Ateş hattında edebiyat doğdu

Hatice Saka
04:0022/12/2019, Pazar
G: 24/12/2019, Salı
Yeni Şafak
Görsel: Arşiv / Filistinli bir kızın başının üzerinde Kudüs temsil edilmiş.
Görsel: Arşiv / Filistinli bir kızın başının üzerinde Kudüs temsil edilmiş.

Filistin’de başlayan dönüş edebiyatı, Irak ve Suriye gibi savaş bölgelerindeki edebiyatçıları da etkisi altına alıyor. III. Uluslararası Vatana Dönüş Edebiyatı Sempozyumu bu üç ülkenin dönüş edebiyatına ayna tuttu. Sempozyumda görüştüğümüz Enes El-Şeyh Ali, “Gerçekten dönmek imkansız mı oldu? En azından hiçbir şeyin biz ayrılmadan önceki haline dönmeyeceğini biliyoruz” diyor.

Filistin’de 1948’den sonra ortaya çıkan “Edebu’l-Avde” (Yurda Dönüş Edebiyatı) kavramı günümüzde artık daha geniş coğrafyalara yayıldı. Irak ve Suriye’de yıllardır süren savaşlar bu ülkelerin edebiyatçılarının vatana geri dönüş özlemi konusunda eserler üretmesine sebep oldu. İşte uzun zamandır bu doğrultuda çalışmalar yapan İstanbul Üniversitesi Farabi Avrasya Çalışmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi, III. Uluslararası Vatana Dönüş Edebiyatı Sempozyumu’na imza attı. Dünyanın dört bir yanından ve İstanbul’a gelen Arap şair, yazar ve akademisyenlerin katıldığı bu sempozyumun mimarı İ.Ü. Farabi Uygulama ve Araştırmaları Merkezi Müdürü Prof. Dr. Abdullah Kızılcık, ilkini ‘Filistin’ konusu ile gerçekleştirdikleri “Vatan’a Dönüş Edebiyatı” sempozyumunun ikincisini, ‘Filistin ve Suriye’ ve üçüncüsünü ise ‘Filistin, Suriye ve Irak’ konusu ile gerçekleştirdiklerini dile getirdi.


KÜLTÜREL BİR VİCDAN MESELESİ

Yaşadığımız bölgede 1. Dünya savaşının artçı sarsıntıları halen devam ettiğini belirten Kızılcık, “Osmanlı İmparatorluğu dağıldıktan sonra en çok vatan hasreti çeken ve en uzun süre mülteci konumunda yaşayan tek millet Filistinlilerdir. Suriye ise bu yüzyılda en çok göç ve ilticanın yaşandığı ülkeler arasında yer alıyor. Bölgemizde ikinci büyük göç dalgası ise Irak’ta meydana geldi. Göçmen kuşlar için dinlenme tesisleri kuran, binalarına kuş yuvaları inşa eden, hamallar için dinlenme taşları koyan ecdada layık olan milletimiz, bu asırda bir insanlık dramına şahit olmuş ve ve devlet-millet el ele vererek göçmenlerin yaralarına merhem oldu.” dedi. İstanbul Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof.Dr. Haluk Alkan ise göçmenlerin vatanlarına dönüp dönmeyecekleri için araştırma yapmaktan ziyade vatanlarından göç etmek zorunda bırakılan mültecilerin göçlerine sebep olan etkenleri ortadan kaldırmak gerektiğine dikkat çekti.


Sempozyumun başlangıcından bu yana katkı sağlayan Filistin’e Dönüş Kültür ve Şiir Derneği Başkanı Semir Atiye, bu alanda önemli çalışmalar yapıldığını söyledi. İstanbul’da yaşayan Arap edebiyatçıları derneğinde birleştirmeyi başaran Atiye, mülteciliğin bir tercih olmadığının altını çzdi. Filistinli şair, bu yıl düzenlenen sempozyumun önemli ve dikkate değer mesajlar taşıdığını belirtti. Atiye, dönüş edebiyatına kültürel bir vicdan meselesi olduğunun altını çizdi.

