Çocuğunu siber kokainden koru

Dilber Dural
01:0020/02/2022, Pazar
G: 18/02/2022, Cuma
Yeni Şafak
Arşiv
Arşiv

Dijital çağda hem çocuk olmak hem ebeveyn olmak farklı bir yaşam biçimini beraberinde getiriyor. Dijitalleşme 7’den 70’e hepimizin hayatında kolaylık sağlasa da özellikle çocukların gelişiminde olumsuz etkilere neden oluyor. Aile hayatının bütünlüğünü sabote eden içeriklere karşı uyaran Dijital Bağımlılıkla Mücadele Derneği Başkanı Prof. Dr. Tuncay Dilci, “Adına siber kokain de diyebileceğimiz sanal tasarlanmış içerikler bizi biz olmaktan uzaklaştırmaktadır” yorumunu yapıyor.

Günümüz çocukları dijital çağın içerisinde doğuyor. Teknolojiyle, dijitalle doğar doğmaz tanışıyorlar. Çocuklar teknolojiyle el ele büyüyor ve teknolojiden arındırılmış, uzak bir yaşamın nasıl olduğunu bilmiyorlar. Oysaki çocukların dijital temasla bu kadar iç içe olması bilişsel, duygusal, fiziksel ve davranışsal gelişiminde birçok tahribata yol açıyor. Bu noktada ebeveynlerin yaklaşımı çocuklar için çok önemli. Peki çocukların dijital temas alışkanlıkları ne gibi tehlikeler oluşturuyor? Hem fiziksel hem psikolojik sonuçları neler? Bunları önlemek için neler yapılabilir, çözümü nelerdir? Detaylarıyla uzmanlarla konuştuk.

SOSYALLEŞMEYİ ZAYIFLATIYOR

Pedagog ve nöropsikolog Oya Akbaş teknolojiden kaçmanın, uzak durmanın her yaş grubu için imkânsız olduğunu dile getiriyor. “Bağımlılığın her türlüsü kişiye zarar verir” diyen Akbaş, bağımlılıkların beyni doğrudan olumsuz yönde etkilediğini ve hasar verdiğini belirtiyor. Akbaş, “İnsan sosyal bir varlık, hal böyle olunca bütün gün masa başında tablet, telefon ve bilgisayar gibi araçlarla vakit geçirmek sosyalleşmeyi zayıflatıyor” diyor. Bu durumun; konuşma ve iletişim bozukluklarına, göz ve beden sağlığının bozulmasına yol açtığını ifade eden Akbaş, beyni olumsuz etkilediği için de kişilerin daha fazla mutsuz, karamsar ve içe dönük yaşamasına sebebiyet verdiğini söylüyor.

ÖDÜL VE CEZA YÖNTEMLERİNDEN VAZGEÇMELİLER

  • Akbaş, anne-babaların bilinçlenmesinin çok önemli olduğunu söylüyor ve ekliyor: “Bilinçli anne-baba çocuğuna çok daha kolay etki ediyor. İlacın doğrudan enjekte ile yapılarak kana daha hızlı nüfus etmesi gibi. Dışarıdan bir temastansa, çocuğun sürekli yanında olan ebeveynlerin bilinçlenerek nokta atışı yapmasını çok daha evla görüyorum. ‘Bırak artık şunu elinden’, ‘Yeter artık! Kalk şu bilgisayarın tepesinden. Ne zaman ders çalışacaksın? Ders çalış artık’, ‘Tüm bu aletleri senin kafanda kıracağım’ gibi söylemlerden tehdit, ödül, ceza yöntemlerinden vazgeçmeliler.” Akbaş, kesinlikle bu tehditlerin işe yarayan davranışlar olmadığını belirterek, doğru sınırları belirleyerek, süre koyma metodunu kararlı şekilde uygulamakta olduğunu söylüyor. Bunu başarabilen ebeveynlerin aynı zamanda çocuğuyla ortak paydada birleşerek o teknolojiyi birlikte vakit geçirmek için kullanacağını dile getiren Akbaş, bunun da büyük bir avantaj sağladığını; çocuğun fark etmeden takip edilmesine, zararlı yayınlardan uzak tutmaya, yaşına uygun ve faydalı yayınlara yönlendirmeye yardımcı olduğunu belirtiyor.

EKRANLARA MARUZ KALMA SÜRECİ İLE SÜRESİ DENETİM ALTINDA TUTULMALI

Psikiyatrist, Doç. Dr. Veysi Çeri ise şöyle değerlendirmede bulundu. “Klinik pratiğimde karşılaştığım vakalarla bilimsel araştırmaların sonuçlarına baktığımda çocuklar için ekranlara maruz kalma süreci ile süresinin mutlaka denetim altında tutulması gerektiğini üzülerek de olsa net olarak ifade etmek zorundayım. Nitekim klinik pratiğimde günde 2 saatten fazla ekrana maruz kalan küçük çocuklarda (5 yaşından önce) insanlara ilgisizlik, konuşma geriliği, sosyal becerilerde kısıtlılık, ses tonu ile jest ve mimikleri düzgün kullanmada bozulma, kas ve iskelet sistemi gelişiminde aksamalara sıklıkla rastladığımı ve bu olumsuz etkilerin ekrana maruz kalma süresi arttıkça arttığını ve ekran maruziyetini kestikten sonra bu gelişimsel eksiklerin yavaş yavaş düzeldiğini çokça gözlemledim.”

