Dergilik: Türk öyküsü 2010 sonrası Türk öyküsü

Hakkı Yanık
04:0015/12/2024, Pazar
G: 15/12/2024, Pazar
Yeni Şafak
Van’la Hakkari arasındaki bu yolda gidiyorduk. Tepemizde güneş, yüreğimizde hasret. Radyoda Veysel: Uzun ince bir yoldayım...
Van’la Hakkari arasındaki bu yolda gidiyorduk. Tepemizde güneş, yüreğimizde hasret. Radyoda Veysel: Uzun ince bir yoldayım...

Dergilik'te bu hafta Post Öykü, Şiraze ve Edebiyat Ortamı var. 4 Soru'nun misafiri hikâyeci Yunus Berk Üstün.

Değinmeler:

Bir hikâye, iki şiir

Geçen haftaki Kayıp Kayıt tanıtımımda bahsedemediğim isimler vardı. Bunlardan ilki Emine Altınkaynak. 2020’de Dergâh Yayınları’ndan çıkan Kendine Dolanan Sarmaşık’la bildiğimiz hikâyecinin dergide güzel bir çalışması yer aldı: Tetikten Başka Bir Şey. Rüyayla başlayan bir hikâye ve bir ölüm. O ölüme ulanmış hayatlar, değişimler ve yine rüyayla kapanan bir sayfa. Altınkaynak’ı okuyun. En azından bu hikâyeyle başlayın. Diğer isimler, senin evin nerede başlıyor kalbin nerede’nin şairi Sevda Altınkaya ve Son Çağrı’nın şairi Hatice Nisan. Şöyle diyor Altınkaya: Sen dağda çığa hazırlanan kar, ben duyulmaktan korkulan ses / Birimiz olmadan diğeri yaşayamıyor / Bir araya gelmemiz halkımızı derinden yaralıyor. “Umut her zaman var” deyip Nisan’dan da şu dizeyi alıyorum: ne zor ölümlülük yığınlar arasında / ne zor ‘bir daha’ sözünden ayrılmak / sorma geçip giden kusurları / ne çarpıntılar geçti geceden / anılarda ellerim nasıl da ince. Hikâyeye devam, şiire daima…

Türk Öyküsü

İki ayda bir yayımlanan on yıllık öykü dergisi Post Öykü 61. sayısıyla okuruna ulaştı. Bartu Çay’ın editörlük yapan beş isim arasında olduğu derginin kapağını Kanadalı sanatçı Heidi Taillefer’ın bir resmi süslüyor. Dergide dikkat çekici çalışmalar var. Bunların başında 2010 Sonrası Türk Öyküsü başlıklı dosya geliyor. Dosyanın girişinde Abdullah Ezik’ten Zeynep Sayman’a 140 isme, “İlk kitabı 2010’dan sonra çıkan öykü yazarları arasından dikkatinizi çeken 10 tanesi hangisidir” diye sorulmuş. Ortaya 20 kişilik bir liste çıkmış. Bu listeden benim ilk dörde aldığım isimler şunlar: Mustafa Çiftçi, Mukadder Gemici, Aykut Ertuğrul ve Gülşen Funda. 5 Öykücü Tartışıyor başlıklı bölümde, Aykut Ertuğrul, Emin Gürdamur, Hale Sert, Naime Erkovan ve Yunus Emre Özsaray, tasnifler ve yönelimleri merkeze alarak güzel bir tartışma ortaya koymuşlar. Şöyle demiş Sert: 2000 sonrası öyküsünü değerlendirirken öykücülerinin kafasında ‘Hangi dili kullanacağız? Şu dil mi bu dil mi?’ diye bir tereddüt, soru yok. Erkovan’ın, “Öykünün can damarı eylemdir. Yani metin, bir hikâye anlatmak zorunda, görsel bir şey sunmak zorunda” önerisini yabana atmamak lâzım. Gürdamur’un şu tespiti de tartışmaya değer: …bu görsel çağ, bu imaj çağı, bu sözün gözden düştüğü çağ aslında tahkiyeciliği öldürdü. Daha değişik görüşler var. Metni bir bütün olarak okumak lâzım. Öykücülerimiz ve dikkatli öykü okurlarımız için el altında bulundurulması gereken bir sayı olmuş. Öykü dergisine, postoyku@gmail.com e posta adresinden veya 0212 467 67 17 no’lu telefondan ulaşılabilir.

Kalemin bir sınırı var mı?

