğer tüm yayınevlerin ortak sorunu olan korsan yayıncılık maalesef yayınevimiz için de büyük bir problem teşkil etmektedir. Özellikle ders kitabı kategorisinde yayımladığımız kitapların izinsiz çoğaltılması durumuyla sıkça karşılaşmaktayız. Bunun dışında, özellikle son yıllarda döviz kurunun artışıyla matbaa giderlerinin yükselmesinin satış fiyatlarımızı etkilediğini söylemek mümkündür. Bu durum hedef kitlemizin alım gücünü oldukça zorlamaktadır.
- Bugün Türkiye’nin Darülfünûn döneminde başlayan, Meşrutiyet ve Cumhuriyet dönemlerinde devam edip, günümüze kadar ulaşan bir akademik yayıncılık geçmişi bulunmaktadır. Bunu bir anlamda 19. yüzyılın ikinci yarısına kadar uzatabiliriz. Bu geçmişi incelerken her dönemin kendi toplumsal ve siyasal koşullarına uygun olarak biçimlenen bir yayıncılık anlayışına sahip olduğunu söyleyebiliriz. Bunun ayrıntılarına burada girecek değiliz ama şu kadarını ifade etmek gerekirse; bu geçmiş yayıncılık mirasının genel özelliklerini belirleyen temel öğenin -yer yer dışına çıkan örnekler olsa da- eleştiriye fazla açık olmayan resmi ideolojinin değişik yüzleri olduğunu söyleyebiliriz. Ne var ki, hem geçmişte hem de bugün bilimsel olarak “bağımsız” ve “eleştirel” düşünceyi temel alan, çizginin dışına çıkan sayısız örnekler de verilebilir. Burada önemli olan yeni geliştirilecek üniversite yayıncılığı anlayışında eskinin yayın mirasını, düşünce sistematiğini doğru değerlendirerek, ileriye doğru geliştirmektir.
- Türkiye’de üniversitelerin yayıncılık konusundaki başarılarını irdelemek için ülkemizde üniversitenin özellikle “üniversite kavramı” ile olan ilişkisine, yönetim anlayışına ve hepsinden önemlisi bağımsız ve özerk olma ilkesine ne ölçüde bağlı olduğuna bakmamız gerekir. Ama bugün yaşanan bir gerçek var ki, bu da özellikle akademik yayıncılık alanında çok gerilere düşülmüş olmasıdır. Bunu rektör seçiminden, kurumsal işleyişlere kadar her adımda görebiliriz. Teslim etmek gerekir ki, Darülfünûn’dan günümüze gelen yayın süreci içinde çok değerli akademik yayınlar üretildi, özgün ders kitapları yazıldı, sonuçta Türkiye üniversitelerinin ardında bıraktığı önemli bir yayın birikimi de oluştu. Ama bugün maalesef yeni oluşan ve bilimsel temellerden uzaklaşmış olan içi boş bir “üniversite kültürü” oluşmakta, bu yapı da kendi temsilcileri de içi boş kavramları ‘akademik çalışma’ olarak sunmaktadır. Tabii ki, bunun ciddi özgür, bağımsız ve eleştirel bir yayın anlayışını yaratamayacağı çok açıktır.
- Öncelikle sorunuzda dile getirdiğiniz “tavsiye etmek” gibi bir hususun haddim olmadığını belirteyim. Ama arkamızda başarılı ve başarısız yanlarıyla koca bir akademik yayıncılık mirası vardır. Bunun iyi bilinmesi, o dönemin koşulları içinde neler yapıldığına bakılması ve günümüz yayıncılığının gelişen çerçevesinin doğru çizilmesi gerekir. Ne var ki, bunun da hakkıyla yerine getirilmesi için doğru bir bilimsel temel üzerinde yükselmiş, bağımsız ve özerk bir üniversite kavramının korunmasıdır. Bunun içine liyakattan, bilimsel yetkinliğe ve yaratıcılığa vb. kadar uzanan bir yapı oluşturursanız, üniversite yayıncılığının önünü açabilirsiniz. Yoksa geçenlerde bir üniversitemizin Guiness Rekorlar Kitabı’na geçmek için öğrencilerine 1.5 tonluk turşu kurdurması gibi işlerle öğünürseniz, bırakın akademik yayıncılığı, üniversite kavramından ne anladığınızı tüm dünya ibretle seyreder.
- İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları, 2000 yılında Fahri Aral’ın genel yayın yönetmenliğinde kurulmuştur. Yayınevimiz, yayına başladığı günden bu yana sürekli olarak ülkemizdeki üniversite yayıncılığına yeni bir anlayış getirmiş ve Darülfünûn’dan günümüze uzanan akademik yayın birikimini bugüne taşıyarak yeni ilkeler geliştirdiğini savunmuştur. Ülkemizde uzun yıllardır bu alanda yayınlar yapan yayınevimiz, akademik yayıncılıkta çalışmalarını da başarıyla sürdürmektedir. Bugüne kadar 21 yıl içerisinde farklı alanlarda 700’e yaklaşan hem Türkçe hem de İngilizce eserler yayınlanmıştır.
- Bugün bizim savunduğumuz “bağımsız, özgür ve eleştirel üniversite yayıncılığı” sadece Türkiye’de değil, tüm dünyada akademik yayıncılığın çerçevesini çizmekte ve üniversite yayınevlerinin titizlikle sarıldığı bir ilkeler bütünü haline gelmiş bulunmaktadır. Bunların ışığında yaptığımız yayın, bastığımız kitaplar, benimsediğimiz yayın çizgisi örnek olmakta; kitaplarımız saygın kuruluşların değişik ödüllerine layık görülmektedir ve 24 farklı eserimiz ödül kazanmıştır. Diğer yandan, belli alanlarda (Osmanlı Çalışmaları, Göç Çalışmaları, Tarih, İktisat, Siyaset Bilimi, Psikoloji, Felsefe, Sosyoloji, Sanat, vs.) ürettiğimiz eserler de genel çerçevemizi oluşturmuştur. Son yıllarda bunlara Bilim ve Teknoloji gibi alanlarda eklenmiştir.
- Doğrusu akademik anlamda buna olumlu yanıt verebilirken, biz ulusal ve uluslararası yayınlar da yaptığımız ve genel okura da hitap ettiğimiz için bu açıdan biraz eksik olduğumuzu söyleyebilirim. Bu açıdan da medya mecralarını olabildiği kadar kullanmaya ve daha fazla insana ulaşmaya çalışıyoruz.
lBirçok farklı durumdan bahsedebilmek mümkün. Öncelikle bir üniversite yayınevi olduğumuz için her eseri titizlikle hazırlamak gibi bir misyonumuz var. Bir çalışma geldiğinde hakem değerlendirmesi, yayın kurulu değerlendirmesi gibi süreçlerden sonra hazırlık aşamasında da editörün ve redaktörün ciddi bir şekilde çalışması gerekiyor. Diğer yandan sıkı denetimlerden geçtiğimiz için birçok prosedürü gerçekleştirmemiz gerekiyor. Ortalama bir yayınevinde olmayan bürokratik işler üniversite yayınevlerinde olabiliyor. Bu noktada belirtmek gerekir ki, üniversite yayıncılığı yapan üniversitelerdeki yayınevleri, Anglosakson dünyada olduğu gibi bağımsız bir yapıya büründüğü takdirde, daha nitelikli, daha çok kişiye ulaşan, bürokratik süreçlerde boğulmayan bir yapıya ihtiyaç duymaktadır. Ancak elbette Türkiye şartları düşünüldüğünde üniversitelerin mali katkılarına da ihtiyaç duymaktadır.
