Yeni Şafak

Ay'a ayak basıldı dünyamız değişti

Şeyma Aydın
21:001/09/2012, Cumartesi
G: 1/09/2012, Cumartesi
Yeni Şafak
Ay'a ayak basıldı dünyamız değişti
Ay'a ayak basıldı dünyamız değişti

Neil Armstrong Ay'a ayak bastıktan tam 43 yıl sonra hayata veda etti. Ondan geriye kalan o müthiş fotoğraf karesini ünlü isimler yorumladı. Tayfun Talipoğlu, "Her ne kadar çocuk da olsam inanamadım burasının gerçekten ay olup olmadığına" derken Türk sinemasının jönlerinden Ediz Hun, Armstrong'un uzayda 'yakışıklı' fotoğrafını görünce kıskandığını itiraf ediyor.

Takvimler 20 Temmuz 1969, Türkiye saati 22.18'i gösteriyor. Siyah-beyaz televizyonlarda cızırtılı bir ses "Bu benim için küçük, ama insanlık için dev bir adım" diyor. Ekranlarının başında haberi heyecanla takip eden seyirciler, iki Amerikalı astronota kilitlenmiş ne yaptıklarını izliyor; Neil Armstrong ve Edwin Aldrin, Dünya'dan 386.000 kilometre uzaktaki Ay'ın, girintili çıkıntılı yüzeyinde adımlar atıyor..

Takvimler 7 Ağustos 2012'yi gösteriyor ve Armstrong tıkanan kalp damarlarının açılması için ameliyat oluyor. Ardından 25 Ağustos 2012'de gözlerini Dünya'ya kapatıp, bu sefer geri dönüşü olmayan bir diyara seyahate çıkıyor. Tüm zihinlerde aynı fotoğrafı bırakarak...

Biz de farklı isimlere, Neil Armstrong dendiğinde akla ilk gelen O fotoğraf'ın kendi dünyalarındaki yansımalarını sorduk. Araştırmacı Ayşe Hür'e göre Ay'a ayak basılmasıyla Ay, romantizmden kurtulup gerçeklik kazandı. Gazeteci Tayfun Talipoğlu çocukluğunda da sorgulayıcıymış meğer. 27 yaşındaki sinemacı Ediz Hun, tüm karizmasıyla dönemdeki teknolojiyi takdir etti. Tüm bunlarla beraber müzisyen Anjelika Akbar, uzayla alakalı haberlere aşinaymış ve heyecanlanmamış Armstrong'un O fotoğrafı'nı görünce! Meğer yazar Ahmet Ümit 9 yaşındayken de hassas bir çocukmuş. Politikacı Ahmet Edip Uğur da delikanlılığın verdiği heyecanla Amerika'yı kıskanıp Hazerfen Çelebi'yi anımsamış. Tüm bunlarla beraber Kayseri- Şerefiye'de çift süren Yılmaz Öner de heyecanlanmış heyecanlanmasına ama onun heyecanında küçük bir de sitem varmış...

AİLE RADYO BAŞINA TOPLANMIŞTI

Ahmet Ümit 20 Temmuz 1969 günü ne yaptığını tam hatıramıyor. "Çünkü dokuz yaşında bir çocuktum" diyor ama radyonun başında toplanan aile üyelerinin heyecanla bu konuyu tartıştıklarını hatırlıyor ve "Bütün mahalle de de aynı heyecan vardı"şeklinde konuşuyor. "Bir fotoğraf daha kalmış belleğimde" diyen Ahmet Ümit şunları söylüyor: "Geceleyin dolunaya bakıp, astronotları görmeyi hayal eder buna çabalardık. Elbette ne Ay'a ilk ayak basan adamı görmüştük, ne de uzay aracını... Neil Armstrong'un Ay'da yürümesi, bana insanoğlunun büyük arayışını çağrıştırıyor. Gılgamış Destanı'nda kahramanımız ölümsüzlük peşinde bir yolculuğa çıkar. Zamanımızdan binlerce yıl önce yapılan o yolculuk hala sürüyor. Neil Armstrong'un Ay'a ayak basması bu yolculukta önemli bir aşamanın geçilmesiydi, hiç şüphesiz arkası gelecektir. Şairin dediği gibi, "Ya ölü yıldızlara yaşamı götüreceğiz, ya dünyamıza inecek ölüm."

