Kudüs şairi Nuri Pakdil, suskunluk döneminde okurlarıyla görüşmeme sebebini “Öyle artist sever gibi, fiziki olarak beni sevmenin anlamı yoktur. Kitaplarımı alıp okuyun, demek istedim” sözleriyle açıkladı.
34. TÜYAP Kitap Fuarı'nda kitaplarını imzalayacak olan Nuri Pakdil, İstanbul'a geldi. Pakdil, yıllarca fuarlara katılmama ve okurlarla buluşmama sebebini Edebiyat Dergisi'nin okuyucularının henüz oluşmamış olmasına bağladı. Edebiyat'tan çıkan yayınların okuyucu kitlesinin oluşmasını beklediğini ifade eden Pakdil, bu sonucu almaya yakın olduğunu anlattı. Bu süreçte kendisini görmek isteyen okuyucularla görüşmediğini belirten Pakdil, “Biz her yazara benzemeyiz diyordum. Çünkü öyle artist sever gibi, fiziki olarak beni sevmenin bir anlamı yoktur. Böyle davranarak, beni seviyorsanız, kitaplarımı alıp okuyun demek istedim” dedi.
Pakdil, kitap fuarları, imza günleri gibi etkinliklere katılmasının bazı yazarlar tarafından eleştirilmesini “Onların görüşleri olarak görüyorum. Önemsemiyorum” sözleriyle değerlendirdi. Pakdil, “İki kişi yan yana gelemeyen insanlar sarfediyor bu sözleri. Biz yedi kişi bir araya geldik ve bu bugün hala konuşuluyorsa önemlidir. Bu eleştirenler, yedi kişi yan yana geldiklerinde, ideolojik olarak birlikte bir mücadele verdiklerinde ve bir kuşağı etkilediklerinde elbette onları da önemseriz” dedi. Pakdil günümüz yazarları için de “Hala bizim dönemin yazarlığını aşan yazarlar göremiyorum. Aşamadılar, çünkü bir ideolojiye bağlanmadılar” yorumunu yaptı.
Kullandığı dil için bir dönem komünistlerin dilini kullanmakla suçlandığını anlatan Pakdil, dilin anlattığı öze bakmak gerektiğini söyledi. "Ben bu dille İslamiyeti, şeraiti savundum, daha da anlaşılır kılmaya çalıştım. Peygamber Efendimize 'Ulu önder' diyorum diye eleştirildim. Ben bu dili gayet bilinçli bir şekilde kullandım" diyen Pakdil, gençlerin kendisini okuduklarında zorlanmadıklarını çünkü bugünün gerçek dilini o günden yakalamış bir dil olduğunu ifade etti. Pakdil, "Bizim olduğu halde başkalarının kullandığı, başka anlamlar yüklediği kavramları tekrardan ele geçirmek, onların kullandığı şeyin altını boşaltmak istedim. Alınteri, dayanışma, paylaşma. Bu kelimelerin hepsi bizim kavramlarımız. Emek bizim kavramımız ama emek bugün başka bir anlam anlaşılıyor. Ne münasebet efendim, bunlar bizim öz kelimelerimiz, bizim dilimiz” dedi.
Henüz öğrenciyken 27 Mayıs'ı yaşadığını, Menderes'in düşürüldüğü tarihte, hukukta öğrenci olduğunu anlatan Nuri Pakdil, “Benim dönemimden yakın tarihe kadar çok şey yaşandı. Bugün ise bu ülkeyi yönetenlerin hepsi Edebiyat Dergisi'nin ideolojisini savunuyor bir yerde, onlar edebiyatın yetiştirdiği insanlar. Asla umutsuz bir insan olmadım” dedi. Bu ay 'Sınır tanımayan devrim ateşi: Mektuplarım' kitabının basıldığını ifade eden Pakdil, son beş altı yılda kendisiyle yapılan röportajların yer alacağı bir kitabın hazırlandığı müjdesini de verdi.