Türkiye’nin demokratikleşme sürecine büyük katkı sağlayan Yeni Şafak, ilkeli ve dürüst yayın çizgisiyle, arkasında kim olursa olsun yolsuzluk yapanlara da aman vermedi. Yayınlayacağı hayali ihracat konulu yazı dizisi sebebiyle fincancı katırlarını ürküten Yeni Şafak, 2002’nin karlı bir kış gününde polis baskınına uğradı. Gazetenin sahiplerini de gözaltına alarak işkenceden geçirtenler, ilk seçimde siyaset dışı kaldı.
Yeni Şafak, 28 Şubat sürecinin, siyasete olduğu kadar ekonomiye de darbe niteliği taşıdığını, büyük çaplı vurgunların önünü açarak 2001 ekonomik krizine giden yoldaki taşları döşediğini net olarak teşhis etmişti. Yayınlarını da bu çerçevede yapan Yeni Şafak’a saldırılar gecikmedi. Cumhuriyet tarihinin en büyük hayali ihracat operasyonunu olan Örümcek operasyonunu bir yazı dizisi olarak yayınlayacağını duyuran gazetemize, 5 Ocak 2002’de darbe zamanlarında bile görülmeyen türden bir polis baskını yapılarak yayını durdurulmaya çalışıldı. Operasyonun bir numaralı sanığı Erol Maks Kohen’in ifadeleri, Yeni Şafak’ta “Cumhuriyet Tarihinin En Büyük Vurgunu: Örümcek Ağı” başlığı altında yayınlanacaktı. Ankara 1 No’lu DGM Yedek Hakimi, DGM Cumhuriyet Başsavcılığı’nın müracaatı üzerine 1 Ocak’ta dizi yazıyı durdurma kararı aldı.
BİNAYA KARAKOL KURDULAR
Yeni Şafak yolsuzluk yazı dizisini yayınlamaktan vazgeçmeyeceğini gösteren duyurularına devam edince 5 Ocak Cumartesi günü 20 kadar polis memuru gazetenin Bayrampaşa’da bulunan binasına zırhlı araçlarla gelerek girişi kapattı. Polisler, ellerinde Cumhuriyet Savcılığı’ndan verilmiş bir arama izni olmadığı halde kapıdaki güvenlik görevlilerini tehdit ederek zorla içeri girdi. Gazeteye giriş-çıkışların yasak olduğunu bildiren polisler binaya adeta karakol kurarak yöneticilerin ikazlarına da aldırmayarak giren ve çıkanların üstlerini arayıp, kimlik kontrolü yaptılar. Binada arama yapan polisler, aradıkları kişileri bulamayınca bir tutanak tutarak ayrıldılar. Aynı akşam Yeni Şafak’ın sahibi Ahmet Albayrak, özel otomobiliyle seyir halindeyken Fatih’te yine aynı Organize Şube’ye ait polisler tarafından taciz edildi. Otomobilde arama yapmak isteyen polisler, uzun tartışmalardan sonra ayrıldılar.
BİRADER DE ÖRÜMCEK’TE
Elinde arama izni bile olmayan polisleri baskına gönderen dönemin İstanbul Organize Suçlar Şube Müdürü Adil Serdar Saçan, daha sonra, operasyon emrini dönemin başbakan yardımcısı Mesut Yılmaz’ın verdiğini söylemişti. O dönem İçişleri Bakanı Rüştü Kâzım Yücelen, İstanbul Valisi ise Erol Çakır’dı. Yeni Şafak’taki ‘Örümcek Operasyonu’ haberlerinde “Birader de Örümcek’te” başlığıyla hayali ihracatın ağının içinde dönemin başbakan yardımcısı Mesut Yılmaz’ın kardeşi Turgut Yılmaz’ın da olduğu yazıyordu. Bağlantılar ve kimin ne için baskın ve işkence emrini verdiği açıkça ortada olsa da Yeni Şafak, ilkeli politikasından tek bir adım geri atmayarak ısrarla siyasi bağlantıları olsun olmasın, yolsuzlukların üzerine gitmeye devam etti.
