Banksy’nin bir dönem yakın arkadaşı olan Steve Lazarides onu “Çok iyi bir sokak sanatçısı ama haylaz biri” diye tarif ediyor ve birkaç yıl önce polise yakalandığı haberinin gazetelerde çıktığını hatırlatıyor. Global Karaköy’de açtıkları Banksy sergisine herkesi davet eden Lazarides, sokak sanatında derin anlamlar aramamak gerektiğini söyleyerek, “Sanatı çok ciddiye almayın mizahı yakalamak için gelip gezin” diyor.
Herkes onun hakkında konuşuyor, yaptığı eserler sosyal medyada büyük beğeni topluyor. Açık artırmalarda rekorlar kırıyor. Sokak sanatının her kültürde karşılığı olan okumalar yapıyor bu yüzden de çok seviliyor. New York ya da Londra sokaklarında olduğu gibi Gazze'nin yıkık duvarlarında da onun eserleri var. Üstelik sadece duvarlara eserlerini yapmıyor, tabloları da var hem de sanat galerilerinde ve uluslararası sanat fuarlarında da boy gösteriyor. Kimliği sır gibi saklanan sokak sanatçısı Banksy'nin bir dönem yakın arkadaşı olan Steve Lazarides geçtiğimiz hafta İstanbul'daydı. Global Karaköy'de “The Art of Banksy” sergisini açan Lazarides ile buluştuk. Biraz da eski arkadaş kırgınlığıyla Banksy'yi, bu eserleri toplamak için koleksiyonerleri nasıl ikna ettiğini ve sokak sanatını konuştuk.
Bu sergideki eserleri elinde bulunduran koleksiyonerleri zaten önceden tanıyordum. Tek tek hepsini ziyaret ettim ve açacağımız sergiyi anlattım. Önce çekindiler çünkü Banksy şovları genellikle en fazla bir iki günlüktür ama bu sergi uzun soluklu bir sergi. Ama serginin içeriğini anlattığımda çoğunluğu kabul etti ve bu eserleri bir araya getirdik.
Yıllar önce Londra'da bir sokağı illegal yolla kapatarak ilk Banksy sergimizi açmıştık. Ama Karaköy'de bu şekilde bir sokak kapatmamız çok mümkün değil. Bu yüzden o sokağın replikasını bu mekana taşımış olduk. Bizim derdimiz ciddi bir sanat sergisi oluşturmak değil bu eserlerdeki mizahı göstermek. Sanatseverler mizahı yakalamak için gelip gezsin.
Sokak sanatının en güzel tarafı herkes için erişebilir bir sanat anlayışına vurgu yapması. İnsanlar eserlere bakıyor ve herkes kendine göre bir şey anlıyor bu da insanların hoşuna gidiyor kendilerini rahat hissediyorlar. Kendilerini o sanat eserinin bir parçası gibi hissediyorlar.
Sanatın yüzü popülerleşti artık. Bu akım sanatsal kaygıları çok da ciddiye almıyor. Bakın Banksy'nin eserlerinin olduğu bir kitap yayınlandı ve bir buçuk milyon adet satıldı. İnsanlar resim galerilerine gitmek yerine bu kitabı alıp resimlere bakmayı tercih ediyor.
Kendisiyle 12 sene birlikte çalıştım ama bizimle geçmişiyle ilgili çok şey paylaşmadı diyebilirim. Mesela seneler sonra özel okula gittiğini öğrendik. Ama onun için şunu söyleyebilirim: İyi bir sanatçı çok haylaz, yaramaz biri.
Ben onunla çalışırken bütün zamanımın yarısından çoğunu onun kimliğini saklamak için harcıyordum. Ama bana kalırsa insanlar onun asıl kimliğini sırf büyü bozulmasın diye çok da öğrenmek istemiyor. Geçtiğimiz yıllarda Banksy yakalandı bilgisi gazetelere çıktı ama kimse bu haberle çok ilgilenmedi çünkü Banksy'nin bu gizemli halini halk istiyor, sihirin bozulmasından hoşlanmadılar.Bu haberleri görmezlikten geldiler.
Ah onu hiç sormayın orası benim yaramdır. Çünkü iki yıl önce o fikri ben ortaya atmıştım. Ama Dismaland'dan ancak açılmadan iki hafta önce haberim oldu ve çok üzüldüm.