STRESİ AZALTMAYA YARDIMCI OLUYOR

  • Çeri sözlerine şöyle devam ediyor: “Bunun yanında araştırmaların daha büyük çocuklarda ekrana maruziyet arttıkça depresyon, anksiyete bozuklukları ile intihar girişimlerinin arttığını saptadığını not etmek isterim. Aynı zamanda büyük çocuklarla gençlerde klinik pratiğimde ekran ve oyun bağımlılığının yıkıcı olumsuz etkilerine de sık sık karşılaştığımı ifade etmeliyim. Tabii burada da yine önemli olanın ekran süresi olduğunu vurgulamam lazım. Nitekim araştırmalar, günde iki saate kadar ekranlara bakmanın çocuklarla gençlerde psikolojik açıdan kendini iyi hissetmeyi artırdığını da belirteyim. Yani burada önemli olan belli bir yaştan sonra (bu yaş 6 olarak ifade ediliyor) günde 2 saate kadar çocuğun ekrana maruz kalmasının zararı olmadığı ve çocukların stresini azaltmaya yardımcı olabildiğini görüyoruz. Ancak bundan uzun süreler ekranlara maruz kalmanın ciddi ruhsal ve bedensel zararları olduğunu kamu spotları ile toplumun her kesimine ulaştırmak zorundayız.”

SANAL TASARLANMIŞ İÇERİKLER

Gazi Üniversitesi öğretim üyesi ve Dijital Bağımlılıkla Mücadele Derneği Başkanı Prof. Dr. Tuncay Dilci, dijital çağ da hem ebeveyn hem de çocuk olmanın farklı bir yaşam biçimini beraberinde getirdiğini söylüyor. Dilci “Adına siber kokain de diyebileceğimiz sanal tasarlanmış içerikler bizi biz olmaktan uzaklaştırmaktadır” diyor. Dilci, özellikle oyun bağımlılığının çocuklarda her geçen gün özendirici adrenalin ve dopamin etkisi ile hormonal sarsıntılar oluşturmakta olduğunu ve bunun karşısında çaresiz kalan çocuğun kendini bu bağımlılığın esaretine terk etmekte olduğunun altını çiziyor.

YOKSUNLUK SENDROMUNA DÖNÜŞÜYOR

“Dijital temas alışkanlığının bozukluğuna bağlı gereğinden fazla radyosyon etkisi altında kalan gözler ve yüzler akademik anlamda performans düzeyini olumsuz etkilerken çevreye karşı ve gerçek hayata dönük eylemlerimizi duyarsızlaştırmaktadır” diyen Dilci, “Giderek yoğunlaşan temas terk edilmesi halinde yoksunluk sendromuna dönüşerek insanlarda yeni bir panik bozukluk durumu meydana getirmektedir” diyor.

Prof. Dr Tuncay Dilci’den ebeveynlere 6 öneri

- Dijital yaşam haritasını oluşturarak işe başlamalıyız. Dijital bağımlılık durumumuzu test etmeliyiz. Bununla ilgili geliştirdiğimiz bir sistem mevcut dijitanaliz.com adresinde bulabilirler.

- Çocuklarımızla ve ailece yüz yüze temas ortamının olduğu etkinlikler, yemek masası sohbetleri gerçekleştirmeliyiz.

- Gün içerisinde çocuğumuzun eğitimsel etkinlikleri de dahil hangi etkinliğe ne kadar zaman ayırdığı yönünde bir analiz yapmamız gerekmektedir.

- Bireyin dijital nesnelerden uzak kalıp, kalmama derecesi tespit edilmelidir. Bilgisayar ya da telefonlara doğrudan erişim mesafesi konusunda yeniden bir düzenleme yapılmalıdır. Diğer kişilerle eş zamanlı olarak aile içerisi etkileşim ve internet ya da film izleme seansları düzenlenmelidir.

- İnternet defteri ve günlük tutarak hangi gün, hangi programları niçin, hangi amaçla temas edilmiş ne kadar sürede temas edilmiş bunları raporlamak ve bunlarla ilgili kazanımları değerlendirecek metinler yazılmalıdır.

- Bilgisayar ve cep telefonu kullanımını kişisel olmaktan uzaklaştırıp herkesin kullanabileceği ortak bir nesne haline dönüştürülmelidir.

#teknoloji
#dijital
#çocuk
#Oya Akbaş
#Veysi Çeri
#Tuncay Dilci