Çok bereketli hareketler bunlar

Recep Yeter
00:0023/08/2009, Pazar
G: 22/08/2009, Cumartesi
Yeni Şafak
Çok bereketli hareketler bunlar
Çok bereketli hareketler bunlar

Ümraniye'de bir camide sıradışı bir şeyler şeyler oluyor. Üniversite mezunu eğitmenler, Kur'an eğitimi verirken onlarla sinema gösterimleri düzenliyor, oyunculuk eğitimi verip tiyatro oyunları çıkarıyorlar. Hem de işin başında bir imam var!

Cami dendiğinde akla ne gelir: İmam, müezzin, cemaat, namaz… Cumaları bir araya gelinip topluca Allaha ibadet edilen, Cuma günü dışında pek fazla uğranmayan, vakit namazları sonrası kapısı kilitlenen mekânlar. Veya yaz Kuran kursu zihnimizde nasıl bir resim oluşturur? Çocukların, tatil zamanı Kuran dersi aldıkları, yaz mevsimi ve teravihler dışında hatırlamadıkları alanlar. Ben de herkes gibi böyle düşünüyordum, ta ki geçen hafta Ümraniye'deki Hacı Ömer Karagül camiini görene kadar. Çocuklara yaptıkları hatalardan dolayı kızmak yerine onlara doğru davranışları karşılığında kek ve kraker ile ödüllendiren hocalarla tanıştım bu camide. 443 öğrenci 17 öğretmeni ile Kur'an kursundan ziyade kolej havası vardı içerde. Zira eğitmenlerden hiçbiri imam veya müezzin değildi; ilahiyat ve din kültürü mezunu, pedogojik bilgiye sahip, çocuklarla iletişim kurabilen genç ve güleç yüzlü öğretmenlerden oluşuyordu kadrosu.


CEO MU İMAM MI…

Evet, buydu çocukların ihtiyacı, eksikliği. Onları, namazda konuştukları için kovalayan hacı abilerin değil de; çocuklar camiye gelsin diye oyun alanları hazırlayan Hz. Ömer'in mantığı hakim idi bu camiye. Cami imamı ve Yaz Kur'an Kursu Müdürü Şükrü Hoca kurs ve cami ile ilgili projelerini anlatırken karşımda bir imam değil de çok uluslu bir şirketin CEO'su vardı sanki. “Çocuklar teşvik edilecek, halı saha maçları, şehir dışı geziler, ödüllü bilgi yarışmaları ile çocuklar camiyi, cemaati, dini birinci kaynaktan doğru olarak tanıyacak, sevecek, çevresindekileri de buraya kanalize edecek” diye sıralamaya başladı Şükrü Şahin Bey. Sonra da devam etti aynı heyecanla.. “2005 yılında 125 öğrenci ile yaz kursuna programlı bir şekilde başladık. 2006 yılında bu sayı 225'e çıktı. Ve 2007 yılında 300'e ulaştık. 2008 yılında öğrenci sayımız 410, 2009 yılında öğrenci sayımız 443 oldu.”. Bu sayının artması normal, çünkü kursta çocuklarla beraber kahvaltılar yapılıp sinema gösterimi düzenlenmiş, şehir dışı gezilere gidilip rakip camilerin öğrencileriyle halı saha maçları yapılmış, piknikler, ödüllü bilgi yarışmaları vs.

Hasılı, bir çocuğun sosyal ihtiyaçları karşılayıp ona bir mekanı sevdirecek etkinliklerle çocuğun kalbi kazanılmış.


CAMİDE SİNEMA VAKTİ

Çocuklar da sadece eğlenmekle kalmamışlar; kursa gelen öğrencilerin yüzde 80'i Kuran-ı Kerim'i rahatça okuma, yüzde 70'i ezberlenmesi gereken tüm sureleri ezberleme başarısını sergilemiş. “Peki, bu değirmen nasıl dönüyor” deyiverdim Şükrü Hocaya. Zannettim ki her ay, devlet baba elinde bir deste para ile geliyor, “Buyurun hocam, işlerinizi görünüz” deniyor. O kadar da kolay değilmiş ama. Caminin ihtiyaçları, çocukların eksikleri için kapı kapı dolaşıp sponsor aramışlar. Kimi ayni kimi nakdi yardımda bulunmuş. Bir hayırsever evinin alt katını derslik olarak kullanılması için tahsis etmiş. Bu işe bir toplu iğne dahi vakfeden cemaatine cami içine kurduğu sinevizyon sistemiyle bağışların nerelere harcandığını kuruşuna kadar izah ediyormuş Şükrü Hoca..


Yaz kuran kursundan televizyona trasfer

Şükrü Hoca ve Tiyatro Külliyen ekibi, tiyatro alanında istekli çocuklardan iki grup kurmuş. Temel oyunculuk eğitimleri tamamlanıp, onlarla iki oyun hazırlamışlar. Güzel mesajları ve bol komedisi olan, hem çocuklara hem yetişkinlere sorumluluklarını hatırlatan iki oyun. Sahneledikleri bu oyunlar izleyenlerden tam not alınca, ailelerinin de desteği ile dizilerde rol alabilmeleri için tiyatro grubu vesilesiyle yapımcılarla tanışmışlar. Niyetleri, bir topluluk kurarak bu işi profesyonel bir şekilde devam ettirmekmiş.