Çöpsüz Bakkal’dan alışveriş yapmak için yanınızda kendi kabınızı götürmeniz gerekiyor. Çünkü beş kadın tarafından kurulan bu bakkalda her şey var, çöpe neden olacak plastik atıklar yok. Üstelik girişim doğa dostu üretim yapan üreticilerle tüketiciler arasında köprüler de kuruyor.
Hiç çöp çıkarmadan yaşamak mümkün mü? Bu önemli bir soru. Özellikle de Sıfır Atık projesi kapsamında cevaplamamız gereken bir yanıtı arıyor. Aslında geçtiğimiz yıllarda hiç çöp çıkarmadan yaşayan, uzun süre gıda ve ilaç gibi temel ihtiyaçlar dışında alışveriş yapmamış insanlarla da tanıştık. Onların bu çabasının arkasında iklimi değişen, karbon salınımı her gün artan dünyayı kurtarma düşüncesi vardı. Bu müstakil örneklerin sayısı her geçen gün artıyor. Biz de artık sıfır atık hakkında çok daha fazla şey biliyoruz. Ancak hala yapmamız gerekenler var. İşte tam da bu düşünceler içinde olan Ayşegül Ünver, Menekşe Gül Onukar, Ayşegül Sedlacek, Ebru Güvenç ve Ful Büge İzmir Foça’da Çöpsüz Bakkal’ı kurdular. Bu fikrin sahiplerinden Ayşegül Ünver’e hem Çöpsüz Bakkal’ın hikâyesini hem de bugüne ulaştıkları yolu sordum. O keyifle anlatırken, ben de merakla dinledim.
KAPINI GETİR DOLDUR GÖTÜR
- ***
- Ünver ve arkadaşlarının kurduğu Çöpsüz Bakkal tam da adı gibi sıfır atık bir alışveriş noktası sunuyor. Yani naneye ihtiyacınız varsa, bir kapla bakkala gitmeniz gerekiyor. Dükkandan içeri atığa dönüşecek plastik giremiyor. Geri dönüşebilecek kağıtlar ise yeni ambalajlara dönüşüyor. Keseler, küçük çuvallar ürünleri saklamak için kullanılıyor. Bu güzel fikrin sahiplerinden Ayşegül Ünver’den önce bu yola nasıl çıktığını dinleyelim: “Beni bugüne getiren yolculuğum doğayı fark etmekle başladı. 5 yıl önce Bağarası’na köye taşınmak, çocukluğumda ki gibi doğanın içinde yaşamaya başlamak, toprağın cömertliğini hissetmek. Ama aynı zamanda biz insanların daha fazlası için toprağa yaptığımız kötülükleri fark etmek. Kendi yetiştirdiğimiz ilaçsız, hormonsuz eski tohumlarla üretilen sebzelerin tadına bakınca ilaçlı ürünlerle ne kadar zamandır zehirlendiğimiz gerçeğini görmek...”
- Ünver ekolojik yaşamın desteklenmesi, organik ürünlere talebin artması ve bu şekilde üreticilerin desteklenmesi, hem kendi sağlığımızı korurken hem de dünyayı temizleme ve gelecek nesiller için yaşanılabilir bir hale gelmesini sağlamak için bireysel adımlar atmış. Ünver, “Bu konuda yapılacak çok şey var bunlardan en önemlisi farkındalığı sağlamak” diyor. Bakkal fikri de işte buradan yola çıkarak doğmuş. Ünver şunları anlatıyor: “Bakkal projesi çoğu aynı bölgede yaşayan insanların ne yapabiliriz, ben ne yapabilirim sorularıyla ve iyi bir şey yapmanın verdiği coşkusuyla başladı. İnsanın kendi egosunu geride bırakıp bir adım doğaya, diğer insanlara yararlı bir şeyler yapıyor olması ve bunu birlikte yapıyor olmak büyük bir enerji oluşturdu bizde ve gerçekten herkesin içindeki potansiyeller bir bir ortaya çıkıp çığ halinde büyüdü ve bu noktaya kadar geldik. Bana göre işin en güzel tarafı, bütünün yararına yapılan bir işte birleşmenin mutluluğu. Bu enerjiyi bakkalımıza gelen herkese geçirmek istiyoruz. Neden sağlıklı beslenmemiz gerekiyor, neden atıklarımıza dikkat etmemiz gerekiyor, dünyaya, ürünlere, üreticilere, tüm canlılara saygıyla birlikte tüketim alışkanlıklarımızı yeniden gözden geçirebilir miyiz?”
