Barış Manço, büyük meseleleri sadeleştirip halka anlatmak gibi bir vazife edinmişti. Böylesi bir insanın gelecek nesillere ulaştırılabilmesi için sinemanın gücünün devreye girmesi gerekli. Hamaset yapmadan, Anadolu irfanı ve izânının sarih ve sahih dille beyazperdeye çıkması önemli. Bunun için çok beklemeye gerek var mı?
“Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz / Şahsın görünür rütbe-i aklı eserinde” derken Ziya Paşa, tam olarak Barış Manço’yu tarif etmiştir. Zira sanatında başarılı olan ve basın-medya yoluyla tavrını dile getieme imkanı da bulan Manço, sadece rock yaparak kolayca kariyerini sürdürebilecekken, çocuk ve gezi programları da yaptı. Daha da önemlisi, şarkılarının sözleri tam olarak kadim kültürümüzden beslenen yenilikçi bir yaklaşımın eseri olabilirdi.
“Ayağında yok postal, başına giyer püskül” sözleriyle ya da Ahmet Bey’in ceketinin anlamını sorgularken de “Hemşehrim memleket nire, bu dünya benim memleket” derken de memleket denen mevhumun evrensel sınırlarını sahih ve anlaşılır bir şekilde dile getiriyordu.
Böylesi bir insanın doğru anlaşılabilmesi ve hitap ettiği gelecek nesillere de ulaştırılabilmesi için sinemanın gücünün devreye girmesi gerekli. Hamaset yapmadan, Anadolu irfanı ve izânının sarih ve sahih dille beyazperdeye çıkması önemli. Özellikle dijital mecralarda yer alması gerekli. Hatta dijital mecrada dizi yapılması çok yerinde olacaktır.
Mutlaka bir gün olacaktır. Fekat bunun için çok beklemeye gerek var mıdır?