Doğu Ekspresi'ne gidenlerin başucu kitapları var. Bu kitaplardan ilki Orhan Pamuk'un Kar'ı. Bazı kitapların gerçekten mevsimi ve atmosferi olabiliyor. Gençlerin Doğu Ekspresi yolculuğu sırasında ayırmadıkları bir diğer kitap da genç yazar Kaan Murat Yanık'ın Uzakların Şarkısı. Bir roman ismi olarak da yolculukta okunması gereken bir kitap izlenimi uyandıran Uzakların Şarkısı'nı Yanık ile konuştuk. Yüzlerce okurunun kendisine Doğu Ekspresi'nden Uzakların Şarkısı fotoğraflarını gönderdiğini söyleyen Yanık, “Bu beni çok mutlu etti. Hatta kitabın yazarı olarak okurlarıma özendim. Uzakların Şarkısı’nı termosta kahveyle Doğu Ekspresi'nde okumak ve romanın atmosferi ile yolculuğun manzarasını birleştirmek güzel bir duygu. Doğu Ekspresi’yle Kars’a giden okurlarımın sayısı her geçen gün artıyor. Bu kadar büyük bir ilgi beklemiyordum” diyor.
Uzakların Şarkısı, Bünyamin isimli karakterin Doğu Ekspresi ile soğuk bir kış günü Kars’a yaptığı yolculukla başlıyor. Tren Kars’a varıncaya kadar yanından akan Anadolu’yu izliyor Bünyamin sonrasında da uzun bir süre Kars’ta kalıp hayalini kurduğu romanı yazıyor. Yanık, romanı yazarken birçok ülke ve şehir gezdiğini fakat en çok Kars’ta kaldığını söylüyor. “Kars’ın tüm sokaklarını, caddelerini ve kırsal kesimlerini gezdim. Bol bol gözlem ve röportaj yaptım. Yorucu fakat keyifli bir süreçti” diyen Yanık, bu dünyanın görünen kısmının ötesinde manalandırmaya çalıştığı bir alem olduğunu ve bu romanla orayı şerh etmek istediğini dile getiriyor.
Kars'ta kaldığı süre boyunca şehrin insanından ve mimarisinden çok etkilendiğini söyleyen Yanık, “Kars'taki kahvehaneler, esnaflar, çarşı iznindeki erler, memurlar, öğrenciler, Ruslar'dan kalan binalar, karlı sokaklar, köylüler, çocuklar çok büyüleyici. Kars'ın kendine özgü bir kokusu var. Duman ve soğuk kokuyor. Binalar ve insanlar dünyanın etrafında dönüyorlar sanki. Beni en çok Kars'ın dış mahallelerinde kar ve çamur içine saplanmış evler ve dahi onların içindeki yaşamlar etkilemişti” diyor.
Uzakların Şarkısı'nda kendini bulmaya çalışan Bünyamin'i görüyoruz. Roman karakteriyle ilgili “Bünyamin’in anlatmak istediği iki dünya var. Birincisi kendi dünyası diğeri ise Zencefil isimli papağandan öğrendiği dünya. Bünyamin bu iki dünyanın arasında sıkışmış, kafası karışık bir tip tıpkı benim gibi” yorumunu yapan Yanık, Uzakların Şarkısı'nı ilk romanı Butimar'dan ise şöyle ayırıyor: “Uzakların Şarkısı Butimar’dan birçok yönüyle ayrılıyor. Hem zaman, hem de coğrafya olarak. Uzakların Şarkısı’nda tekniği ve dili daha işlevsel kullandım, romanın ikinci kısmında ise renklerin mânâsı, psikoloji ve farklı bir Osmanlı var.”
Genç bir yazar olarak bu kadar olgun romanlar yazması meselesine de “Bir şeyler başardım mı bilmiyorum sadece çok okuduğumu, tanımadığım insanlarla uzun röportajlar yaptığımı ve çok seyahat ettiğimi söyleyebilirim. Bunlar beni çok besliyor” sözleriyle yaklaşıyor.
Kendisi gibi genç yazarlara “Yazar olmak isteyen genç arkadaşlar iyi filmler izleyip iyi kitaplar okusunlar. Tarih, psikoloji, felsefe, astronomi, tıp gibi bilim dallarıyla ilgilensinler” önerisinde bulunan Yanık, etkisinde kaldığı yazarları şöyle sıralıyor: “Fuzûlî, Hâfız-ı Şirazi, Şeyh Galip, Nesimi, Yunus Emre, Dostoyevski, Tolstoy, Gogol, G. Garcia Marquez, A. Camus, Charles Dickens, Cortazar, Yukio Mişima, Sâdık Hidayet, Ahmet Hamdi Tanpınar, Peyami Safa, Cengiz Aytmatov, Refik Halit Karay, Orhan Pamuk, İhsan Oktay Anar. Edebiyat dışı; Freud, Jung, Lacan, Chomsky, Alejandro Jodorowsky, Edward Said, Jung, Suraiya Faroqhi, İsmail Hakkı Uzunçarşılı, Ahmet Refik Altınay, Marc Bloch, Naima, Minorski, Herosolimitano. Hepsiyle aramda görünmez bir bağ var. Hepsiyle aynı yolda yan yana yürüdüğümü hissediyorum."