Cahit Zarifoğlu ve Rilke

04:0015/06/2020, Pazartesi
G: 15/06/2020, Pazartesi
Yeni Şafak
Rainer Maria Rilke
Rainer Maria Rilke

Cahit Zarifoğlu’nun Rilke incelemesi, bundan elli yıl önce atılmış öncü bir adımdır... Onun, Rilke’nin özelliklerine nüfuz etmedeki gücü, Rilke’yi anlamamızda büyük yardımcıdır. Bir de şöyle: Rilke incelemesi Zarifoğlu şiirinin muhkem yapısına girişleri bize sağlayabilir. Bu iki şair arasında mantıklarının birbirini andırması cinsinden bir eşdeğerlik bağıntısı hissini yaşarız.

KAMİL EŞFAK BERKİ

Cahit Zarifoğlu şiiriyle 1969’da karşılaşmıştım. İşaret Çocukları kitabını da aynı yıl Milli Türk Talebe Birliği (MTTB) Kitap Kulübü’nden satın aldım. İleri bir serbest şiir yazıyordu. Anlam kendini ele vermek istemiyor gibi gelmişti bana; o anlamda bir kapalı şiir karşısında kalmıştım. Turgut Uyar ile Sezai Karakoç şiirleri arasında bir yerde, belki onların üslupları arasından yürümek psikolojisinde bir stil diye değerlendirmek istiyorum bugün. Botanik dersinde gördüğümüz, canlılarda hücrenin çoğalmasını kavratan Lâtince bir söz bende yer etmişti: Omnis celula a celula: “Her hücre başka bir hücreden doğar”. Şiir bilgim ilerledikçe bu işareti belleğim sık sık saklandığı yerden çağıracaktı. Ne deniyordu Şiir için - Şair için: Baudelaire Nerval şiirinden, Rimbaud Baudelaire’in şiirinden beslenmiştir. Benim gördüğüm; genç şair, içindeki istikamet ihtiyacını kendisinde sezer fakat “şiir yolculuğuna” koyulması için bir örnek gereksinir. O örnek de doğru seçilmiş olmalıdır. Yoksa yola çıkamaz, acemilikte dönenip durur fakat yürüyemez. Dağdaki patikadan high-way’e inmesi bir türlü gerçekleşmez. Ne diyor Yunus Emre: “Çeşmeye destiyi uzatmazsan bin yıl geçse dolası değil”.

‘RILKE’Yİ SONRA OKUDUM’


Zarifoğlu’nun hayatında yerli örnek şairleri yanında bir de Batı şiirinden bir şairin yeri olmuştur. Rilke. Ondaki Rilke dikkati önemli bir şey. Bir gün kitabevimin vitrininde Cahit Zarifoğlu’nun Şiirler’ine [Beyan Yayınları] bir kadın bakmak istemişti. Kendisine verdim: “Biz sınıf arkadaşıydık Cahit’le” dedi. Yaşasaydı daha epey yazardı mutlaka filân dedi. İçimden Alda olmasın? diye geçti. Ben, Alda diye bir sınıf arkadaşından söz ediyor Yaşamak adlı kitabında deyince, biz Alda ile arkadaştık, Cahit’in tarzını Rilke’ye benzetirdi Alda, dedikten sonra, siz Alda ile görüşüyor musunuz? diye sordum. Görüşüyorlarmış. 90’ların başında idi bu.

Tezi, kural gereği Almanca yazıyor. Türkçe’ye Ümit Soylu çevirmiş. Soylu’nun şairimizin metnini incelemesi de tutarlı ve yoğundur. Cahit Zarifoğlu’nun şu sözü bu yayının başına alınmıştır: “Bir de fakültede iken bir arkadaşım benim şiirlerimle Rilke’nin şiiri arasında ve yazıları arasında bir benzerlik olduğunu söylemişti. Bu aklımda kaldı ve neden sonra Rilke’yi okudum.”

