Cengiz Han, yaşadığı dönemde Asya kıtasını etkisi altına alan çok önemli bir liderdi. Onun yönettiği topraklar Kuzey Çin’den Hazar Denizi’ne, Afganistan’dan Sibirya’nın eteklerine kadar uzanıyordu. VakıfBank Kültür Yayınları’ndan çıkan ‘Cengiz Han’da hükümdarın hem sosyo-kültürel hem de siyasi ve tarihi etkilerini okumak mümkün. Kitabın ilk bölümü 13. yüzyılda Orta Asya’daki aşiret ve devlet yapılarını merkezine alıyor. Cengiz Han’ın yükselişinden önceki İslam dünyasındaki gelişmeler ise bu bölümün bir diğer konusu. Kitabın 2. bölümünde Cengiz Han’ın hükümdar olmadan önceki yaşantısı ele alınıyor. Kitabın 3. bölümü Cengiz Han’ın fetihlerini çözümlüyor ve özellikle İslam dünyası üzerindeki etkilerini tartışmaya açıyor.
Kitabı farklı ve derin hale getiren unsurlardan birisi Müslüman coğrafyasındaki Moğol etkileşiminin nelere kadir olduğunu döngüsel bir tarih anlayışıyla ele alması. Okur 4. bölümde Cengiz Han’ın torunlarının Müslüman devletlerinin devamlılığını oluşturan atılımları nasıl gerçekleştirdiklerini öğreniyor. Bu bölümde Müslüman coğrafyasının genişlemesinin ve kültürel olarak altyapısının nasıl oluştuğu analiz ediliyor. 5. bölümde farklı Müslüman çevrelerindeki Cengiz Han ve Moğol imgelerinin yorumlarının hangi olaylar nedeniyle ortaya çıkmış olabileceği tartışılıyor. Böylelikle Michal Biran, tarihin iktidar ilişkileri doğrultusunda nasıl çarpıtıldığını gözler önüne seriyor. Kitabın öteki Cengiz Han biyografilerine göre en büyük farkı bu noktada ortaya çıkıyor.
13. yüzyılda Selçukluların ve Sancar’ın zayıflaması Harzemşahların yükselmesine zemin hazırlıyor. Moğolların göçebe kültüre sahip olması bozkırlarda ve kıyılarda hâkim olmasını kolaylaştıran unsurlardan yalnızca biri. Cengiz Han’ın çevresindeki bütün oymakları teker teker birleştirmesi ise büyük bir başarı. Harzemşahlar son derece güçlü bir Müslüman devleti olmasına rağmen Moğol istilasına karşı direnemiyor. Abbasi halifesi Moğollar tarafından öldürülüyor. Moğollar kan kardeşi de olmak suretiyle doğu bozkırlarındaki oymakları adım adım birleştiriyor. Kanıtlanmış askeri yeteneği dışında birçok faktör, Cengiz Han’ın Moğolistan’da öne çıkmasına yol açan faktörler haline geliyor. Bunun birinci nedeni siyasal becerisi; çünkü Cengiz Han evlilik ya da anda yoluyla olabilecek her türlü ittifaktan en iyi şekilde yararlandı ve gerektiğinde, ihanet etmekle suçladıktan sonra eski müttefiklerine stratejik olarak diş bilemekten çekinmedi.
Cengiz Han’ın yükselişindeki ikinci faktör, Temuçin’in ‘eşitlikçi’ politikaları: O, askerleriyle giysilerini, atını ve yemeğini paylaşabilecek kadar cömertti. Üçüncü faktör ise ordudaki modernleşme. Cengiz Han 10’luk sisteme geçiriyor ordusunu ve yeni tümenlere ayırıyor. İşte bütün bu ayrıntılar Cengiz Han’ın yarattığı farklılıklardan ve yeniliklerden yalnızca birkaçı. Uygur alfabesini kullanan Cengiz Han’ın Moğolistan’da birçok kültürü hem yıkıyor hem de geniş bir coğrafyaya yayıldığından yeni kültürleri inşa ediyor. Birçok farklı inancın ve dilin bir araya geldiği, ticaretin Orta Asya’dan Uzak Asya’ya kadar geliştiği geniş bir coğrafya hakim oluyor. Öyle ki, Cengiz Han yaşamını yitirdiğinde, hükümdar olarak, tarihte tek kişinin fethettiği en geniş topraklara sahipti. Yönettiği topraklar Kuzey Çin’den Hazar Denizi’ne, Afganistan’dan Sibirya’nın eteklerine kadar uzanıyordu. Bu büyük imparatorluk Müslüman ufkunun genişlemesine katkıda bulunan önemli eserlerin beşiği olarak görülebilir.
Cengiz Han gök tanrı inancına sahip olduğundan 19. yüzyılda bazı Müslüman ülkeler tarafından sahiplenilemedi. Hatta farklı söylemlerle altında Cengiz Han’ın lanetlendiğini bile söylemek mümkün. Pek çok Müslüman ülke ulus kimliğinin bir parçası olunca Cengiz’in inançsızlığını dert etti: “Bu nedenle Cengiz Han’ın Müslüman dünyada yıkımı getiren ve sonra da tarih sayfasından çekilip giden bir çeşit kader olarak görmeye meyilliydiler. Bu yorumların ışığında geç Orta Çağ’da Müslüman dünyaya yaptığı etkileşimler reddedildi. Milliyetçi tarih görüşleriyle birlikte, Rus Marksistlerinin de oksidentalist olarak Cengiz Han’la ilgili bakış açısı Cengiz’in şeytanlaştırılmasını sağladı.” Michal Biran’ın “Cengiz Han”ı geniş bir coğrafyaya ve tarihe yayılan Moğol tarihinin Müslüman coğrafyayı nasıl etkilediğiyle ilgili yapılmış en kapsamlı tarihsel araştırmalardan biri olarak öne çıkıyor. Aynı zamanda yazıdan da anlaşılacağı gibi kitabın her satırında şaşıracağınız ve kültürümüzle ortaklıklar yakalayabileceğiniz doyurucu bilgiler mevcut.