Benim koleksiyonerlerden topladığım eserlerin çoğu 10-15 yıl önce satıldı ve artık onlar para kazanıyor. Şu an fiyatları belirleyen çünkü pazar ortamı ve paraları Banksy'ye gitmiyor. Ayrıca sokak sanatçılarının para kazanmasında göre paradosk yok. Çünkü sokak sanatçısı da para kazanmak zorunda ki sanatını devam ettirsin. Eğer böyle olmasa o zaman sanat sadece zengin aile çocuklarının yaptığı bir iş olurdu ve biz sokak çocukları para kazamayacağımız için sanat yapamazdık.
Banksy'nin kendi adına hesapları var ama onları kendisi yönetmiyor önce bunu düzelteyim. İkincisi evet bir eser orada 140 bin beğeni alabilir ama Banksy'nin eserlerinin peşindeki kitle o kadar büyük ki internet onun ancak yüzde biri sayılır. Yani bu beğeni çok da aslında sanatı etkilemiyor ama halka ulaşmada evet etkili olabiliyor. Şunu da unutmayalım Banksy'nin yaptığı eserler patladığında internet böyle yaygın değildi.
Evet şu an dünyadaki en etkili yol bu. Bu paylaşımlar sayesinde halk sanatın bir parçası oldu. Hatta sanat galerisine bile gitmeye gerek kalmadı internetten takip ediyorlar. İnşallah bol bol serginin paylaşımı olur diye bekliyoruz. Sergideki bazı eserler 15 yıldır hiç insan yüzü görmedi bu yüzden sosyal medyadan paylaşım çok önemli.
Medyayı eleştiren bir resim var. Yardım isteyen bir yaralı çocuk ve onun fotoğrafını çekmeye çalışan gazeteciler. Benim favorim bu siyah beyaz eser. Suriyeli o çocuğun hali bizim ne kadar kötü bir toplum olduğumuzu anlatıyor ve bence politik anlamda en ağır eser.
Konu evet çok iyi ama eser çok başarılı değildi bence. Çünkü resime bakanlara ilk bakışta mesajı vermiyordu. Medyada zaten bu eseri ancak altına yazdıkları notlarla açıkladılar. Oysa Banksy'nin eserlerinde mesaj her zaman ilk bakışta ve doğrudan verilir.
Küçümseyenler daha çok sanat galerilerinin bakışı. Onlar için sanat camiasını yönlendiren kesim diyebiliriz. Çünkü bu sanat akımında onlar yoklar bu akımın birer parçası değiller bu da hoşlarına gitmiyor, canlarını sıkıyor o zaman da eserlere dudak büküyorlar. Çünkü sanat dünyasında sadece onlar söz sahibi olsun istiyorlar. Sokak sanat akımının gördüğü ilgiye sinirleniyor ve hatta kıskanıyorlar bu yüzden de küçümsemeye çalışıyorlar. Çünkü onlar ortaya çıkardıkları isimlerin resimlerinin fiyatlarının artmasını istiyor kendi onayladıkları sanatçıların ismi olsun istiyorlar. Ama işte onların onaylamadıkları bir sanat patlama yaşıyor.
Bizim maksadımız sadece herkes için sanat oluşturmak bu yüzden sanat galerilerinin yorumları bakışları çok da umurumuzda değil. Yaptığımız sanatla 'kanayan yaraya parmak bastığımızı' düşünenler ise sesi olmayan yani sessiz çığlığın sesi ve bizi de onlar sahipleniyor. Gazze'deki eserler sesi olmayan bu kitle tarafından sahiplenildi ve itibar gördü. Biz de zaten onların sesi olmak istiyoruz yoksa galeri sahiplerinin gelip bizim yaptığımız sanatı 'ah ne kadar güzel' diye beğenip sırtımızı sıvazlamalarını beklemiyoruz. Sanat camiası tarafından ciddiye alınmamayı umursamıyoruz.
Bu eser sesi olmayan kesimin sanattaki gücünü ortaya koyan en iyi örnek diyebilirim. Bu resim aslında yeni değil 15 yıl önce yapılmıştı ve biz pek beğenmemiştik. Ama bu eser savaş karşıtı o kampanyaya bağışlandı ve orada açık artırmaya çıkarıldı ve halk ilgi gösterince birden fiyatı tavana vurdu. Burada altını çizmemiz gereken şu: 15 yıl önce yapılmış ses getirmemiş bir eser ama toplum tarafından ne zaman itibar gördü işte o zaman değerli oldu. Bu eserin bir köşesinde şöyle yazar: Her zaman umut vardır. Eser kadar bu ifadenin de Suriye'de olan bitenleri açıkladığını düşünüyorum ve çok önemsiyorum.