Geçtiğimiz hafta Sultanahmet Camii yeniden ibadete açılınca bir ikindi vakti hem camiyi gezmek hem de namaz kılmak için ziyarete gittim. Müezzin ikindi ezanını okurken ben de son yıllarda sayıları yavaş yavaş artan oldukça modern ve temiz bahçedeki kapalı şadırvanda abdestimi aldım. Ardından da cemaate yetişmek için koşarak camiye girdim. Ancak kadınlar için ayrılan abdest alma alanının genişliği ve temizliği maalesef camide kadınlara ayrılan namaz kısmında tam tersiydi. Kadınlara yine en dar alan bırakılmıştı. Kadınlarla birbirimizi ite kalka saf tutmaya çalıştık. Annelerinin namaz kılmasını bekleyen küçük çocukların iyice sıkışmasıyla güç bela bana de yer açıldı. İkindi namazını bu tıkış tepiş alanda kıldıktan sonra sıra camiyi gezmeye geldi. Caminin geniş kubbesinin altındaki alan paravanla bölünmüştü. Erkeklerin namaz kıldığı bölümün yarısı boştu, gezilen alan da kadınlar kısmına göre rahattı. Yeni restore edilen bir camide bile kadınlara ayrılan kısımda sorun yaşamak can sıkıcıydı. Üstelik bu durum sadece Sultanahmet Camii ile sınırlı değil. Eyüp Camii’nde “Kadınlar kısmında yer kalmadı” denilerek kapıdan geri çevrilmemiz, bomboş avluda ise bir köşede namaz kılmak isteyince de güvenlik görevliler tarafından engellenmek hala gayet ‘normal’ karşılanmakta. Pek çok küçük camide ise kadınların abdest alacak yerleri bile maalesef yok.
Camilerin en izbe yerlerine atılan kadın cemaatin yaşadığı sorunlar geçtiğimiz hafta KADEM tarafından düzenlenen bir çalıştayla masaya yatırıldı. KADEM 18 ay önce başlattığı camilerin kadınlardan yana iyileştirilmesini hedeflediği “Camiler Hepimizin” projesinin ilk etabının sonunda yapılan çalıştan bu yüzden önemliydi. Kadınların cami kullanımı konusunda toplumsal farkındalık oluşturmak ve mevcut şartları iyileştirmek adına başlatılan “Camiler Hepimizin” projesi kapsamında İstanbul, Eskişehir, Diyarbakır, Antalya ve Manisa’da bulunan 17 camide ölçek uygulaması gerçekleştirildi. Camilerin fiziksel şartları, erişilebilirlik ve etkinlik alanlarındaki durumlarının tespitine yönelik değerlendirmeler yapıldı. Projenin sonuç çalıştayına alanında uzman sivil toplum temsilcileri ve akademisyenler katıldı. Çalıştayda özellikle kadınların camilerde yaşadığı fiziksel sorunlar, fırsat eşitliğini ihlal eden uygulamalar, kadınları ve çocukları camiden uzaklaştıran zihinsel kodlar başta olmak üzere pek çok sorun ve bunlara ilişkin çözüm önerileri masaya yatırıldı. Geniş bir katılımla gerçekleşen çalıştayda konuya dair önemli çıktılar elde edildi. Sonuç raporunda şu maddelere yer verildi:
*Kadınların camilerde yaşadığı sorunlar dini değil, sosyolojik temellidir. Bu sorunların çözümü için de zihinsel bir dönüşüm gerekmektedir. Cami görevlilerinden başlayarak toplumun tümüne yayılan eğitim ve farkındalık faaliyetlerine ihtiyaç vardır.
*Camilerin kadınlara ayrılan bölümlerdeki temizlik ve güvenlik sorunu yaygın olarak gözlemlenmiş, camilerin bu anlamda daha sıkı denetlenmesi, kurumlar arası iş birliğinin yapılması önerilmiştir.
*Kadınların sosyal ihtiyaçlarını karşılayabilmesi, çocuklarıyla vakit geçirebilmesi için, cami içlerinde uygun bölümlerin tahsis edilmesi önemlidir. Camilerin yapım sürecinde kadınların hem ekonomik hem de fiilen yer alması, söz sahibi olması gerekmektedir.
*Camiler sadece namaz kılmak için kullanılan mekânlar olmaktan çıkarılmalı; dinlenmek, sohbet etmek, eğitim almak gibi ihtiyaçların da giderildiği “yaşayan mekân” statüsü kazanmalıdır. Camilerin gençler ve çocuklar için yaşam alanı ve cazibe merkezi olabilmesi için projeler geliştirilmelidir.