Osmangazi’de yayıma hazırlanan Şiraze, 26. sayısıyla okuruna ulaştı. Necmettin Türinay’ın ‘yayın danışmanı’ olduğu dergi ilginç bir dosya başlığı seçmiş: Kalemin Sınırı. Kudret Ayşe Yılmaz’la M. Sedat Sert’in birlikte hazırladığı dosyanın sorusu gayet basit: Kalemin bir sınırı var mı? Yılmaz’ı da dahil edersek 13 ismin cevapladığı bu soruya Ali Emre, “Şairin/yazarın bağlı bulunduğu değerler dizgesi, yetişme biçimi, ahlak anlayışı, dünya görüşü, dahası poetik tutumu bu konuda devreye giriyor” cevabını verirken Âlim Kahraman’ın cevabı net: Evet, yazar/şair cemiyet karşısında sorumluluk sahibidir. Mustafa Çiftçi de, “Her şeyden evvel Müslüman olduğumuz için Rabbimin koyduğu mesuliyetlerimiz var” diyor. Zeynep Merdan’sa yazarın hür meşrep olmasına ve şahitliğine dikkat çekiyor. Beşir Ayvazoğlu söyleşisi gayet güzel ve fakat kısa kalmış. Şaban Özdemir’in Onur Caymaz’la ilgili tanıtım metni de dikkate değer. “Yazı yazmak ateş etmekse Onur Caymaz bunun hakkını veriyor” diyerek duygularımıza tercüman oluyor yazar. Çalışmalarını derginin sonunda göremeye alıştığımız M. Sedat Sert, özellikle Memleket Hikâyeleri ve Sürgün isimli eserlerini tekrar tekrar okuduğum Refik Halid Karay’ı yazı konusu yapmış. Kitap kültürü dergisine, irtibat@sirazedergisi.com e posta adresinden veya 0542 726 71 89 no’lu telefondan ulaşılabilir.

Şiir, hikâye, kitap

“Ooo abi, kitap gibi dergin gelmiş”, dediler arkadaşlar Edebiyat Ortamı’nın, 101. sayısını masamda gördüklerinde. On kişilik yayın kurulunda Yunus Nadir Eraslan’ın olduğu dergi, zaten her sayısında okuruna bir kitap hediye ediyor. Bu sayının eki, Ali K. Metin’in hazırladığı Edebiyatın Ayracında isimli kitap. Bir şiir dergisi diyebiliriz Edebiyat Ortamı için. İlk 54 sayfa şiire ayrılmış. Yaklaşık 25 şairden 60’a yakın şiir çalışması alınmış bu sayıya. Yasemin Kapusuz, Selvigül Kandoğmuş Şahin’le Okur Kitaplığı’ndan çıkan Kar Yağarken romanı üzerine konuşmuş. “Pek çok türde yazıyorum” diyor Şahin, “Bu benim yapıma uygun bir durum sanırım.” Yavuz Şimşek’se Mustafa Uçurum’la yazarın Hece Yayınları’nca yeni yayımlanan Koca Dünyaya Küçük Öyküler isimli kitabını merkez alan bir konuşma yapmış. Uçurum, yazma eylemini bir iç dökme mücadelesi olarak gördüğünü vurguluyor. Dergiye konulan kitap ilanları, konuldukları sayfadaki metinle karışıyor. Ayırmak lazım. Sona konulan boş iki sayfaysa güzel olmuş. Sadık Yalsızuçanlar’ın Loras Kitap’tan çıkan, Bir Göz Mesafesi isimli kitabına “Hayırlı olsun” diyerek bitireyim. Edebiyat dergisine, edebiyatortami@gmail.com e posta adresinden veya 0312 229 82 44 no’lu telefondan ulaşılabilir.

Yunus Berk Üstün
1- Size dergi okuru diyebilir miyiz?

Sıkı bir dergi okuruyum diyemem. Öğrenciler için çok pahalı bir uğraş. Çağın ge-rekliliği iddiasıyla “e-dergi” yayımlayan dergilerinse maddi sebepleri de gözettiği-ni düşünüyorum. Hâliyle Yedi İklim’e gönderilen çalışmaları ve e-dergileri daha rahat takip edebiliyorum.

2- Takip ettiğiniz dergiler var mı?

Bahsettiğim sebeplerle düzenli takip edebildiğim bir dergi yok. Fakat, Hece’nin özel sayılarını dergide (Yedi İklim) elime geçtikçe okumaya çalışıyorum. Olağan Öykü’nün tuhaf denemeleri oluyor. Buzdokuz, Post Öykü, Aşkar, Birnokta, Karabatak gibi dergileri de ilgimi çekecek başlıklar görürsem ediniyorum.

3- En son hangi dergiye katkı sundunuz?

Yedi İklim haricinde hiçbir yere eser göndermedim. Arkadaşlarımla çıkardığım bir de fanzinim vardı. Dergi çıkarmak bambaşka bir tecrübeymiş. Dört Duvar beş sayı yaşayabildi.

4- Okuduğunuz/yazdığınız dergilerde dikkatinizi çeken bir çalışma oldu mu?

“Post-truth, transhümanizm, yapay zekâ” gibi başlıklar ilgimi çekiyor. Birçok dergide de bunlara değinen yazılar çıktı. Yanılmıyorsam dosya yapanlar da oldu. Neyin gerçek olup olmadığı, değişen çağ ve insanlığın uyumu gibi konularda öl-çütsel problemlerimiz var. Dergilerde yazan herkes büyük şair, yazar, düşünür vs. olmayabilir fakat büyükleri de mutlaka dergilerden çıkar. Hâliyle bu konular iş-lendiğinde kim ne demiş merak ediyorum. Özellikle son zamanlarda tirajı yüksek dergilerden yenilik beklemek çok kolay değil. İşi kotaranlar da hızla bu özellikle-rini yitiriyor. Sermayenin kollarında dergiler fazla konfor buluyor sanırım. Bu da kaliteyi düşürüyor.


#Dergilik
#Post Öykü
#Yunus Berk Üstün