Bisiklet sizi hayata katar: Bugünlerde işe gitmenin en güvenli yolu

İlker Nuri Öztürk
04:0021/06/2020, Pazar
G: 20/06/2020, Cumartesi
Yeni Şafak
Fotoğraf: Arşiv
Fotoğraf: Arşiv

Pandemi süresinde en çok tartışılan konuların başında toplu taşıma araçları geldi. Özellikle büyük şehirlerde virüsün yayılmasında önemli rol oynayan toplu taşımalar insanların korkulu rüyası. Durum böyle olunca daha risksiz olan başta bisiklet olmak üzere diğer tek kişilik ulaşım araçları tercih edildi. Biz de Yeni Şafak Pazar eki olarak şehirler bisikletçilere hazır mı, bisikletle beraber hangi araçların kullanımı arttı, bisiklet seyahatinin zorlukları ve keyifli yanları neler gibi sorulara cevap aradık.

Pandemi sonrası yeni normal hazırlıkları devam ediyor. Maske takmak zorunlu hâle gelirken temizlik ve sosyal mesafe kuralları hayatımızın merkezinde yer etmeye başladı. İşbaşı yapan çalışanlar ise toplu taşıma kullanmaya çekinirken bugünlerde bisiklet kullanımı artış gösterdi. Yeni Şafak Pazar eki olarak şehirler bisikletçilere hazır mı, bisikletle beraber hangi araçların kullanımı arttı, bisiklet seyahatinin zorlukları ve keyifli yanları neler gibi sorulara cevap aradık.


BİSİKLET KÜLTÜRÜ EDİNMELİYİZ

Sakarya Üniversitesi İletişim Fakültesi’nde eğitim veren Prof. Dr. Yusuf Adıgüzel, aynı zamanda bir bisiklet tutkunu. Şehir içinde zorunlu olmadıkça ulaşım için bisikleti tercih eden Adıgüzel, bisiklet sürmek ile bisiklet kültürü edinmeyi ayırıyor ve şunları söylüyor: “Sırt çantam ağır değilse gideceğim yere bisikletle giderim. Ancak şehirlerimizin bisikletliler için yeterince güvenli olduğunu söylemek zor. Bazı şehirlerde yeni bir trend olarak bisiklet yolları yapılıyor olsa da Türkiye’de kent planları yapılırken bisikletin bir ulaşım aracı olarak konumlandırıldığı bir yer var mı bilmiyorum. Bisiklet korona virüs salgını sonrasında yaygınlaşmaya başladı ama bisiklet kültürünün aynı oranda yaygınlaştığını düşünmüyorum. Sadece bisiklet kullananlar değil, araç sürücülerinin ve yayaların da bisiklet kültürü konusunda bilinçlenmeleri gerekiyor. Araçların bisiklet yolları üzerine araç park etmesi veya yayaların bisiklet yollarında yürümesi önemli bir sorun oluşturuyor.”

  • Araba ve bisiklet arasındaki farkın insan psikolojisini de etkilediğine vurgu yapan Adıgüzel, “Bisiklet doğallıktır. Bisiklete binince kendinizi insanlardan, doğadan, hayattan izole etmiyorsunuz. Bisikletteyken insanlarla karşılaşabilir, konuşabilir, sohbet edebilirsiniz. Hep hayatın içinde kalırsınız. Araca binip kapıyı kapattığınızda hissettiğiniz, dışarıdan izole edilmiş olma duygusunu vermez size. Arabanın beygir gücünü kendi gücü zanneden insanlar gibi olmazsınız. Gücünüzün bacağınızdaki derman ile sınırlı olduğunu ama sizi gideceğiniz yere götüreceğini bilirsiniz. Bisiklet insana kendi olduğunu sürekli hatırlatırken, arabalar insanı sadece doğaya ve topluma değil, kendi benliğine bile yabancılaştırır. Arabanın direksiyonuna geçen kişi, kendisini dışardaki yayalardan ayrıştırabilir ve hatta kendisinin bir güç ve erk sahibi gibi düşünüp gurur ve kibre kapılabilir. Bisiklet doğaldır. Yüz beygir gücünde bir motorun üzerinde olmadığını ve her şeye gücünün yetmeyeceğini insana sürekli hatırlatır” şeklinde konuşuyor.
HEM SPOR HEM ULAŞIM

