Bolluk ve bereketin adı: Aşure

Ramazan Bingöl
00:0017/11/2013, Pazar
G: 16/11/2013, Cumartesi
Yeni Şafak
Bolluk ve bereketin adı: Aşure
Bolluk ve bereketin adı: Aşure

Duayla pişirilmiş, gelin gibi süslenmiş, komşunun selamıyla gelmiş Aşure… Bu sene de yine Hicri yılbaşına ulaşmanın verdiği şükürle, oruçlar tutuldu, eş, dost ziyaret edildi, bereketten nasiplenmek için alınan erzaklar bir bir haneye götürüldü. Bolluk ve bereketin arttığı Muharrem ayı varlığını bu yıl da tüm güzelliğiyle hissettirdi.

Her yıl Muharrem ayının 10. günü yapılır aşure. Aşurenin ortaya çıkışının en çok bilineni Nuh Tufanı ile ilgili olanıdır. Tufanın sona erdiği, Muharrem ayının 10. günü sular çekilmiş ve gemi Cudi Dağı eteklerinde karaya oturmuştur. Müminler kurtuldukları için bir gün şükür orucu tutmuşlar ve ellerinde az miktarda kalan bütün erzakları birleştirip bir aşure çorbası yapmışlardır. Nihayetinde de oruçlarını aşureyle açmışlardır.

BİN BİR ÇEŞİT AŞURE

Aşure hakkında bulunan rivayetlerin çokluğu kadar yapımında da farklılıklar bulunuyor ve bazı yörelerde aşure yapımı için kullanılan malzemelerden, sıcak ya da soğuk olarak tüketilme durumuna kadar farklılıklar ortaya çıkabiliyor. Örneğin; bazı bölgelerde kurban kesen kişinin aşure yapması gerektiği söyleniyor ve bu kişiler, kestikleri kurban etinden bir parça saklıyor ve aşure pişirirken içerisine ilave ediyor. Bazı bölgelerde ise aşure, pişirilmiş keşkekle misafirlere ve komşulara ikram ediliyor.

Her elde farklı yorumlansa da başarılı bir aşure için herkesçe kabul görmüş püf noktalara riayet etmek gerekir. Aşure yaparken kullanılan malzemelerin taze ve kaliteli olmasının yanı sıra pişirilmesi ve sunumunda da dikkat etmemiz gereken bazı durumlar söz konusu. Bakliyatlar ayrı ayrı ve soğuk suyla akşamdan ıslatılmalı, ertesi gün yine ayrı ayrı haşlanıp (pişme süreleri farklı olduğu için), suları süzüldükten ve kabukları ayıklandıktan sonra tencereye katılmalıdır (Bakliyatların sularının süzülerek tencereye katılması aşurenin renginin berrak olmasında büyük önem arz ediyor.) Aşurenin kararmaması içinde incir ve ceviz gibi malzemeler yalnızca süslemede, o da aşure soğuduktan sonra eklenmelidir. Unutmayalım ki: Başarılı bir aşurenin, kıvamı yerinde, rengi berrak ve malzemesi bol olmalıdır.

HER YERDE HİKAYESİ FARKLI FARKLI

Her elde farklı yorumlandığı gibi İslam dininde ve diğer din ve mezhepler de de farklı hikayeye sahip Aşure…Ermeniler, 6 Ocak'ta 'anuş-abur' yaparken; Rumlar, buğday, kuru üzüm ve bal ile yaptıkları 'koliva'yı kilise kapısında dağıtıp ortasına bir mum diktikleri bir tabakla mezarın başına yerleştirmektedirler. Alevi kültüründe ise Kerbela Savaşı'nda Hz. Hüseyin'in öldürüldüğü günde aşure pişirilmesi ile aşurenin hiçbir hayvansal ürün içermemesi arasında bağlantı kurulur ve şiddet genel olarak protesto edilir.

