Türkiye’nin zengin müzik birikimini her yönüyle okuyucuya sunmak gayesiyle yola çıkan “Müzik Defteri” dergisi geçtiğimiz ay ilk sayısı ile okurla buluştu. VakıfBank Kültür Yayınları bünyesinde yayın hayatına adım atan derginin bu sayısında Alper Maral, Aysel Demir, Barış Uzun, Bertan Rona, Filiz Kamacıoğlu, Görkem Aytimur, Keysudar Sever, Necati Giray, Öykü Yanık, Şule Gece ve Uğur Ekren gibi sanatçı, akademisyen ve müzik araştırmacılarının yazıları yer alıyor.
Müzik alanında kesintisiz bir fikir alışverişi ve tartışma ortamı oluşturmak amacıyla kurulan dergide; müziğin felsefesi, estetiği, tarihi, eleştirisi, psikolojisi ve sosyolojisi gibi konular işleniyor. Örneğin Prof. Dr. Alper Maral’ın Sadi Konuralp anısına kaleme aldığı yazıda dünyanın en tanınmış film müziği bestecisi John Williams’ın yine dünyaca ünlü Star Wars bestesini ele alırken Doç. Dr. Aysel Demir, “Bir Teorisyen Bir Besteci” başlıklı yazısı ile çoğunlukla siyasi düşünceleriyle tanıdığımız Jean Jacques Rousseau’nun Romantizm akımına ilham veren, duygusal yönü ağır basan, uslanmaz bir romantik ve sanatçı ruhlu bir kişilik olduğundan bahsediyor. Ayrıca Demir, Rousseau’nun bestelerinde siyasi düşüncelerinin iniş çıkışlarının açıkça görülebildiğine dikkat çekiyor. İlerleyen sayfalarda felsefe doktor adayı Barış Uzun, “Sembol Olarak Müzikal Yapıt” hakkında okuyucuyu bilgilendiriyor. Prof. Dr. Filiz Kamacıoğlu ise bizleri “Müzik herkes için olmalıdır” prensibiyle kendini müzik eğitimine adamış Macar besteci Zoltan Kodaly ile tanıştırıyor.
Müzik dünyası üzerine bu defa dinleyicileri, okumaya ve düşünmeye davet eden derginin editörlüğünü ise sanat ve müzik felsefesi üzerine üniversitede dersler veren ve bu alanda çalışmalar ortaya koyan Prof. Dr. Uğur Ekren yürütüyor. Ekren, özellikle sanat alanında düşünen insanların bir araya geldiği ve süreklilik arz eden dergi türünden mecraların önemli bir ayrıcalığa sahip olduğunu düşünüyor. Ülkemizde eksikliğinin hissedildiği müzik alanında akademik düzeyde yeni fikri tartışmalara zemin hazırlamak derdiyle yola çıktıklarını anlatan Ekren, “Müzik Defteri”nin hikâyesinin geçtiğimiz yıl Türkiye Wagner Topluluğu’nu kurmak için girişimlerde bulunduğu döneme uzandığını söylüyor.
Alman opera bestecisi ve müzik teorisyeni Richard Wagner üzerine çalışmak için 2013 yılında Almanya’nın Bayreut şehrine giden Ekren, burada Wagner zamanında kurulmuş olan Wagner Toplulukları ile karşılaşmış. Mannheim’lı Emile Heckel öncülüğünde kurulan bu Wagner Toplulukları üzerine araştırmalar yapmış. İleride Türkiye’de de böyle bir topluluk kurmaya da bu çalışmalar sırasında, henüz Türkiye’ye dönmeden karar vermiş.
Müzik felsefesine dair araştırmalarını ve düşüncelerini 2016 yılında yayımlanan “Felsefenin Perspektifinden J.S. Bach ve Richard Wagner’in Sanatı” adlı kitabında derleyen Ekren, 2021 yılında ise Wagner Topluluğu’nun kurulmasına öncülük ediyor. Türkiye Wagner Topluluğu, Türkiye’deki müzik ve sanat dünyasına katkı yapmak amacıyla, Richard Wagner’in müziğini, sanat anlayışını, felsefesini ve etkilerini tanıtmayı ve tartışmayı hedefliyor. Düzenlenen seminer ve sohbetlerde Wagner’in sanatı müzikolojik, felsefi, sosyolojik, tarihi olmak üzere pek çok bağlamda irdeleniyor. Sayısı zamanla artan topluluğun her bir üyesi, Ekren’in gözünde kurucu üye kabul ediliyor. Topluluğun sayısı en son sanatçı Zeliha Berksoy’un da katılımıyla toplam 74 üyeye ulaşmış.
