Eski bir boks şampiyonunun Bingöl’den şampiyon çıkartma hikâyesinin anlatıldığı Ali Çevlik filmi bu hafta vizyona girdi. Baş rol oyuncusu Erkan Bektaş’la hem filmi hem de Sipahi dizisindeki rolünü konuştuk. Sinemacıların genelde Batı’dan çıktığını söyleyen Bektaş, oryantalist bir bakış açısıyla Doğu’yu anlatmanın zor olduğunu belirtti.
Bu hafta vizyona giren Ali Çevlik filmi, eski bir boks şampiyonunun Bingöl’den şampiyon çıkartma macerasını konu ediniyor. Yapımcılığını Baran Mayda’nın, yönetmenliğini Mahmut Baldemir’in üstlendiği filmin başrollerinde Erkan Bektaş, Sefa Zengin, Ulfi Dağcı ve Şevki Altunbüken yer alıyor. Filmin özelliği, Doğu’nun hikayesini Batılı bir dille değil, yabancılaşmadan anlatması. Hatta bir özelliği de Bingöl milletvekillerinden Cevdet Yılmaz ve Feyzi Berdibek’in küçük de olsa rol alması. Filmde Doğu’ya karşı ön yargıları olan ve Paris’e gitmek için çabalayan Sinan Cevahir’in toprağıyla tanışması ve barışması konu ediliyor. Konsept danışmanlığını Bingöl milletvekili ve Plan Bütçe Komisyon Başkanı Cevdet Yılmaz’ın yaptığı Ali Çevlik’in başrol oyuncusu Erkan Bektaş’a hem filme dair merak ettiklerimizi hem de yeni başlayan Sipahi dizisini sorduk.
Ali Çevlik filmi bana geldiğinde henüz senaryo yazılmamıştı, Baran Mayda hikayesinden bahsetti. Hoşuma gitti açıkçası. Türk sinemasında pek spor filmi çekilmiyor. Bu da içinde boksun ağırlıklı olarak yer aldığı bir film. Senaryo yazıldıktan sonra da iyi bir senaryo olduğunu gördüm ve oynamayı kabul ettim.
- Aslında birçok hikaye sinemada anlatılıyor, ama sinemacılar genelde Batı’dan çıkıyor. Batılı bir insanın Doğu’yu anlatması da çok kolay değil. Anlattıkları zaman biraz oryantalist bakışla anlatmak zorunda kalıyorlar, çünkü Batı’dan bakıyorlar. Doğu’dan daha çok sinemacı yetiştiğinde Doğu hikayeleri daha doğru ve daha çok anlatılacak gibi geliyor bana.
ANADOLU’YA SEMPATİM VAR
Ben aslında oralarda doğmadım, babamın doğduğu topraklar. Babam Muş Varto’da doğmuş. Evet, bir sempatim olduğu gerçek. Babamın doğduğu, bize küçükken anlattığı yerleri canlı canlı görebileceğimi düşünmek, orada çalışmak ilginç geldi ve keyif alacağımı düşündüm. Çekimler bittikten sonra da oğlumla beraber babamın köyüne uğradım, bir gün kaldım. Benim için çok güzeldi.
Tehlikeli rollerden keyif alıyorum
- Aksiyonu bol, kadrosu sağlam, senaryosu da iyi bir yapım. MİT’in içinde terörle nasıl mücadele edildiğini anlatıyor. Orta Doğulu bir teröristi oynuyorum. Hassas bir rol, ama bu rolü de birisinin oynaması gerekiyor. Bu tür tehlikeli rolleri oynayan genelde ben oluyorum. Oynaması da zor. Yapabildiğin takdirde çok keyifli oluyor. Genel olarak pasif ya da geri plandaki karakterleri oynamayı sevmiyorum.
Dünya değişiyor, dijital çok baskın bir şekilde hükmetmeye başladı. Ama televizyonun şansı da az değil. Dijital belli bir ekonomi istiyor. Anadolu’da ya da İstanbul’da kaç kişinin bu dijital platformlara üyeliği var? Böyle baktığınızda televizyonun pazar payı daha büyük. Öte yandan dijitale üyeliği olan insanların alım gücü daha yüksek olduğu için reklam payı biraz o tarafa kayıyor. Bir süre sonra televizyon geri plana düşebilir. Değişim bize ne getirip ne götürecek zamanla göreceğiz.