Cahit Zarifoğlu’nun bu Rilke incelemesi, bundan elli yıl önce atılmış öncü bir adımdır. Neden diyeceksiniz? Bana göre bir taraftan Türkçede şiir incelemeleri artmalı, eğer eleştirmen çıkmayacaksa üniversiteler ciddi ve doğru incelemeler ortaya koymalıdır. Bir de sanatçılar çağdaş Batı edebiyatından hakikilik taşıyan isimler üzerine görüş ortaya koymalıdır. Yolu Beşir Fuad, Victor Hugo monografisi ile açmıştı, devam etsin.

ALMANYA’DA DA BİLİNMELİ

Şair Zarifoğlu’nun bu incelemedeki hipotez-hüküm-ispatlarına bir bakalım... Türk şairi, Alman şairin romanında beş motif tespit ediyor: Paris ya da Şehir, Büyük Şehir “Korku”su, “Saf Korku”, Var Olmama Hissi, Ölüm. Bence Rilke’nin özelliklerine nüfuz etmedeki gücü, Rilke’yi anlamamızda büyük yardımcıdır. Bir de şöyle: Rilke incelemesi Zarifoğlu şiirinin muhkem yapısına girişleri bize sağlayabilir. Bu iki şair arasında mantıklarının birbirini andırması cinsinden bir eşdeğerlik bağıntısı hissini yaşarız. Yüksel Pazarkaya Rilke’nin Bütün Şiirleri’ni (Cem Yayınları) dilimize kazandırmıştı. Okuyan şiir severler bilirler, Cahit Zarifoğlu’nun Rilke’nin birkaç şiirinden esinlendiği belli. Bununla birlikte sınıf arkadaşı Alda’dan dinlediği cümle, durumu çok güzel açıklar: “Sen Rilkevarî yazıyorsun.” Bu sözden sonra şairimizin Rilke şiirini tanımak süreci hızlanmıştır diyebiliriz.

Rilke’nin Malte Laurids Brigge’nin Notları romanında aynı adı taşıyan ana kahraman Danimarkalı bir gençtir. Eserde Malte çocukluk ve gençlik anılarını anlatır. Malte şairdir de. Tahmin edilebileceği gibi yazar Rilke ile kurmacası Malte arasında birebir benzeşim bulunmaktadır. Romanı Türkçe’ye şair Behçet Necatigil Almanca aslından çevirmişti ve De Yayınevi de yayınlamıştı. Necatigil’in çevirisi arka kapakta aydınların başucu kitabı diye övülmüştü. Bir Rilke hayranının bu romanı 122 defa okuduğu konuşulurdu, sonradan bu zatla karşılaşmıştım.

Ümit Soylu’nun Zarifoğlu’nun incelemesindeki nitelik ve özellikleri çok iyi yansıttığını belirtelim. Türk okuru için Rilke’nin romanını okuyacaklara güvenli bir kılavuzdur. Cahit Zarifoğlu diyor ki: “Clara’ya yazdığı mektubunda (1902) ‘Bu şehir’ der Rilke, ‘çok büyük ve en ücra köşesine kadar hüzün dolu.’ Başka bir mektubundaysa Paris’i şöyle anlatır: ‘Paris mi? Paris zordur. Tıpkı bir kadırga gibi. Burada her şeyin bana ne kadar itici geldiğini, hangi içgüdüsel reddedişle buralarda dolaştığımı anlatamam.’”. Cahit Zarifoğlu devam eder: “Rilke, ümitsizlik dolu ruh halini kahramanı Malte aracılığıyla yenmeye çalışır. Malte, biçare ve yirmi sekiz yaşındadır.” Ben araya girmek isterim: Zarifoğlu bunları yazarken, otuzuna yakındır.

Almanya’da Cahit Zarifoğlu’nun bu incelemesinin Alman Rilke severler, ki sayıları az olmasa gerek, arasında bilinmesi arzu edilir. Genç Türk okurunun ufku geniş olmalıdır. Bununla dardır demiş olmuyorum. Çünkü art arda gelen yeni kuşaklar nitelikli ve hırslıdır. 7 Haziran 1987’de kaybettiğimiz güzel adamı, 33. ölüm yıldönümünde bu vesileyle rahmetle anıyoruz.

#Cahit Zarifoğlu
#Rilke
#Ümit Soylu