AYA ÇIKTIĞINA İNANAMADIM

Yine o yıllarda küçük bir çocuk olan Tayfun Talipoğlu ise o günü şöyle hatırlıyor: "Şaşırdım tabi ki, daha çocuktum. İnanılmaz heyecanlandım daha 7-8 yaşlarındaydım o zamanlar. Her ne kadar çocuk da olsam inanamadım burasının gerçekten ay olup olmadığına. Amerika konusunda peşin yargılarım olduğundan -doğru ya da yanlış- acaba bu ay mı diye düşündüm hep. Ancak bu görüntünün bilimsel gerçekliği kabul edilince kabullendim ben de. Apollo 11 atılırken saatlerce izleyen bir toplumuz. Ancak bizler medyada sadece bize sunulanı biliyoruz. Mesela Uludağ'da çekim yapıp da "Kutuplardayım" diye kandıran insanlar vardı o dönemde. Genelde hiçbir şeyin görüldüğü gibi olmadığını düşünüyorum ama bilimsel araştırmalarda kanıtlanınca ben de ikna oldum tabiki burasının Ay olduğuna. "

BİZİM DE HAZERFAN ÇELEBİ VAR

Siyaset dünyasından Ahmet Edip Uğur ise ilk gençlik heyecanlarını hatırlıyor. "Doğrusu şaşkınlıkla izledik. Bir uzay vardı ve gelişmiş ülkeler burada çalışmalar yapıyorlardı. Gelişmiş ülkeler derken ABD ile Sovyetler.. Aile büyüklerimizin "feza çalışmaları" diye telaffuz ettikleri olayı iki süper ülkenin rekabeti olarak algılardık."diyen Uğur'un o güne dair hatırladıkları ise şöyle: " Ay'a ayak basılacağını duyunca merakımız arttı herkes gibi. O günü büyük ilgiyle izlediğimi, Astronot Armstrong'un uzaydan gelen cızırtılı sesini hatırlıyorum. Kısıtlı yayın yapan siyah-beyaz televizyonun başına toplanıp yaylanır gibi adım atan astronotun görüntüleri hayli meraklandırmıştı bizleri. Ondan sonra dışarı çıkıp gökyüzünde Ay'a bir başka baktık artık. "İnsan için küçük, insanlık için büyük adım" sözü Ay'a ayak basmak kadar önemliydi, bunu sonraları daha iyi kavradık. Biz gençler biraz da kıskançlıkla takip ettik olayları, Osmanlı'da Fezada ilk olarak uçmayı deneyen Hezarfen Çelebi'yi hatırladık. Ay'a çıkıldığına inanmayanlar vardı, onları da tebessümle dinledik. O günden sonra hızın adı bazı arabaların adı APOLLO oldu. Otobüslerin kamyonların alnına yazıldı.Türkiye'nin o yola adım atması yıllar aldı. Merhum Turgut Özal mutlaka uzayda yer almak gerektiğini ısrarla anlatıyordu. Sonunda başardık, uzaya çıkan 16 ülkeden biri de Türkiye oldu. Ay'a gitmedik ama bizim de uzayda uydularımız var artık."

ARMSTRONG GİBİ YAKIŞIKLIYDIM

Peki o günlerin yakaşıklı jönü Ediz Hun'un dünyasında o günün nasıl bir izi var? Ediz Hun anlatsın biz dinleyelim: "Ben o tarihte Almanyadaydım. Bir Alman dostumun evinden izledim görüntüleri. O zamanlar 27 yaşındaydım, ben de oldukça yakışıklıydım Neil Armstrong gibi. Kendisine imrenerek izledim televizyondan. Bu görüntü aynı zamanda yeni bir çağın da başlangıcı oldu, çok heyecan vericiydi. Herkes gibi ben de çok heyecanlandım; ancak benim ya da bir başkasının heyecanı değildi önemli olan. Asıl önemli olan, o dönemdeki teknolojinin gerekli donanımı karşılayarak Ay'a bir insanın ayak basmasını sağlayabilmiş olmasıydı."

