Prof. Dr. Mehmet Bayyiğit, “Çocuğuna oyuncak alan anne-babanın çocuğundan önce veya onunla beraber oyuncaklarla oynaması, nasıl bastırılmış bir duygunun ve eylemin dışa vurulması veya geç de olsa tatmin edilmesi neyse, aynı şey benim için de geçerli.Çocuk kitaplarını hâlâ elime geçtikçe torunlarımdan önce okurum” diyor.
Prof.Dr. Mehmet Bayyiğit akademik çalışmalarının yanında üretken bir yazar da. İlahiyat alanında akademik çalışmalarını yapan Bayyiğit emekli olduktan sonra ise milli eğitimde çalışmalarını sürdürdü. Okumaya çocukluk çağından bu yana düştün olan Bayyiğit, kitaplara olan sevgisi çizgi romanlarla başladığını söylüyor.
Geniş aile ortamında geçen çocukluğumuzun bizde bıraktığı işlerin ilki konumun bağlamında, dedemin kitapları ve gözlüğünü takarak onları okuması, dvd’yle notlar alması, tabi bize bakarken gözlüğünün üstünden bakması. Zaman zaman aile fertlerini toplayarak dini hikâyeler ve bilhassa peygamber kıssaları anlatır, kitaplığında bulunan hayvanlar âleminden de bize okurdu.
Çizgi roman okurduk
İlk okuduğum kitabı hatırlamıyorum ama çizgi romanlar dün gibi hatırımda. Ya ikinci el alır ya da kiralardık. Tanıdık değilse evlere vermezlerdi. Köşe başlarında esas parkın yanında panayır yerinde, bisikletlerin kiralandığı meydanda, küçük paralarla çizgi romanlar okutuluyordu. Açık Hava Kütüphanesi ama parayla Tommiks, Teksas, Zagor, en çok okuduğumuz çizgi romanlardı. Yalnız Barbaros ile ilgili bir kitap okuduğumu hatırlıyorum. O benim her zaman kahramanım olarak kaldı. Mesela sınıfımızın kara tahtasına ilkokul dört olabilir renkli tebeşirlerle büyük bir resmini yaptığımı ve okul öğretmenlerimin resmimi görmeye geldiklerini hiç unutmadım.
Okuma alışkanlığı kazanmak için, yaş grubumuza uygun ilgi duyduğumuz, merak ettiğimiz kitaplardan başlayabiliriz. Ta ki kısa olmalı ve sıkmamalı. Okuyacağınız kitaba karar verirken, büyüklerin fikri sorulsa da (onlar bu durumdan çok hoşlanırlar) kararı siz vermelisiniz. Çünkü seçimini yaptığınız kitabı sahiplenirsiniz. Hele hele bir de biriktirdiğiniz harçlıklardan almışsanız, o sizin kıymetlinizdir. Bir diğer kitaba geçmek için acele etmemelisiniz. Gerekirse bir daha okunabilir. O sizi farklı düşüncelere sevk edecek duygu ve hayal dünyanızı geliştirecektir Belki de en önemlisi ısrarlı olmamızdır.
Bizim çocukluğumuzda bugünkü gibi konularıyla görselliğiyle rengârenk baskılarıyla zengin çocuk kitapları neredeyse yok gibiydi. Çocuğuna oyuncak alan anne babanın çocuğundan önce veya onunla beraber oyuncaklarla oynaması, nasıl bastırılmış bir duygunun ve eylemin dışa vurulması veya geç de olsa tatmin edilmesi neyse, aynı şeyi yaşıyorum.Çocuk kitaplarını hâlâ elime geçtikçe torunlarımdan önce okurum.
Serbest zamanlarımda ailemle dostlarımla birlikte olmaktan hoşlanırım. Her yaş döneminin yaren gurupları olur. Sizlerinde vardır. Sağdıçlarla zaman zaman bir araya geldiğimiz oluyor. Bu toplanmalar daha çok nostaljik takılmalarla geçiyor. Ama siyasal, sosyal kültürel konularda konuşuluyor.Öteden beri resim,sinema ve geleneksel sanatlara ilgi duyduğum ,fırsat buldukça da takip etmeye çalıştığım alanlardır.
Sorduğunuz soruya bazen sosyal medyada rastlıyorum. Verilen cevaplar içinde kitap okurum dendiğinde şaşırıyorum. Hayatımız ve zihin dünyamızda kitap okumak boş zaman etkinliği midir? Acaba dolu zamanlarında okumaktan daha önemli neler yapıyorlar diye merak ediyorum.
Türkçeyi iyi öğrenmeli
Tek kelimeyle okumalı. Önce dilimiz Türkçeyi iyi öğrenmeli. Sözlük okumaya ne dersiniz? Bir de günlük olayları, duygu ve düşüncelerinizi yazdığınız ”Günlük” tutmaya başlayalım mı? Hepinize bol okumalı günler diliyorum.
Not: Bu röportaj Balıkesir Ahmet Kot Kitaplığının katkılarıyla hazırlanmıştır.