DÖNÜŞ ARTIK İMKANSIZ MI?

  • Londra’daki Dünya İslam Düşüncesi Enstitüsü Direktörü ve İngiltere Müslüman Sosyal Bilimciler Derneği Başkanı Dr. Enes El-Şeyh Ali yaptığı etkili konuşmada François Cognéras’un “Dönüş İmkansız”adlı kitabını örnek verdi ve sözlerini şöyle sürdürdü:
  • “Gerçekten dönmek imkansız mı oldu? En azından hiçbir şey biz ayrılmadan önceki halinde olmayacak. Dünyanın dört bir yanına dağılan insanların bir araya gelmesi nasıl mümkün olacak? Diğer taraftan göçmenlerin ve yerlerinden edilmişlerin neslinin vaat edilmiş bir geri dönüş umudu taşıdığı doğrudur. ”

Suriyeli çocuklara dergi çıkarılmalı

  • Suriyeli edebiyat araştırmacısı Mustaf Abdulfettah, savaş zamanında çocuk dergilerine önemine değindi. Suriyeli çocuklar oradan oraya sürüklenirken eğitimlerinin aksadığına dikkat çeken Abdulfettah, Türkiye’de yaşayan çocukların Arapça ve Türkçe yayınlanan dergilerine ihtiyaçları olduğunu söyledi. Abdulfettah, “Çocukların kimlikleri ve aidiyetleri hakkında bilgi sahibi olması lazım. Bu eğitim tarihsel ve İslami bilgileri edinmeleri açısından da önem taşıyor.” Şair ve yazar Ahmet Es-Sa’dî, Suriyeli mültecilerin Arapçayı etkin bir şekilde kullanamadıklarına dikkat çekti. Es-Sa’dî, Suriyeli mültecilerinin kullandıkları Arapçanın okuma, konuşma ve yazmanın ötesinde edebi düzeyde kullanılmasının önemine dikkat çekti. Diğer yönden Suriyelilerin, diğer Arapların ve Türklerin bu konudaki çabalarının değerli olduğunu belirtti.

Irak’ın içinde bile özlem var


Musul Üniverstesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Muhammed Hişam Abdullah, ülkesindeki dönüş edebiyatının kapsamanın sadece Irak’tan ayrılanlar ile sınırlı kalmadığını dile getirdi ve sözlerine şöyle devam etti: “Her geçen yıl dönüş edebiyatının alanı ve muhtevası büyüyor. Irak’tan çıkamayan insanlar saldırılar ve çatışmalar yüzünden bir şehirden diğerine göç etmek zorunda kalıyor. Onlar da doğdukları ve büyüdükleri şehre, kasabaya ya da köye duydukları özlemi bavullarında taşıyorlar.” Hişam Abudllah, Türkiye’nin dönüş edebiyatı konusuna verdiği önemden memnun olduklarını belirtti ve önümüzdeki yıl Filistin, Suriye ve Irak’a ek olarak Yemen’in de eklenebileceğini söyledi.

Kalbim ülkemden ayrılmadı

  • Filistinli şair ve yazar Cihad El-Recebi Ürdün’de yaşıyor ve ülkesine çok nadir gitse de kalbinin her zaman Filistin ile dolu olduğunu söylüyor. Tarihi süreç boyunca, Filistinlilerin hep alınyazılarına gönderme yaptığını dile getiren er-Recebi, “Çantalarıyla beraber dönüş anahtarlarını da yanlarında taşıyan Filistinlilerin iltica, zorunlu göç, sürgün ve yabancılaşma konularında yazdıkları tüm edebi metinlerin davalarınaayna tuttu. Filistinlinin dönüşünü ve hürriyetini sağlayacak direniş her daim işlemeye devam edecektir.”
#Filistin
#Ortadoğu
#Göç
#Edebiyat