Türkiye’nin dijital platformu ‘tabii’ hayırlı olsun. Tanıtım toplantısından beri hakkında çok şey duydunuz, bilgileri aldınız. Biraz da yorum lazım. ‘tabii’ neden önemli ve neye karşılık gelmeli? Rakipleri ne yaptı, ‘tabii’ ne yapmalı? İsmi, logosu, başlangıçta ücretsiz olması, içerikleri… Söyleyecek çok şey var…
Uzun zamandır hazırlığı yapılan ve heyecanla beklenen TRT’nin uluslararası dijital platformu ‘tabii’ yayın hayatına başlıyor. Başlangıçta ücretsiz olacak tabii’de 30 yeni içerik ve 158 bölüm içerik yer alacak. Fazlası için çalışmaların devam ettiğini biliyoruz. ‘tabii’ ile alakalı çokça haber çıktı, bilgiler malumunuzdur. Bu yazı bilgi vermek yerine değerlendirmek ve tekliflerde bulunmak için kaleme alındı.
ÖNCE TEBRİK VE TEŞEKKÜR
Elbette Türkiye’nin ihtiyaç duyduğu bu çalışma için adım atan herkese teşekkür etmek lazım. Bu sayfada daha önce defalarca dile getirdiğimiz gibi yayıncılık alanında dijital mecrada yer almak hayati derecede önemli. Geç bile kalındı. Neyse ki daha fazla beklemek durumunda değiliz.
*Logo ve renkler harika. Dikkat çekici, sade, etkileyici ve dijital mecraya uygun.
*İsim ile alakalı olarak kafalar karışık. TRT markasının isimde kullanılmaması eleştiriliyor. Diğer taraftan, dijital mecraya isim olarak ‘tabii’ (doğal) denmiş olması ciddi bir ironi. Başarılı bir ironi. İsim akılda kalıcı. Zamanla alışılır.
*Tanıtılan diziler heyecan uyandırıyor. Süper kahraman hikayesi de kara film de… Tarihi karakterler de tabii’de kurmaca hikayeler de… Komedi de var, dram da…
*5 dilde (İngilizce, İspanyolca, Urduca, Arapça ve Türkçe) yayın yapacak olması çok önemli.
*Uygulamanın teknik altyapısının tamamen yerli olması enfes.
ÜRETİMLER DİJİTALE UYGUN MU?
Henüz yayınlanmadı ama uzun zamandır haberdar olduğumuz ve tanıtım toplantısında da açıklanan, fragmanları paylaşılan üretimlerin dijital mecraya ne kadar uygun olduğu sorusu da dilden dile dolaşıyor. Elbette tabii’nin kendisine çizdiği misyona ve hedeflere göre değişir. Zira Güney Asya, Arap ülkeleri ve Güney Amerika öncelenmiş. Son 10 yıldır dünyada zirveye oynayan dizi sektörümüzün en çok satış yaptığı bölgeler buralar. Haliyle içerikler de bu vizyonla tasarlanmış gibi. Mantıklı da…
Fakat fragmanları izlerken kendime şu soruyu sordum: Bu iş TRT1’de yayınlanır mıydı? Cevabı ‘Hayır’ ya da ‘Zor’ olan sadece birkaç çalışma vardı (kötü olduğundan değil, aksine, tam olarak dijital mecra izleyicisine uygun olduğu için). Şanzelize Düğün Salonu, Derin Mor, Son Gün dijitale en uygun yapımlar gibi geldi. Mevlana, Dayton, Altay gibi yapımlar da hikayeleri ve teknikleri ile öne çıkıyor.
Dizi üzerinden gidilmesi ve henüz film üretimine ağırlık verilmemesi de başlangıca dair bir durum olsa gerek. Zira halihazırda TRT’nin ortak yapımcısı olduğu ve desteklediği çok sayıda filmi burada izleyeceğimiz kesin.
BİR SONRAKİ AŞAMA NE OLMALI?