KÖYÜMÜZE DE GELSİNLER

O yıllarda Kayseri'deki köyünde tarlasını ekip biçen Yılmaz Öner'in o günle ilgili hikayesi nedir? Öner'e kulak verelim: "O gün eşim Fatma Hanım ile tırpanla otları biçiyordum. Bu işlem günlerce sürerdi, el tırmığıyla da çekip toplardık otları. O zamanlar teknoloji böyle değildi, her işe kendimiz bakardık. Ben yaşımı bilmem. Doğduğum ayı, yılı bilmem. Arpalar sararırken doğmuşum. Ama ben o tarihlerde delikanlıydım, aslanlar gibi tarlada çalışıyordum. Paydos saatlerimiz olurdu, öğle sıcağında çalışmazdık. Bizim orda yakında Hacı Mehmet'in kahvesi vardı. Artık yok tabi seneler önce yol geçti ordan. Böyle durumları kahvedekilerden, biri getirmişse gazeteden haber alırdık. Ay'a ayak basmış ilk insan Neil Armstrong'muş, gazetede gösterdiler hiç unutmam Hacı Ali tutuşturdu elime gazeteyi. Resmi görünce şaşırdım tabi. İnsanların Ay'a basıyor olması etkileyici. Bir gün buraya da ayak bassalar da bir kahvemizi içseler diye düşündüm.


Ay: Uzay çöplüğüne atılan büyü

Ayşe Hür, o anki duygularını hatırlamasa da Ay'a insanın çıkma hikayesini şöyle anlatıyor: "Ay'a çıkmak ABD ile Sovyetler Birliği arasında 1957'de başlayan amansız yarışın sonucuydu. SSCB'nin 15 Eylül 1959'da fırlattığı Luna 2, "Ay'a ulaşan ilk insansız uzay aracı", Luna 3 ise "Dünya'ya ilk Ay fotoğraflarını gönderen araç" ünvanını kazanınca, telaşlanan ABD 1964-1968 yılları arasında gerçekleştirdiği üç insansız uzay yolculuğunun ardından Apollo Projesi ile Ay'a ayak basmakla kalmadı, Ay'ın tapusunun kendisinde olduğunu iddia etti. Atılıp atılmadığı yıllarca tartışılan bu ilk adımın bedeli, binlerce yıldır insanoğlunun mitolojisinde, dinsel inanışlarında, kültür ve edebiyatında, hayallerinde yer alan büyülü Ay'ı sonsuza kadar yitirmek oldu. Ay'ın yörüngesine oturmayı başaran ilk araç Apollo 8 ekibinin yaptığı "Burası ne yaşamak ne de çalışmak için hiç de davetkar görünmüyor" açıklaması, MÖ 2354 yılında, Mezopotamya'daki Büyük Ay Tapınağı'nda geceleri Ay'ın çevrimlerini izleyen, gündüzleri de aşk şiirleri yazan Akad Prensesi En hedu'anna'nın hayal ettiğinden ne kadar da farklıydı... Sonuç olarak, insanoğlunun gerekli ama obur merakının kurbanı olup uzayın çöplüğüne atılan Ay'dan geriye, giderek solan ışıması kaldı...


Babam uzay merkezinde çalışıyordu

Ay ve diğer gezegenlerin keşfi ve insanların oraya gitmeleri çocukluğumda gayet normal ve alıştığım, ayrıca da sevdiğim konulardı..