- İstanbul Üniversitesi’nde akademik yayıncılık, üniversitenin tarihi ile paralel olarak köklü bir geçmişe sahiptir. İstanbul Üniversitesi’nin yayınladığı kitap ve dergiler 1900’lü yıllara, Darülfünûn dönemine kadar dayanmaktadır ve fen, tıp, sosyal bilim ve beşeri bilim disiplinlerinden yapılan yayınların portfolyosu, monografiler, akademik referans kitapları, ders kitapları, uzmanlara yönelik kitaplar, öğrencilere yönelik kitaplarla 9 bini aşmıştır. Kitapların yanı sıra, 1916’dan beri yayınlanan akademik dergiler üniversitemizin bir diğer değerli kaynağıdır. İstanbul Üniversitesi yayıncılık faaliyetleri ve yayınevi, 2017’de başlatılan “Uluslararası Akademik Yayınevi Geliştirme Projesi” ile “İstanbul University Press” adı altında 55 akademik dergiyi ve 38 kitap ve konferansı Türkiye ve dünya okurlarının hizmetine açık erişimli olarak sunar hale gelmiştir.
- Geçmişten bugüne devam eden bilime hizmet ilkesi yayıncılık anlayışının da özünü ifade eder. Yayıncılık politikamız bilime hizmet temelinde “Açık Bilim ve Açık Erişim” ilkesine bağlı kalınarak oluşturuldu. Bu ilke çerçevesinde diğer uluslararası üniversite yayınevlerinin yaklaşımları da incelendi. Türkiye’yi uluslararası düzeyde temsil edecek bir yayınevi vizyonu ile kendi marka değerini ortaya koyan itibarlı bir kurum olarak akademik yayıncılık faaliyetlerinin yürütülmesi benimsendi. Kaliteli içerik, bilimsel yayıncılık ve açık erişim temel prensiplerine paralel olarak, yayın politikasında bilimsel yayıncılığın önemli unsuru olan hakemlik süreci bu çerçevede titizlikle yapılandırıldı; dergi ve kitaplarda hakemler ulusal ve uluslararası düzeyde yetkinlik listelerinden belirlendi, alan editörlükleri oluşturuldu; uluslararasılaşma amacı doğrultusunda uluslararası editöryal kurullar oluşturuldu, yurtdışı adresli yazarların katkısının artması hedefiyle çalışmalar yürütüldü. Hayata geçirdiğimiz politikalarla kalite standartlarını en üst düzeyde gözeten, uluslararası yayıncılık standartları ve etik prensipleriyle uyumlu bir yayıncılık sürdürmekteyiz. Geldiğimiz noktada uyguladığımız politikalarla, uluslararası yayınevi statüsünde bir üniversite yayınevi olarak etkinliğimizi artırmaya devam ediyoruz.
- İstanbul Üniversitesi Yayınevi olarak açık erişimli, gayri ticari, bilimsel yayıncılık yaklaşımıyla yayınladığımız kitap ve dergilerin hedef kitlesini, ulusal ve uluslararası düzeyde akademisyenler, araştırmacılar, profesyoneller, öğrenciler ve ilgili mesleki, akademik kurum ve kuruluşlar oluşturmaktadır. Yazarlar, hakemler, okurlar, bilimsel çevreler ile sürekli gelişen bir ağ meydana gelmektedir. Hedef kitleye ulaştığımızı ve ilişkimizi geliştirdiğimizi, ilerleyen süreçte daha da geliştireceğimizi düşünüyoruz. Yayın hacminde, atıf sayılarında, yayın başvurularında kaydedilen gelişmeler bu konuda birer göstergedir. Halihazırda 55 dergi ve 38 kitabın yer aldığı IUPress web sayfasında 24,307 yazara ait, 31,860 makale açık erişimli olarak yayındadır. Kitap konusunda da açık erişimli, gayri ticari, bilimsel yayıncılık yaklaşımıyla, örnek teşkil eden bir üniversite yayıneviyiz. Açık erişimli olarak yayında olan 38 kitabın 20’si İngilizce, 10’u Türkçe, 1’i Fransızca, 6’sı Türkçe ve İngilizce, 1’i Türkçe, İngilizce ve Fransızca metinlerden oluşmaktadır. 27’si editöryal, 7’si monografi, 4’ü konferans bildirisi kitabı olan mevcut yayın portfolyomuz ulusal ve uluslararası okurların hizmetindedir. Kitaplarımıza ilginin her geçen gün arttığını izliyoruz. Uluslararası işbirliği ve ortak editörlüklerle yürütülen kitap projelerimiz ile uluslararası düzeyde Türkiye’yi temsil eden yayınevi vizyonumuzu sürdürmekte ve ilgili hedef kitle ile ilişkimizi geliştirmekteyiz.