‘tabii’ için mevcut durum değerlendirmesinin dışında dünyadaki benzerlerinin, yani rakiplerinin politikalarına ve projeksiyonlarına bakmak gerekir.
Mesela Netflix başta olmak üzere dijital mecralar, “ABD’de üretip dünyaya satmak” seçeneğinin ötesine geçeli çok oldu. “Yerel yapımcı ve hikayelere konusuna ağırlık verildiği için pazardaki paylarını koruyor ve büyütüyorlar.
tabii’nin bu konudaki planlaması çok önemli. Evet, ABD’den sonra dünyaya en fazla dizi ihraç eden ülkeyiz. Yani kendimize ait hikayelerimiz ilgi görüyor ve satıyoruz. Peki, böyle mi devam edecek? Belki 5 yıl sonrasının hedefi olmalı ama olmalı… tabii’nin masa kurduğu her ülkede yerel üreticilerle yol alınmalı.
BÜTÇE VE TANITIM ÖNEMLİ
TRT kamu yayıncısı. Fakat tabii’nin politikası bunun ötesine geçip ciddi kar etmek olmalı. Zaten büyük hedeflere ulaşmak sadece TRT’nin bütçesi ile olacak şey değil.
Örnekler üzerinden gidelim…
Netflix en baştaki göstergemiz. Dünya pazarını da domine ediyor. Neredeyse YouTube kadar izleyicisi var. 2022 verileri, dijital izlenme alanında (streaming) Youtube’un yüzde 8,7 ile lider olduğunu, Netflix’in ise yüzde 7,5 ile peşinden geldiğini gösteriyor. Elbette YouTube ayrı kategori olmalı. Ancak Netflix’in elde ettiği pazar payını göstermesi açısından önemli.
Hulu, Prime Video, Disney Plus da Netflix’i takip ediyor.
Netflix’in 2023 bütçesi ise 17 milyar dolar olarak açıklanmıştı. Türk lirası karşılığına girmek istemiyorum. 1997’de kurulan Netflix’in verilerine hemen ulaşmak söz konusu olamaz tabi. Ama TRT’nin potansiyelini düşününce aradaki makasın daralması ya da liderler arasına girmesinin doğru planlama ile mümkün olacağını görmek gerek.
Doğru içerikler ve dünyada ses getirecek yapımlarla mümkün. Misal; Squide Game’in bütçesi 21,4 milyon dolar. Kazancı ise 900 milyon dolar. Bunu sağlayabilmek için ciddi bir altyapı ve pazarlama tekniğine de ihtiyaç var. Sadece içerik üretmek yetmeyecek.
URDUCA, ARAPÇA, İSPANYOLCA VE İNGİLİZCE
tabii’nin tek başına küresel marka olana kadar ortaklıklarla yol alması önemli. Amazon, Hulu gibi platformlarla kendi içeriklerini dünyaya ulaştırmak için çalışma yürütüldüğünü öğrendik. Urduca, Arapça, İspanyolca ve İngilizce yayın ile başlangıçtaki hedef kendini ortaya koyuyor. Dünyanın en çok konuşulan dillerinin olduğu ve Türk dizilerinin en çok rağbet gördüğü bölgeler (Arap coğrafyası ve Güney Amerika gibi) öncelenmiş.
BEN OLSAM…
Her bakımdan heyecan oluşturan ‘tabii’ için -ben olsam- yetenekli gençleri bulup üretim yaptıran bir birim kurardım. Sektördeki gençlere zaten şans tanınıyor. Öyle değil. Kimsenin tanımadığı, kendisinin bile kendisinin bunu yapacağına inanmadığı gençleri bulup kısa, çarpıcı, yenilikçi, sarsıcı, itici, vurucu şeyler yaptırırdım. Kamu yayıncısı olan TRT’nin kırmızı çizgilerine halel getirmeyecek bu tarz üretimler pekala mümkün. Anadolu’da yüzlerce genç bu fırsatı bekler…