Komşu komşunun aşuresini tatmalıdır

Hikâyesi her ne olursa olsun aşure insanları birleştirici, kaynaştırıcı niteliğe sahiptir. Özellikle de günümüz şehirlerinde. Birbirlerini tanımayan konu komşu belki de bu bereket sayesinde iki kelam edebiliyor ve sonrasında arkadaşlıklar kuruyor. Ayrıca bölgemizde pişirilen aşurenin en az 7 kişiye dağıtılması gerektiği inanışı da yaygındır. Bu yüzden de Muharrem ayı boyunca evlerde ve işyerlerinde bol miktarda aşure pişirilir. Pişirilen aşure gelen misafirlere ikram edilmesinin yanı sıra akraba ve konu komşuya da dağıtılır.

AŞURE NASIL YAPILIR? NELER KATILIR?

Aşure yapılırken özellikle kişi adedini belirlememiz gerekir. İçerisine koyacağımız malzemelerin miktarı kişi sayısıyla orantılı olmalıdır ki yemeyen kalmasın. İşte size yemeye doyamayacağınız bir aşure tarifi:

Malzeme listesi:
500 gr. buğday, 250 gr. fasulye, 250 gr. nohut, 250 gr. üzüm, 250 gr. kuru kayısı, 250 gr. incir, 1 çay bardağı pirinç, 1 kg toz şeker, yarım çay b. az gül suyu, 1 Elma, 1 su bardağı süt, su.
Süslemek için:
Nar tanesi, fındık, ceviz, tarçın, kuş üzümü, dolmalık fıstık.
Hazırlanışı:
Akşamdan nohutu tuzlu ve sıcak suyla ıslatıyoruz. Fasulyeyi ve buğdayı da ayrı kaselere koyup soğuk suyla ıslıyoruz. Sabah fasulyeyi ve nohutu süzdükten sonra ayrı tencerelere koyup, üzerlerini aşacak şekilde su dolduruyoruz ve haşlıyoruz.(Kaynayınca köpüklerini alıyoruz.) Haşlandıktan sonra sularını süzerek tencereye alıyoruz. (Buğdayın kara suyunun çıkmasına dikkat edelim) Üzerini 3 parmak aşacak şekilde sıcak suyla dolduruyoruz. 5 dakika kaynatıp altını kapatıyoruz ve 10 dakika dinlendiriyoruz. Dinlendirdikten sonra 1 taşım daha kaynatıyoruz ve yine 10 dakika dinlendiriyoruz. Tekrar ocağa koyduğumuzda, suyu azalmış olduğu için kaynar su ekliyoruz. Nohutu ve fasulyeyi ilave ediyoruz. Kuru üzümleri iyice yıkayıp süzdürdükten sonra tencereye ekliyoruz ve hepsini bir kaynatıyoruz. Buğdayın özü çıkıp kıvamı koyulaştığı için yine kaynar su ekliyoruz. Yarım saat sonra içine yıkanmış süzülmüş pirinci ilave ediyoruz. Soyulmuş ve küp doğranmış elmayı ekliyoruz. Küp doğranmış ve suda bekletilmiş kayısıları da yıkayıp süzüyoruz ve tencereye ilave ediyoruz. Azaldıkça kaynar su ekliyoruz. Bu ölçüler için toplamda 15 ila 20 litre arası su kullanıyoruz. Elmalar pişmek üzereyken sütü ekliyoruz. Son olarak şekerini ve gül suyunu döküyoruz. İncirleri küp doğrayıp suda haşlıyoruz. Suda bekletiyoruz (Kara suyu çıkana kadar) Suyunu süzüp yıkıyoruz. İncirleri de en son tencereye katıyoruz. Bir taşım daha kaynatıyoruz ve sıcakken kaselere paylaştırıyoruz. Üzeri kabuk bağlayınca, nar tanesi, fındık ve ceviz kırığı, tarçın, kuş üzümü ve dolmalık fıstıkla süsleyerek servis ediyoruz. Afiyet olsun…