- Aşılması gereken ilk etaptaki sorunlar yayın tedariği, içerik kalitesi, uluslararasılaşma ve indekslerde taranma idi. Bu sorunlar uygulanan ilkeler ve yayın politikaları ile giderildi. Online sistem kullanımının yaygınlaştırılması, standardizasyonun sağlanması, basılıdan ziyade elektronik yayıncılığın yaygınlaştırılması konularında yaşanan problemler oldu ve zaman içerisinde gerekli organizasyon ve koordinasyon sağlanarak çözümlendi.
- Koç Üniversitesi Yayınları, hem akademik yayıncılığın hem de entelektüel dünyanın boşluklarını etkili şekilde doldurma hedefiyle 2010’da kuruldu. Bugün toplam yayın sayısı 250’yi aştı. KÜY, bilim dünyasında yaşanan gelişmeler ışığında, bu alandaki en ileri bilgiyi okuyucuya sunacak başlıklar yayımlamaya devam ediyor. Uzun vadede uluslararası olma hedefine doğru hızla ilerliyoruz.
- Yayın politikamız, üniversite bünyesindeki disiplinlerle paralel olarak belirleniyor. Fakülte üyelerinin belli sürelerle görev yaptığı yayın kurulunda tartışılarak yayın kararı veriliyor. Kurulun gündemine gelen kitaplar için aynı zamanda Türkiye’den ve dünyadan çeşitli akademisyenlerin hakem görüşleri de alınıyor. Akademik bir yayınevi olarak Koç Üniversitesi Yayınları’nın odağı biraz daha farklı tabii. Kâr elde etmekten çok entelektüel gelişime katkıda bulunmaya odaklanıyoruz ve bunun için de öncelikle Türkiye’de ve dünyada alanındaki en ileri bilgiyi içeren kitaplara yöneliyoruz. Öncelikli hedeflerimiz var tabii. Bunların en başında yerli kitaba ağırlık vermek geliyor. Kademeli olarak programımızdaki yerli kitapların sayısını artırmaya yönelik çabalarımız oluyor. Kıymetli çalışmalar yapan akademisyenlerimizi uluslararası standartlarda daha çok kitap üretmek üzere teşvik etmek istiyoruz.
- Her sene dağıtım ağımızı bir önceki seneye göre genişleterek KÜY kitaplarının daha çok yerde, daha çok okura ulaşmasını sağlamaya çalışıyoruz. 2018’de Beyoğlu’nda açtığımız KÜY Kitabevi okurlarımız tarafından ilgiyle karşılandı. Eylül 2020’de hedef kitlemizi genişleterek çocuk kitapları da yayınlamaya başladık. 2021 itibarıyla İngilizce kitaplarımızın sayısını da arttırıyoruz. Hedef kitlemize yeni kitaplarımızı duyurabilmek için aylık bültenler hazırlayıp gönderiyoruz. Bunun yanında bu sene başında katalog yayınlamaya başladık.
- Kurgu dışı yayıncılığın en önemli aktörleri üniversite yayınevleridir. Akademide üretilen bilgiyi hem camiaya hem de genel okura ulaştırmak temel amaçlardan biridir. Buradaki en büyük zorluk bu bilginin akademi dışında da yaygınlaştırılmasıdır. Bunun için hem yazarlar hem de okur tarafında zorluklar vardır. Yazarlar akademik dil kullanımına yatkın oldukları için geniş kitlelere uygun dilde yazmakta zorlanabilirler. Benzer şekilde okur da bu tür kitapları zor ve anlaşılmaz bularak belli bir önyargıyla baştan reddedebilir. Bilginin tüm toplumda yaygınlaştırılabilmesi için bu zorluğun aşılmasında üniversite yayınevlerine görev düşüyor.