O fotoğrafa,diğer uzay araştırmalarına ait çoğu fotoğraflara olduğu gibi bebekliğimden beri gözüm çok aşinaydı. Babamın, hem orkestra şefi,hem de felsefe profesörü kimliklerinin yanı sıra, "Uzay Araştırma Bilimleri Uzmanı" olarak görevi vardı; uzay araştırmaları ile ilgili tüm ayrıntıları ayrıca Rusya'da önde gelen yayın organlarında yazardı. "Uluslararası Astronotlar Konfedirasyonu" üyesi olarak da Rus kozmonotlar ve yabancı astronotlar ile yakından dostlukları vardı. Evimizde bunlara dair birçok öğe zaten hep vardı. O yüzden bahsettiğiniz fotoğrafta duran astronotun ismini çok sonradan, biraz büyüyünce öğrendim; Ay ve diğer gezegenlerin keşfi ve insanların oraya gitmeleri çocukluğumda gayet normal ve alıştığım, ayrıca da sevdiğim konulardı..


Neil Armstrong nasıl Müslüman oldu?

Neil Armstrong uzaya ayak basınca dünyada neler oldu? Amerika Hükümeti astronotların sağ salim geri döneceğine inanmıyor olmalılar ki cenaze töreni hazırlığı başlattı. Sevindirici haber gelince uzaya 1975 yılına kadar üç kez daha yolculuk yapıldı. Ülkemizde o yıllarda doğan çocuklara Uzay ismi verildi. Aya ilk gönderilen araç olan Apollo adını Yunan tanrısı Apollon'dan aldı. Ama asıl haber küçük bir araştırma yapınca ortaya çıktı.

MEĞER HİNDİSTAN'DA MÜSLÜMAN OLMUŞ

Aya ilk ayak basan astronot olan Neil Armstrong'un Müslüman olup olmadığı tartışması olayını o dönem uzaya çıkan astronotlara Fatiha suresini veren dünyaca ünlü Müslüman bilim adamı Dr. Farouk El-Baz birinci ağızdan yalanladı. NASA'da o dönem görev yapan Faruk El-Baz 'tamamen uydurma haber' dediği Neil Armbstrong'un Müslüman olma hikayesini şöyle anlattı: "Astronotların hayatından endişe ediyorduk ve değişikliklerin bir probleme sebep olacağından dolayı korkuyorduk. Bundan dolayı ekstra korunma olsun diye astronotlara kendileriyle götürmeleri için Kur'an'ı Kerim'in ilk sûresi olan Fatiha Suresi'ni verdim. Onlar da "Mükemmel! Gerekli olan tüm korunma önemlerini aldık" diyerek Fatiha Sûresi'ni yanlarına alarak Ay'a indiler. Döndüklerinde basına korunmaları için verdiğim Fatiha Sûresi hakkında da konuştular. "Yanımıza sadece İncil almadık. Kur-an'ı Kerim'den bir kısım da aldık" dediler. Sonra insanlar "Kur'an'ı Kerim mi aldınız yanınıza?" diye tekrar sorunca, astronotlar "Yer ekibinden Dr. Farouk var. Korunmamız için Kur'an'ı Kerim'den bir kısmını bize verdi" diye cevap vermişler. Ve sonra astronotların bu demeçleri gazetelerde yer aldı. Ve Mısır'a gelip Arapça'ya çevirildi. Ve daha sonra bu haber Mısır'dan İran'a, sonra daha doğuya Afganistan'a ve daha doğuya, Hindistan'a kadar ulaştı. Ve Hindistan'a ulaştığı zaman, haber orda ''Neil Amstrong'un Mısır'da ezan sesi duyduktan sonra "Ben aynı sesi Ay'da da duydum" diyerek Müslüman olduğu şeklinde söylenmeye başlandı ve bu zamanla kulaktan kulağa yayıldı"



Yorumlar

Merhaba, sitemizde paylaştığınız yorumlar, diğer kullanıcılar için değerli bir kaynak oluşturur. Lütfen diğer kullanıcılara ve farklı görüşlere saygı gösterin. Kaba, saldırgan, aşağılayıcı veya ayrımcı dil kullanmayın.

Henüz yorum bulunmuyor

İlk yorumu siz yapın.

Kapat

Günün en önemli haberlerini e-posta olarak almak için tıklayın. Buradan üye olun.

Üye olarak Albayrak Medya Grubu sitelerinden elektronik iletişime izin vermiş ve Kullanım Koşullarını ve Gizlilik Pollitikasını kabul etmiş olursunuz.