Her yıl Muharrem ayının 10. günü yapılır aşure. Aşurenin ortaya çıkışının en çok bilineni Nuh Tufanı ile ilgili olanıdır. Tufanın sona erdiği, Muharrem ayının 10. günü sular çekilmiş ve gemi Cudi Dağı eteklerinde karaya oturmuştur. Müminler kurtuldukları için bir gün şükür orucu tutmuşlar ve ellerinde az miktarda kalan bütün erzakları birleştirip bir aşure çorbası yapmışlardır. Nihayetinde de oruçlarını aşureyle açmışlardır.
Aşure hakkında bulunan rivayetlerin çokluğu kadar yapımında da farklılıklar bulunuyor ve bazı yörelerde aşure yapımı için kullanılan malzemelerden, sıcak ya da soğuk olarak tüketilme durumuna kadar farklılıklar ortaya çıkabiliyor. Örneğin; bazı bölgelerde kurban kesen kişinin aşure yapması gerektiği söyleniyor ve bu kişiler, kestikleri kurban etinden bir parça saklıyor ve aşure pişirirken içerisine ilave ediyor. Bazı bölgelerde ise aşure, pişirilmiş keşkekle misafirlere ve komşulara ikram ediliyor.
Her elde farklı yorumlansa da başarılı bir aşure için herkesçe kabul görmüş püf noktalara riayet etmek gerekir. Aşure yaparken kullanılan malzemelerin taze ve kaliteli olmasının yanı sıra pişirilmesi ve sunumunda da dikkat etmemiz gereken bazı durumlar söz konusu. Bakliyatlar ayrı ayrı ve soğuk suyla akşamdan ıslatılmalı, ertesi gün yine ayrı ayrı haşlanıp (pişme süreleri farklı olduğu için), suları süzüldükten ve kabukları ayıklandıktan sonra tencereye katılmalıdır (Bakliyatların sularının süzülerek tencereye katılması aşurenin renginin berrak olmasında büyük önem arz ediyor.) Aşurenin kararmaması içinde incir ve ceviz gibi malzemeler yalnızca süslemede, o da aşure soğuduktan sonra eklenmelidir. Unutmayalım ki: Başarılı bir aşurenin, kıvamı yerinde, rengi berrak ve malzemesi bol olmalıdır.
Her elde farklı yorumlandığı gibi İslam dininde ve diğer din ve mezhepler de de farklı hikayeye sahip Aşure…Ermeniler, 6 Ocak'ta 'anuş-abur' yaparken; Rumlar, buğday, kuru üzüm ve bal ile yaptıkları 'koliva'yı kilise kapısında dağıtıp ortasına bir mum diktikleri bir tabakla mezarın başına yerleştirmektedirler. Alevi kültüründe ise Kerbela Savaşı'nda Hz. Hüseyin'in öldürüldüğü günde aşure pişirilmesi ile aşurenin hiçbir hayvansal ürün içermemesi arasında bağlantı kurulur ve şiddet genel olarak protesto edilir.
Hikâyesi her ne olursa olsun aşure insanları birleştirici, kaynaştırıcı niteliğe sahiptir. Özellikle de günümüz şehirlerinde. Birbirlerini tanımayan konu komşu belki de bu bereket sayesinde iki kelam edebiliyor ve sonrasında arkadaşlıklar kuruyor. Ayrıca bölgemizde pişirilen aşurenin en az 7 kişiye dağıtılması gerektiği inanışı da yaygındır. Bu yüzden de Muharrem ayı boyunca evlerde ve işyerlerinde bol miktarda aşure pişirilir. Pişirilen aşure gelen misafirlere ikram edilmesinin yanı sıra akraba ve konu komşuya da dağıtılır.
Aşure yapılırken özellikle kişi adedini belirlememiz gerekir. İçerisine koyacağımız malzemelerin miktarı kişi sayısıyla orantılı olmalıdır ki yemeyen kalmasın. İşte size yemeye doyamayacağınız bir aşure tarifi: