Türkiye Organ Nakli Vakfı'nın koordinatörlüğünde düzenlenen 'Uluslararası Organ Nakli Ağı Projesi' kapsamındaki üçüncü medya çalıştayında konuşan Prof. Dr. Ömer Özkan, kompozit doku nakillerinde Amerika ve Fransa'nın birbiriyle yarıştığını ve ülkemizin bu konuda iyi bir aşama kaydettiğini söylerken; Prof. Dr. Faissal Shaheen, "Dünyada çok sayıda nakil hastası var. Birçok insan organ bekleye bekleye ölüyor" açıklamasında bulundu.
Türkiye Organ Nakli Vakfı'nın koordinatörlüğünde birçok ülkenin katılımıyla organ nakli ve bağışı konusunda yaşanan sorunları masaya yatırmak ve işbirliğini artırmak amacıyla düzenlenen 'Uluslararası Organ Nakli Ağı Projesi' kapsamındaki üçüncü medya çalıştayına pek çok önemli hekim ve gazeteci katıldı.
Çalıştayda "Medyanın organ bağışı ve nakli üzerindeki etkisi", "Organ bağışı ve naklindeki zorluklarla yeni yaklaşımlar", "Organ bağışı ve nakil uygulamaları" konuları masaya yatırıldı. Çalıştayda Birleşik Arap Emirlikleri, Lübnan, Suudi Arasbistan, Libya, Yemen, Filipinler, Bahreyn, Mali, Ürdün, Katar, Irak, Filistin, İran, Mısır, Nijerya ve Özbekistan'dan sağlık habercileri yer aldı.
"Medyanın organ bağışı ve nakli üzerindeki etkisi" konulu üçüncü oturumunun moderatörlüğünü Yeni Şafak İnternet Editörü Begüm Çelikkol ve Milliyet Gazetesi Ombudsmanı Belma Akçura üstlenirken; Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Çiler Dursun, "Medya ve etik" konusunda, Ankar Üniversitesi İletişim Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Deniz Sezgin "Sağlık iletişimi" konusunda, CNNTürk Genel Yayın Yönetmeni Ferhat Boratav, "Olumsuz medya haberleri ile başa çıkma" hakkında, Bilgi Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Seray Öney Doğanyiğit ise "Organ bağışında yeni medyanın rolü" konusunda açıklamalarda bulundu.
Çalıştayın dördüncü oturumunda organ bağışı konusunda ülkemizde ilkleri gerçekleştiren Prof. Dr Ömer Özkan vardı. Prof. Ömer Özkan'a Sağlık İletişimcileri Derneği Başkanı Dr. İbrahim Ersoy ve Suudi Organ Nakli Merkezi Yönetim Kurulu Başkanı Direktörü Prof. Dr. Faissal Shaheen konuştu.
Çalıştayda sunum yapan Akdeniz Üniversitesi Plastik ve Rekonstrüktif Estetik Anabilim Dalı öğretim üyesi Prof. Dr. Ömer Özkan, ülkemizde hayat kurtarıcı organların nakillerin başarılı bir şekilde yapıldığını söyleyerek, “2000'li yılların başında bazı ilaçlar çok gelişti. Bu döneme kadar yapılan nakillerde ölüm oranları yüksekti. Bu ilaçların gelişmesinden sonra işler o kadar güzel ilerledi ki yan etkiler azaldı, hayat kurtarıcı organların nakilleri çok kolay gerçekleştiriliyor. Önceden ortalama yaşam süresi 30 - 40 yıl arasında. İnsanlar hastalıklarla uğraşırken, insan ömrünün uzatılmasını sağlamaya çalışmışlar. Artık ortalama yaşam süresi 75 - 80 yıl. Belki önümüzdeki yıllarda bu süre 100'lü yıllara çıkabilir" diye konuştu.
Kendilerinin kompozit nakiller yaptığını söyleyen Prof. Dr. Özkan, “Mesela yüzünüz deforme, kollarınız yok, iş bulmanız mümkün değil ya da çocuk sahibi olamıyorsunuz. Bunların elde edilmesi de hayat kalitesi için önemli. Bu ameliyatlar riskli olsa bile yapılmaya başlandı. Biz yüz, kol gibi organları naklediyoruz. Bunlara da kompozit doku nakilleri diyoruz. Bunlar komplike işlemlerdir, zordur. Kompozit doku nakillerinde Amerika ve Fransa birbiriyle yarışıyor. Dünyanın ender ülkelerinde olan bir mevzuat var organ nakli konusunda. Yıllar önce hazırlanmış. Kompozit dokularla ilgili nakiller de mevzuat tamdır. Sağlık Bakanlığı önderliğinde hazırlanmıştır. Siz de internete girip çok rahat bir şekilde okuyabilirsiniz. Bizim Antalya'da şu ana kadar yaptığımız 3 tane kol naklimiz, bir rahim naklimiz ve 5 yüz naklimiz var" dedi.
Prof. Dr. Özkan, “Organ bağışı konusunda bizde çıkan en olumsuz haberler, organ kaçakçılığı hakkındadır" derken, “Beyin ölümü kavramı konusunda biraz zayıfız. Canlı nakil çok fazla ama kadavradan nakil zor. Aileye erdemli davranabilmeleri için zaman tanımaktır. Kalp, makineyle birkaç gün daha attırılabilir. Bir beyin ölümü çok pahalı bir şeydir. Eğer beyin ölümü sonrasında bir organ nakli olmazsa tüm çaba ve emek boşa harcanmış olur" şeklinde konuştu.
“İlk kol naklimizi 28 yaşında bir hastaya yapmıştık. Bunu Sağlık Bakanlığı'nın özel izniyle yaptık" diyen Prof. Dr. Özkan, “Şu ana kadar yapılan testlerin sonuçları çok olumlu. Artık kendi yazabilen, suyunu içebilen, temizliğini yapabilen bir hasta. Sonra rahim nakli yaptık. Birçok hazırlıktan sonra 21 yaşındaki bir hastaya rahim naklettik. Nakledilen şeyin genetiği ile ilgili nakil yoktur. Biz sadece rahimi taşıyoruz. Yumurtalıkları taşımıyoruz. Ameliyat sonrasında normal bir şekilde hayatına devam ediyor. Bir hamileliğimiz oldu ama düştü. Bununla ilgili de genetik taramalarımız oldu. Elimizden geleni yapacağız bu konuda da. 21 yaşındaki bir gence de yüz nakli yapmıştık. Artık hayatına normal bir şekilde devam ediyor" diyerek çalışmaları hakkında bilgiler verdi.
Prof. Dr. Özkan, çift kol nakli bekleyen 100'den fazla kişinin olduğunu kaydederken, "Bu kişiler nakil için Sağlık Bakanlığı'ndan onay aldı ve nakil bekliyor. Bağış olursa yeni bir hayatları olacak" dedi.
3. Uluslararası Organ Nakli ve Organ Bağışı Medya Çalıştayı'nda organ nakillerinin önündeki sorunlar tartışıldı. Dünya Organ Nakli Cemiyeti Yönetim Kurulu Üyesi ve Suudi Organ Nakli Merkezi Yönetim Kurulu Başkanı Direktörü Prof. Dr. Faissal Shaheen, "Dünyada çok sayıda nakil hastası var. Birçok insan organ bekleye bekleye ölüyor" açıklamasında bulundu.
Prof. Dr. Faissal Shaheen, DSÖ'nün yaptığı açıklamaya göre dünyadaki tüm nakillerin yüzde 10'unun yasa dışı yapıldığını ifade ederek, bunu önlenmesi gerektiğine dikkat çekti.