Üroloji Uzmanı Prof. Dr. Abdullah Gedik, böbrek taşı hastalığının toplumda her 11 kişiden birini etkileyen bir hastalık olduğuna dikkat çekerek, hastalığın tedavisinde birçok seçeneğin bulunmasıyla birlikte genellikle hastanın durumuna, taşın yerine ve büyüklüğüne göre bir planlama yapıldığını kaydetti. Prof. Dr. Abdullah Gedik, böbrek taşı oluşumu riskini en aza indirmenin 7 yolu hakkında bilgi verdi.
Günlük olarak alınması gereken sıvı miktarının kişiye ve iklime göre değişiklik gösterdiğini belirten Gedik, en doğrusunun günde 1,5- 2 litre idrar çıkışını sağlayacak miktarda sıvı tüketimi olduğunu vurguladı. Ancak sıvı alımının günün her saatine yayılması ve belli bir bölümünde fazla tüketilmemesi gerektiğine dikkat çeken Gedik, her saat başı bir bardak su içmenin en pratik ve ideal olduğunu, özellikle yemeklerde 2 saat kadar sonra 2 bardak su içilmesini önerdi.
"Fazla tuz tüketimi bağırsaklardan kalsiyum emilimini artırır. Bu da böbreklere daha fazla miktarda kalsiyumun gelmesine neden olarak, taş oluşum riskinin artmasına neden olur. Bu nedenle çok tuzlu gıdalar tüketilmemelidir. Genetik olarak taş oluşumuna yatkın bireylerin günlük tuz tüketimi 3-5 gram (yaklaşık bir çay kaşığı) olmalıdır. Günlük beslenmede, sebze, meyve ve ekmekte tuz olduğu unutulmamalıdır. Bu nedenle sebze yemekleri ekstra tuz ilave edilmeden yapılmalıdır.”
Böbrekte taş oluşumu yönünden en riskli maddelerden birinin oksalat olduğunu anlatan Gedik, bu nedenle günlük beslenmede oksalattan zengin besinlerin çıkartılması gerektiğini dile getirdi. Böbrek taşı hastalarının bazı besinlerin tüketimini sınırlandırması gerektiğine işaret eden Gedik, “Çay, kahve ve alkol. Ispanak, pazı, pancar, bamya, mısır, taze fasulye, patates, domates, soya, maydanoz, dereotu, ebegümeci, roka ve tere otu. İncir, ahududu, kırmızı erik, çilek, böğürtlen ve kuş üzümü. Ceviz, fındık, badem ve yer fıstığı ile susam, çikolata, kakao, hardal ve soya bunların başındadır” diye konuştu.
Böbrek taşı hastalığında en yaygın görülen belirtinin ağrı olduğunu aktaran Gedik, şu ifadelerde bulundu:
“Ağrı, çoğunlukla taşın böbrekten idrar kesesine idrarın akışını kısmen ya da tamamen engellemesi sonucu oluşur. Bu ağrı kimi zaman çok hafif olabilirken kimi zaman hastaneye yatmayı gerektirecek kadar şiddetli olabilir. Tipik olarak ağrı azalabilir veya artabilir ancak tamamen kaybolmaz. Böbrek ağrısı genellikle 20-60 dakika sürer. Ağrı kaburgaların altında sırt bölgesinde veya karnın alt bölgesinde olur ve kasığa doğru ilerleyebilir. Bu ağrı esnasında bulantı-kusma, sık idrara çıkma, idrar yaparken yanma, sızı ve bunlara sürekli idrar yapma hissi eşlik edebilir.
Kapalı böbrek taşı ameliyatlarında böbrekteki taşa iki farklı yoldan ulaşılarak taş parçalanır. Bu yollardan birincisi idrarın geçtiği kanalları kullanılarak çok ince kıvrılabilir kameralı aletler ile böbreğin içine ulaşmaktır (f-URS). Bu aletlerin içerisinden lazer kablosu gönderilerek böbreğin içindeki taşlar mümkün olduğunca en ufak parçalara ayrılır. Daha sonra bu taşların rahat dökülebilmesi için böbrek içerisine bir stent (kateter) bırakılır. Bu stenthasta tüm taşlarını döktükten sonra yine daha basit bir ameliyatla çıkartılır. Bu yöntem genellikle 2 cm’den küçük taşlar için uygulanır. Kırılan taşlar aletler ile dışarı alınmaz sıklıkla hastanın kendiliğinden dökmesi beklenir. Bu ameliyat yönteminde kanama ihtimalinin az olması bir avantaj iken kateterin çıkarılması için ikincil bir ameliyat gerektirmesi dezavantaj olarak kabul edilmektedir."
Her şey ameliyat ile bitmiyor tabi, böbrek taşları ameliyattan sonra tekrarlama olasılığı vardır. Bu durumda yeniden ameliyat gerekebilir. Hastanın yeniden böbrek taşı hastalığına yakalanmaması veya riski en aza indirebilmek için beslenme ve hayat tarzı değişiklikleri büyük önem taşır. Taş hastaları mutlaka doktorundan diyet listesi almalı ve hangi besinleri tüketip hangilerini tüketmemesi gerektiğini bilmeli ve beslenme düzenini ona göre planlamalıdır.”