
İngiltere'nin en önemli 100 entelektüeli arasında gösterilen Prof. Ziyaüddin Serdar’ın “Postnormal Zamanlar Seçkisi” kitabı Mahya Yayınları tarafından Türkçeye kazandırıldı. Yaşadığımız çağı "postnormal zamanlar" olarak değerlendiren Serdar’la bu dönemin karmaşası, kültürü, sanatı ve medyasını konuştuk. Postnormal çağda sanatın görevinin maskeleri düşürmek olduğunu söyleyen Serdar, “Bu büyük bir sorumluluk” dedi.
Yaşadığımız dönemde sosyal ve siyasi yapıların hızla değiştiğine şahitlik ediyoruz. Hiç beklenmedik olaylar ve fikirler bir gecede ortaya çıkıp hızla yayılabiliyor. Normal kabul ettiğimiz her şey gözlerimizin önünde kayboluyor. Prof. Ziyaüddin Serdar, yaşadığımız bu çağı “Postnormal Zamanlar” olarak isimlendiriyor. Mahya Yayınları tarafından Türkçeye kazandırılan “Postnormal Zamanlar Seçkisi” derleme kitabında, bu çelişkili, karmaşık ve kaotik dönemi inceliyor. Serdar’la postnormal zamanların karmaşası, medyası, kültürü ve sanatı üzerine bir söyleşi yaptık. Medyanın tarafsızlık iddiasını çoktan kaybettiğini dile getiren Serdar, sanatın da artık gösterişe yaradığını ifade ediyor.
Postnormal zamanları 2009 yılında Futures dergisinde yayımlanan “Welcome to Postnormal Times” makalesiyle tanıttım. Başlangıçta sadece birkaç unsur belirleyerek, alışılmış normallerin giderek daha az işe yaradığını ve “eski doğruların öldüğünü, yenilerinin henüz doğmadığını ve çok az şeyin anlamlı göründüğünü” öne sürdüm. Ancak değişim hızlanarak devam etti ve on yıldan biraz fazla bir süre içinde tamamen postnormal zamanlara girdik. Sanırım COVID-19, bunu daha da ortaya çıkardı. Yeni bir tanıma gerek yok; postnormal zamanlardayız ve önümüzdeki on yıllar boyunca da bu durumda kalacağız.
ÇELİŞKİLERİ AZALT
Evet, öyle. Karmaşıklık çelişkileri artırır ve çelişkiler de karmaşıklığı besler. Karmaşık bir durumda birbirine bağlı unsurlar, geri bildirim döngüleri oluşturarak hızla kaosa yol açar. Bu durum, sorunların çözülmesini son derece zorlaştırır. Ancak, her çelişki kaosa neden olmaz. Fakat çelişkiler, ağlarla birbirine bağlı bir karmaşık sistem içinde ortaya çıkarsa, o zaman kaosa yol açar. Postnormal zamanlarda, çelişkileri azaltmak hayati bir öneme sahiptir. Bunu, karşılıklı saygıya dayalı çoklu diyalog ve müzakerelerle aşmak gerekir.

SANAT ARTIK GÖSTERİŞE YARIYOR
Sanat, hayrete düşme yeteneğimizle ilgilidir. Kendi zaaflarımızı ve güçlü yanlarımızı yansıtan, gerçeği deneyimlememizi sağlayan bir şeydir. Ancak korkarım ki, post-truth (hakikat sonrası) çağında sanat giderek yüzeysel hale geliyor. Sanat artık çoğunlukla bizi şok etmeye, gösterişli olmaya odaklanıyor ve hakikati açığa çıkarmıyor. Sanat dünyasında son yıllarda yaşanan bazı olaylar gerçekten saçma. Milyonlarca dolara satılan bir muz ya da tek bir gri pikselden oluşan dijital sanat eserleri buna iyi bir örnek. Ne yazık ki, her şeyi metalaştıran piyasa kapitalizmi, sanata da aynısını yapıyor. Onu anlamsızlaştırıyor ve aynı zamanda sömürü aracı haline getiriyor.
Hayır, hâlâ varsayımlarımızı sorgulayan, bizi kendimizden öteye yönlendiren güçlü eserler var. Ama sanatın ve kültürün postnormal güçler tarafından büyük bir saldırı altında olduğunu söyleyebiliriz. Bu yüzden sanatçılar bu tehdidin farkında olmalı ve hayret etme yetimizi yeniden canlandıracak eserler üretmelidir. Postnormal çağda sanatın görevi, hakikat sonrası çağın maskesini düşürmek, insanlığın karmaşıklığını ve çelişkilerini gözler önüne sermek, bilinç seviyemizi yükseltmek ve bize gerçekten neyin mümkün olduğunu göstermektir. Bu büyük bir sorumluluk. Sanatın işlevi tam da budur !
CEHALET HIZLA YAYILIYOR
Açıkçası, hiçbir şeye gerçekten “yeni” diyemeyiz, çünkü göz açıp kapayıncaya kadar eskiyor. Ama bundan da öte, “yeni” olarak tanımlanan şeyler aslında eski, ölmekte olan paradigmaların ürünüdür. Gerçekten yeni bir şeyin ortaya çıkabilmesi için tamamen farklı bakış açılarına, taze paradigmalarına ve özgün düşünce biçimlerine dayanması gerekir. Oysa günümüzde sahip olduğumuz “yeni” bilgi, gerçekte eski bilgi paradigmalarını sürdüren bir şeyden ibaret. Günümüzde gerçekten yeni olan şey, cehaletin ön plana çıkmasıdır. Cehalet, farklı biçimlerde korkutucu bir hızla yayılmaktadır. Yani bilgiye odaklanmaktan cehalete yönelen bu değişim, bize radikal bir dönüşüm yaşandığını gösteriyor.
MEDYA TARAFSIZLIK İDDİASINI KAYBETTİ
Demek istediğim şuydu: Kendimi nasıl tanımlıyorsam öyleyim. Eğer kendimi bir Marslı olarak tanımlıyorsam, Marslıyım. Gerçek kimliğin bir önemi yok çünkü sosyal medyada “gerçek” diye bir şeyin önemi kalmadı. Marshall McLuhan’ın ünlü sözü “Medya mesajdır.” Bugün ise, medyanın kendisi teknoloji devleridir. Onların dünyasında sıkışıp kalıyoruz. Eğer onların oyun kurallarına göre hareket etmeye devam edersek, geleceğimizi de sömürmelerine izin vermiş olacağız. Geleneksel medya dediğimiz “eski medya”da bile tarafsız haber diye bir şey artık kalmadı. New York Times, Washington Post, Times of London, Daily Telegraph, Almanya’daki gazeteler ve dergiler hepsi büyük oranda satılmış durumda. Sayabileceğiniz tüm büyük haber kanalları, objektiflik ve tarafsızlık iddiasını çoktan kaybetti. Gazze’deki soykırım bunu çok net bir şekilde gözler önüne serdi. Bu, tam anlamıyla bir postnormal durumdur.
KAOSA KATKIDA BULUNMAYIN
- Gelecek okuryazarı olun.
- İleride neler olabileceğini öngörmeye çalışın.
- Beklenmedik durumlara karşı esnek olun.
- Belirsizlikten korkmayın, karmaşıklığı benimseyin.
- Çelişkileri aşmayı öğrenin.
- Yavaşlayın. Kaosa katkıda bulunmayın.
- Başkalarının sizin geleceğinizi sömürmesine izin vermeyin.
- Gelecek size ait. Onu yakalayın.
ZİYAÜDDİN SERDAR KİMDİR?
- 1951 yılında Pakistan’da doğan Ziyaüddin Serdar, 1961 yılından itibaren Doğu Londra’da yaşamaya başlamıştır. “Eleştirel bir Hezarfen” olarak tanımlanmakta ve İngiltere’nin en iyi yüz entelektüelinden biri olarak kabul edilmektedir. Critical Muslim dergisinin editörlüğünü yürütmekte olan Serdar, Malezya Başbakanı Enver İbrahim’in danışmanlığını yapmaktadır. Ayrıca Postnormal Politika ve Gelecek Çalışmaları Merkezi’nin direktörüdür. Bu merkez, postnormal zamanlar üzerine çalışan akademisyenler ve fütüristlerden oluşan bir ağdır. Cenneti Arayan Adam kitabıyla Türkiye’de tanınan Serdar’ın elliye yakın kitabı vardır.
Merhaba, sitemizde paylaştığınız yorumlar, diğer kullanıcılar için değerli bir kaynak oluşturur. Lütfen diğer kullanıcılara ve farklı görüşlere saygı gösterin. Kaba, saldırgan, aşağılayıcı veya ayrımcı dil kullanmayın.

Yine batının bir tezgahı yine aklımızla alay eden bir senaryo lütfen kanmayın, bir kere kelimeye bakın postnorma çag l ne anlama geliyor bilen var mı. Tezgaha bak İngiltere 100 entelektüel arasında güya seçilmiş. Tıp ki ataturk döneminde seçilen Türkiye güzeli sonrada dünya güzeli seçilen bayanın hikayesine benziyor.

Çok iyi. Bu türden (kitap gibi) dutumlarda kitabın ‘Içindekiler’ sayfası ile birkaç sayfasını örnek olarak verebilir misiniz? Bu sayede ‘okur’, örnek de görmüş olur. Etkisi olumlu olur okur üzerinde.