“Benim Wagner çalışmalarım aslında sadece vesile. Temel derdim, müzik sanatını merkeze alarak pek çok disiplinin bir arada yer aldığı çalışmaları hayata geçirmek” diyen Ekren, felsefe, psikoloji, sosyoloji, edebiyat, fizik ve başka pek çok disiplinin yardımıyla müziği derinlemesine anlamak üzerine çalışıyor. Tüm bu çalışmaların asıl amacının ise ülkemizde bu alanda var olan birikimi, potansiyeli fiiliyata dökerek ülkemiz kültür ve sanat hayatına kalıcı ve ufuk açıcı katkılarda bulunabilmek olduğunu söyleyen Ekren, “Asli derdim Wagner değil, asli derdim ülkem. Topluluğu bu niyetlerle kurdum” ifadesinde bulunuyor.
Topluluğun kurulma aşamasında, ülkemizin konservatuvarlarında ve akademilerinde görev yapan çok sayıda akademisyen ve sanatçıyla tanışma şansını yakaladığını anlatan Ekren, “Topluluğun değerli üyelerinin bilgi ve birikimini en verimli bir biçimde sanat ve müzikseverlerle nasıl buluşturabiliriz” üzerine düşünmeye başlamış. “Pek çok etkinlik düzenlemiş olsak da var olan potansiyeli istediğim düzeyde fiiliyata geçirecek olanın bir dergi veya kitap çalışması olacağının farkındaydım” diyor Ekren. Bu noktada topluluğun kurucularından olan Serhan Bali’nin uzun yıllardır çıkardığı ve kendisinin de takip ettiği bir müzik dergisi ona ilham olmuş. “Biz de akademik düzeyde özellikle de müzik ve felsefeyi buluşturan bir dergi çıkarabilir miyiz acaba?” düşüncesi üzerine çalışmaya başlamışlar. Tam bu aralar büyük bir şans eseri Ekren ile aynı kaygıyı ve azmi taşıyan Vakıfbank Kültür Yayınları’nın değerli yöneticileri kendisiyle bağlantı kurmuş ve böyle bir derginin hayata geçirilmesi için Ekren’e her türlü desteği vereceklerini ifade etmişler. Bu güzel buluşma ve topluluğun üyelerinin tam desteğiyle “Müzik Defteri” okurlarıyla buluşmuş.
Altı aylık bir yayın sıklığına sahip dergide genel olarak akademik düzeyde yazılar yer alıyor. Akademik bir düzeyi tutturmanın ve sürdürmenin oldukça önemli olduğunu düşünen Ekren, “Önemli olan genç nesillere ilham olacak işler başarabilmek. Popüler olanın peşinde değiliz ve olmamalıyız” diyor. Derginin gelecek sayılarında önemli sanatçılarla söyleşilere ve güncel konserlerle ilgili yorum ve değerlendirmeler içeren yazılara ve haberlere yer verecek. Ancak nitelikten ödün vermemek yayın kurulunun benimsediği ilkelerden biri. Derginin yayın kurulu ise ülkenin saygın üniversitelerinin konservatuvar hocaları, müzikle ilgili farklı alanlardan akademisyenler ve alanında isim yapmış sanatçılarından oluşuyor. Ekren, bu kurulu “Yayın kurulumuzu gözden geçiren herkes ülkemizde bilinen ve tanınan çok değerli isimlerle karşılaşacaktır” sözleriyle tanımlıyor. Yayın kurulunda Maestro Antonio Pirolli’den, Sinan Operası’nın bestecisi Hasan Uçarsu’ya, müzik yazarı Evin İlyasoğlu’ndan opera sanatçıları Çağnur Gürsan ve Ünüşan Kuloğlu’na kadar daha pek çok değerli isim bulunuyor.
Felsefe kökenli bir akademisyen olan Uğur Ekren, Türkiye’de Wagner üzerine çalışan ilk isim. Müzik felsefesi alanındaki çalışmalar, Türkiye’de olduğu gibi dünyada da yeni yeni yaygınlaşıyor. Ülkemizde Ekren’in de jürilerinde yer aldığı müzik felsefesi konusunda önemli master ve doktora düzeyinde çalışmalar yapılıyor. Ekren’in öncülüğünde kurulan Türkiye Wagner Topluluğu’nun en önemli özelliklerinden biri de yurt dışındaki diğer topluluklar gibi yalnızca konservatuvar üyelerinden ve müzisyenlerden oluşmuyor. Türkiye Wagner Topluluğu müzik felsefesi ile ilgilenen pek çok akademisyeni de buluşturuyor. “Müzik bilen felsefeciler ve felsefe bilen müzisyenler de var” diyen Ekren, Prof. Dr. Alper Maral, Prof. Dr. Oktay Taftalı, Doç. Dr. Görkem Aytimur, Doç. Dr. Can Okan, ve Doç. Dr. Emir Ülger gibi başarılı isimleri sıralıyor. Bu listeye doğrudan tanışık olmadığı pek çok ismin de eklenebileceğini söylüyor ve özellikle gençlerde artan bir ilgi gözlemlediğini ve bu ilgiden çok umutlu olduğunu ifade ediyor.