SİYASİ ÖRÜMCEK SAHİPSİZ
Fikri takibini sürdüren Yeni Şafak, Başbakan Yardımcısı Mesut Yılmaz’ın kardeşi Turgut Yılmaz’ın, ifade verdiğini de vurgulayarak 8 Mart 2002’de “Siyasi Örümcek Sahipsiz” başlığıyla bir haber yaptı. Haberde, Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en büyük hayali ihracat olayı ile ilgili açılan “Örümcek Ağı” davasının, “yetkisizlik” gerekçesiyle ortada kaldığı kaydedildi. Dosyanın, yetkili mahkemenin belirlenmesi için Yargıtay’a gönderildiği belirtilirken, baş sanık Erol Maks Kohen’in nerede yargılanacağına karar verilemediği duyuruldu.
- HUKUK GÖRÜNÜMLÜ SANSÜR!
- Gazete yöneticileri baskından sonraki birkaç gün içinde hukuki hazırlığı tamamlayarak suç duyurusunda bulundu. Savcılığa verilen dilekçede gazetenin Ankara DGM tarafından yürütülen ve kamuoyunda “Örümcek Ağı” olarak bilinen yolsuzluk operasyonu hakkında yaptığı yayından dolayı bu baskıya uğradıklarını belirterek bu soruşturmada Adil Serdar Saçan’ın isminin geçtiği vurgulandı. Konu ile ilgili şu görüşlere yer verildi: “Adil Serdar Saçan hakkında gazetede geniş haberlere yer verilmiştir. Kendisini rahatsız eden bu haberleri susturmak ve sindirmek için görevi kötüye kullanan sanık hakkında kamu davası açılması gerekmektedir. Bu baskın hukuki bir amaca ulaşmak için değil kişisel bir amaca ulaşmak için tertiplenmiştir. Hukukun arkasına gizlenerek yapılmak istenen bu sindirme ve sansür girişiminde bile hukuka uygun hareket edilmemiştir.”
- ÇOCUKLARI BİLE GÖZALTINA ALDILARYeni Şafak’a baskından önce de gazetenin sahibi Albayrak ailesinin fertleri gözaltına alınarak işkenceden geçirilmişti. Olaydan 16 yıl sonra konuşan Albayrak Yönetim Kurulu Üyesi Mustafa Albayrak, söz konusu süreçte Türkiye’de herkesin mağdur olduğunu söyledi. Albayrak, “Bizler, o süreçte sahadaki oyunculardık. Muhalefet eden, özgürlükleri savunabilen birkaç kuruluştan biriydik” dedi. 15 Temmuz’un 28 Şubat’ın devamı olduğunu vurgulayan Albayrak yaşadıklarını şöyle anlattı: “Birinde ailenin ve şirketin yetişkinlerinin tamamına yakınını bir hafta gözaltına aldılar. 7 ve 11 yaşındaki yeğenlerimi de gözaltına aldılar. 2001’de tekrar aldılar. O zaman yeni kurulmuş olan AK Parti ve şimdiki Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan aleyhine ifade vermemi istediler. Kabul etmedim. ‘O zaman senin bildiğin dilden anlarız’ dediler ve ben dahil bir sürü kişiye elektrik verme suretiyle işkence yaptılar.
- ETKİSİZLEŞTİKÇE HIRÇINLAŞTILAR28 Şubat sürecinde etkisizleştikçe hırçınlaşan statüko Yeni Şafak’ı elbette hedef alacaktı. Öyle de oldu. Yolsuzluk haberlerinden rahatsız olan dönemin hükümetinin talimatıyla basılan gazetemizin sahipleri de gözaltına alındı. Bu kirli tezgahı “Gazetemize örümcek baskını” başlığıyla duyuran Yeni Şafak, baskının hesabını soracağını dosta düşmana ilan ederek, sorumluları yargıya havale etti.