Ayşegül Ünver, çevre farkındalığı olan, bunun için sorumluluk hisseden kadınlar olduklarını söylüyor ve devam ediyor: “Hem kendi ürettiğimiz hem de komşularımızın ürettiği sağlıklı, çocukluğumuza ait lezzetleri herkesin kolayca ulaşabileceği bakkalımızda paylaşmak istedik. Amacımız bu ürünleri paylaşmanın yanında yöredeki çiftçilerimizi ilaçsız, doğal ve yerel üretim için teşvik etmek, ürünlerini değerlendirmelerini sağlamak, yöredeki kadınlarımız için de el emeklerini değerlendirebilecekleri alan oluşturmak. Aynı zamanda sıfır atık mantığıyla geri dönüşümsüz hiç bir materyal kullanmadan yeni tüketim anlayışına örnek olmak. Kısaca şu sorular vardı kafamızda başlarken: Sağlıklı beslenmek istiyoruz. Herkesin sağlıklı gıdaya ulaşma hakkı olduğunu biliyoruz. Dünyaya, ürünlere, üreticilere, tüm canlılara saygıyla birlikte tüketim alışkanlıklarımızı yeniden gözden geçirebilir miyiz? Duyarlı tüketicilerle, doğa dostu üreticilerin köprüsünü kurabilir miyiz? Çevre dostu sıfır atık bir dükkan yaratabilir miyiz?”
MÜŞTERİLER KENDİ KAPLARIYLA GELSİN
- Beş arkadaş öncelikle etraftaki üreticilerle, hiç ilaç kullanmadan üretim yaptığını bildikleri komşularıyla görüşmüşler. Ürünlerini nasıl değerlendiriyorlar, değerlendirebiliyorlar mı diye sorduklarında pek çoğunun bu konuda sıkıntılı olduğu ortaya çıkmış. Sistemlerini kurduktan sonra sıfır atık bir dükkanın temel malzemesi olarak kendi bezlerini ve torbalarını dikmişler. Gerisini Ünver anlatsın, biz dinleyelim: “Müşterilerin kendi kabıyla gelmeleri bizim istediğimiz bir şey. Sıfır atık felsefesinin yerleştirebilmemiz için bu alışkanlık gerekli. Bu alışkanlık oturana kadar biz geri dönüşümlü materyallerle ürünlerimizi verebiliyoruz. Mesela cam kavanozlar, metal kutular, kese kağıt ve diktiğimiz torbalarla... Sürekli müşterilerimiz boşalan kaplarını geri getiriyorlar. Onların yaşamlarında bir farkındalık yaratmış oluyoruz. Kendi bahçemizden üretip kuruttuğumuz nanemizi küçük cam kavanozda size takdim edebiliriz.”
DÜNYAYI ZATEN YETERİNCE KİRLETTİK
Ünver çevrelerinden de oldukça olumlu tepkiler aldıklarını sözlerine ekliyor. Ona sorduğum son sorunun ise hepimiz için zor bir yanı olduğunu düşünüyorum: “Çöpsüz bakkalların sayısı artsa... Bu yeni düzene ayak uydurabilir miyiz?” Ünver bu soruya yanıt verirken önce “Ayak uydurmak zorundayız” diyor ve devamında şunları söylüyor: “Dünyayı yeterince kirlettik ve yok olma noktasına geldik. Herkesin bunu fark edip kendi sorumluluğunu alması gerekiyor. Kendi yaşamında uygulayıp çevresine de örnek olması önemli. Bilinç değişikliği şart hem yediğimiz ürünlerde zehirsiz gıdayı araştırıp alma konusunda hem de tek kullanımlık plastiklerden uzak durma konusunda bilinçli tüketiciler olmamız gerekiyor. Bu yaşam ve bu dünya bizim.”
Her şey var atık yok
- Çöpsüz Bakkal’ın geniş bir ürün yelpazesi var. Zeytinyağı, zeytin çeşitleri, tahin, pekmez çeşitleri, helva, bakliyat çeşitleri, un çeşitleri, bulgur çeşitleri, mısır, tarhana, aromatik ve şifalı bitkiler, baharatlar, bal, çöpsüz yaşam gereçleri, glütensiz gıdalar, konserve, sos ve salçalar, kuru meyve, marmelat ve reçeller, kurabiyeler, sirke, nar ekşisi ve salata sosları, temizlik ürünleri, taze sebze ve meyveler mevsimine göre değişiklik gösteriyor. Onların maceralarını sosyal medya hesaplarından takip edebilirsiniz. İnternet sitelerindeki makalelerin pek çoğu bu meseleyi yakından anlamanıza da olanak sağlayacak.