Küçükçekmece Bisiklet ve Doğa Aktiviteleri Kulübü başkanı Fatih Erdinç bisiklet sayesinde insanların hem spor yaptığını hem de sosyalleştiğini anlatıyor. Bisiklet bilincinin grup gezilerinde daha rahat kazanıldığını belirten Erdinç, “Grup halinde bisiklet kullanmak bisikletli faaliyetler içinde en keyifli olanıdır. Hafta sonu turlarımız doğa ile iç içe, izole bölgelerde gerçekleştiriliyor. Bu turlar kondisyon, yardımlaşma ve güven gelişimi için faydalı. İçinde bulunduğumuz pandemi sürecinde bisiklet, en sağlıklı ve güvenli ulaşım şekli. Gerekli önlemleri alarak yapılacak sürüşler kişinin hem günlük spor aktivitesini hem de ulaşımını, toplu taşımada maruz kalacağı etkenlerden korunmasını sağlayacaktır. Yeni arkadaşlar geldikçe bilinçli sürüşler için eğitim veriyoruz ve öyle yola çıkıyoruz. Bisikletin yaygınlaşması bizi mutlu ediyor” diyor. Grup gezileriyle bisikletin keyfini yaşayan Emrah Aydın ise doğada sürülen bisikletin yormadığını söylüyor. Piknikçilerin çöp bırakmasının en büyük sorun olduğuna dikkat çeken Aydın, şunları ekliyor: “Grup gezilerinde 50-60 kişi oluruz. Bütün önlemleri alıp yola çıkıyoruz. Doğa güzellikleri ilham oluyor, şehirdeki stresten kurtulup burada motive buluyoruz. Yamaçları nasıl tırmandığını hatırlamıyorsun, bir bakmışsın ki zirvedesin.”

Bugünlerde işe gitmenin en güvenli yolu


Karantinadaki durgunluktan bunalan Ebru Aylan, ilk fırsatta bisikletine kavuşmuş. 22 yaşındaki genç, “Metrobüsler çok kalabalık. Ne kadar dikkat etsek de içim rahat etmiyor. İşe bisikletle gidip geliyorum. Evdeydik kaç aydır, kalori de yakmamız lazım. Sağlık başta olmak üzere her açıdan şu an en güvenli ulaşım aracı bisiklet” ifadelerini kullanıyor.

Martı’yla hayata uyum sağladık



  • Elektrikli scooter sokaklarda ve sahillerde en çok görünen ulaşım aracı. Yeni normalin yeni aracı olan Martı, her yaştan kişinin ilgisini çekiyor. Fırsat buldukça Martı kullanan Onur Ali Yılmaz “Bisiklet ağırdı, bunları kullanmak daha kolay, yormuyor. İyi bir teknoloji, hayata uyum sağlıyor. Fiyatı çok uygun ve trafikten kaçmanın da bir yolu” derken kardeşi Hacı Ahmet Yılmaz, “Bisiklet kadar yer kaplamıyor. Üç tekerli scooter’dan ve bisikletten daha keyifli bence. Kimseyi rahatsız etmeden, sosyal mesafeye dikkat ederek sürüyoruz. Tek başına sarmıyor ama. Arkadaşlarla laf atıyoruz birbirimize, bazen oyun oynuyoruz” şeklinde konuşuyor. Kırgızistan’dan ülkemize gelen Ruslan Urmatıf için patenin yeri ayrı. Evden patenle çıkan Urmatıf, hız yapmak, eğlenmek ve sosyal mesafeyi sağlamak için günlerini tekerlek üzerinde geçirdiğini söylüyor.
#Bisiklet
#Karantina
#Kültür
#Martı