- İbn Haldun Üniversitesi Yayınları 2017-2018 eğitim yılında dönemin kurum yönetiminin isteği üzerine tarafımdan üniversitemizin idari bir birimi olarak kuruldu. O günden beri gösterilen emeğin nihayet daha yeni meyvelerini toplama heyecanındayız.
- “Üniversite yayınevi” unvanı ile çalışıyorsanız, yayın politikanız üniversitenizin misyonu-vizyonu ile şekilleniyor. Üniversitemizin paradigması bizim de doğal ilkelerimiz oldu: “Bilginin tüm kaynaklarına açık, insanlığa katkıyı önceleyen araştırmacıların bilimsel arayışlarına kaynaklık edebilecek yayınları ortaya çıkarmak; sosyal bilimler alanında söz sahibi, özgün bilgi ve yaklaşımlar üreten, küresel ölçekte saygın ve etkili bir ‘bilimsel yayın merkezi’ olmak; fikrî bağımsızlık, mukayeseli inceleme, gelenekli yenilikçilik, açık medeniyet, çok dilli yayın, fütüvvet ve küresel rekabet ilkeleri ile evrensel bir çizgi kazanmak.” Bu kaygılar bizi bir yandan köklerimizdeki metinleri inşa etmeye diğer yandan da güncel sorunlar ve çağdaş kazanımlar ile akademik-bilimsel yayın hayatının bir bileşeni olma yolunda yayınlar yapmaya sevk ediyor. Bence bizi ayıran en önemli özelliğimiz “üç dilde yayın” yapıyor olmamız. Türkçe yayınlarda, bir yandan bilimsel yayınlar diğer yandan da doğudan-batıdan gerek klasik gerekse çağdaş metinlerin tercümelerini hazırlıyoruz. Bu alanda sistemli ve kalıcı olma kaygımız var. Arapçada, hem klasik eserlerin tahkikleri hem de çağdaş bilimsel metinleri hazırlıyoruz. Klasik eserlerde de önceliğimiz Osmanlı düşünce tarihinin bâkir alanları. Osmanlı ilmî müktesebatının çalışılmamış alanlarını gün yüzüne çıkarmak ve entelektüel alanda gündem haline getirmeye çalışmak bizim için hem heyecan hem de gurur veren bir motivasyon. Tabi İslâm klasikleri alanında da özgün çalışmalarımız mevcut. İngilizcede, bir yandan doğrudan İngilizce bilimsel yayınlar yaparken bir yandan da klasiklerimizin İngilizce tercümelerini yapıyoruz. Özellikle Türk-İslâm düşüncesini inşa eden metinlerin İngilizce tercümelerine başladık. İmam Mâtürîdî’den Hoca Ahmed Yesevî’ye kadar birçok klasiğimizin tercümesinde epeyi yol aldık. Tabii bir üniversitenin nihai hedefi özgün ve kalıcı olmaktır. Bu kaygılar bizimde geleceğe bakışımızı şekillendiriyor. Uzun vadeli ve ileride her kitaplığı ayrı bir yayınevi gibi üretecek bir yayınevi hedefimiz var.
- Hedef kitlemize ulaşma sorusu daha önce çalıştığım kurumlarda da sorulmuştu. Her zamanki cevabı bu defa veremeyeceğim sanırım. Üniversite yayıncılığında ticari bağlamında bir arz-talebi düşünerek hareket edemiyorsunuz. Asli kaygının bilimsel bir arayış içerisinde olanların aradıklarını her dönemde bulabileceği bir merkez olunması gerekiyor. Akademik-bilimsel arayışlarda genel bağlamında özgün, daha önce araştırılmamış alanlarda önemli verileri inşa eden yayınlara yönelik bir eğilim vardır. Bu bağlamda yapılan yayınlar da genel okuyuculara değil, sınırlı ve hedefli okuyuculara yönelik kalıcı yayınlarda oluyor. Biz bir “üniversite yayınevi” olarak geleceğin sosyal bilimcilerinin akademik-bilimsel arayışlarının kalıcı kütüphanesi olma kaygısındayız.
- “Üniversite yayınevi” olduğumuzun fark edilmemesi. Türkiye’de bu kültür hâlâ başlangıç seviyesinde bence. Yazarından okuyucusuna kadar yayıncılığın tüm aile ferdi bizi saha yayıncılığındaki popüler yayınlarla görmek istiyor. Fakat biz, “üniversite” dediğimiz unsurun bir bileşeniyiz ve kurumsal akademik bir çizgide ilerlemek durumundayız. Bu da “herkese hitap etmeme” eleştirisini getiriyor. Üniversite, hukuktan İslâmî ilimlere kadar her alanın ortak bir bilimsel paydada buluştuğu bir yerdir. Haliyle bizim yayıncılığımız da böyle olma durumunda kalıyor. Aynı yayınevinde birçok alanda yayınlar yapıyorsunuz. Tematik bir konsept belirliyorsunuz fakat popüler veya saha yayıncılığı gibi olmamanız gerekiyor. Bu tasarımlarınızı bile etkiliyor. Bir “Cağaloğlu kokusu” arıyorum bazen ama hep kampüs kokuyor bizim yayınlarımız.
- İstanbul Kültür Üniversitesi (İKÜ) Yayınevi; eğitimde “Kültür” geleneğinin bir sacayağı olarak 2009 yılında İKÜ Mütevelli Heyet Başkanı Dr. Bahar Akıngüç Günver’in öncülüğünde kurulmuştur. Ancak, yayınevinin kuruluşundan önce de Kültür’ün yayıncılık alanında yaklaşık 30 yıllık tecrübesi mevcuttu. Yayıncılık alanındaki ilk çalışmalar Kültür Koleji Kurucusu ve İKÜ Kurucu Onursal Başkanı İnş. Yük. Müh. Fahamettin Akıngüç’ün önderliğinde faaliyete başlamış; bu süreçte özellikle ilk, orta, lise ve üniversiteye hazırlık seviyesindeki öğrencilere yardımcı kaynaklar ve dergiler yayımlanmıştır. Dolayısıyla yayıncılık geçmişi de eğitimcilik geçmişi kadar köklü olan Kültür, son 12 yıldır İKÜ Yayınevi çatısı altında yayıncılık alanını genişletmiş bulunmaktadır. Kişisel ve toplumsal sorunlara alışılmadık açılardan ışık tutan eserleri okurlarla buluşturmak hedefiyle yola çıkan İKÜ Yayınevi, bugüne değin birçok türden yüzlerce eseri yayın dünyasına kazandırdı ve kazandırmaya da devam ediyor.
- İKÜ Yayınevi, “Kültür” çatısı altında bulunan tüm yapılanmaların olduğu gibi Kültür Anayasası’nda belirtilen ilkeler çerçevesinde kurulmuş ve yayın politikasını da bu prensiplerin ışığında belirlemiştir. İKÜ Yayınevi’nin yayın politikası da eğitimin tüm kademelerinde bulunan bir kurumun yansıması olarak eğitim ve öğretim faaliyetlerini destekleyici akademik kaynaklar, ülkenin ihtiyaç duyduğu nitelikli beşeri sermayenin oluşmasına katkı sunan iş-sektör kitapları, estetik duyarlılığın herkesçe benimsenmesine yardımcı olacak, okurların bu alanda kendilerini geliştirmelerine önayak olacak edebiyat ve sanat kitaplarının yanı sıra tüm dünyada geçerliliği kanıtlanmış temel başvuru eserlerinin Türkçe çevirisini okurların beğenisine sunmak üzere belirlenmiştir. İKÜ Yayınevi, yayımlanan bütün kitapların toplumun tüm kesimlerinin en kaliteli ve en uygun şekilde yararlanmasını sağlamaktadır.
- Üniversite yayınevlerinin ve akademik yayıncıların hedef kitlelerine baktığımızda, genellikle kurgu dışı eserleri yayımlamalarından ötürü, doğal olarak daha dar ama yoğunluğu çok olan gruplara hitap etmekte olduklarını görüyoruz. Bunların büyük kısmını da öğrenciler ve akademisyenler oluşturuyor.