Reflü ile astım arasında bazı vakalarda sıkı bir ilişki olduğu biliniyor. Prof. Adem Akçakaya, “Besinler mideden gırtlağa geri geldiğinde boğaz ağrısı, ses kısıklığı ve öksürük olabiliyor. Nedeni bulunamayan öksürüğü olan 3 hastanın 2’sinde neden reflü” dedi.
Mide kapakçığının görevini yerine getirememesi sonucu mide asidinin yemek borusuna kaçmasıyla oluşan reflü, yaşam kalitesini büyük ölçüde düşürüyor. Uzmanlar, reflünün yeme alışkanlığını değiştirerek kontrol altına alınabileceğini söylüyor. Reflüsü olan kişilerin baharatlı ve yağlı yiyecekler, alkollü ve gazlı içecekler, kahve, yağlı gıdalar, çikolata, soğan, sarımsak ile turşu gibi bazı yiyeceklerden uzak durması öneriliyor. Bezmialem Vakıf Üniversitesi Genel Cerrahi Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Adem Akçakaya, hastalığın detaylarını Yeni Şafak için yazdı.
YETİŞKİNLERDE SIK GÖRÜLÜYOR
Reflü, genel olarak bir organ içinde olması gereken sıvı içeriğinin başka bir bölgeye geçmesine verilen isimdir, mide içeriğinin yemek borusuna kaçmasına ise gastroözofageal reflü denir. Yetişkinlerin yüzde 20’sinde mide kaynaklı reflü görülürken, bu rahatsızlıkla ilgili görülen en tipik şikâyet, üst mide bölgesinden başlayan ve göğüs kafesinin orta hattı boyunca yayılabilen yanma hissi olarak tanımlanıyor. Bunun nedeni ise, mide içerisinde normalde bulunması gereken asit ve safranın buna dayanaksız yemek borusu iç döşemesine kaçması ile yaptığı hasardır.
ANJİYO OLAN BİLE VAR
Yemeklerden sonra ekşime ve mide içeriğinin ağıza doğru gelmesi ilerleyen zamanlarda ortaya çıkabiliyor. Yenilen besinlerin mideden gırtlak bölgesine geri gelmesi ile boğaz ağrısı, ses kısıklığı ve öksürük de görülebiliyor. Nedeni bulunamayan öksürüğü olan 3 hastanın ikisinde reflü tespit edilmektedir. Reflü ile astım hastalığı arasında bazı vakalarda sıkı bir ilişki olduğu gözlenirken, hastaların göğüs ağrısı nedeniyle kalp hastalığından şüphelenmesi ve kalp doktoruna gitmesi hatta anjiyo yapılması sık rastlanan bir durum olarak karşımıza çıkıyor. Hastalığın ilerleyen dönemlerinde geceleri mide içeriğinin solunum yollarına kaçması ile uykudan ani uyanmalar olabilir.
BASİT TEDBİRLER YETERLİ
Reflü tedavisine hastanın yaşam şeklini değiştirmek ile başlamak hayati önem taşırken, basit tedbirlerle birçok hastada şikâyetler kontrol altına alınabilir. Bunlar;
- Yemek sonrası 30-45 dk. kadar yatar pozisyonda oturulmamalı, gece yatmadan 2-3 saat önce atıştırmaktan vazgeçilmelidir.
- Yerçekiminden faydalanarak, ağzımıza asit gelmesini engelleyen yüksek yastıkta yatma ya da yatağın baş kısmını yükseltme tedbirleri alınabilir.
- Fazla kilolu hastalar mutlaka zayıflamalıdır.
- Sıkı elbise ve kemer alışkanlığından vazgeçilmelidir.
- Eğer basit tedbirlerden hasta fayda görmezse, proton pompa inhibitörü (PPI) hastaya başlanmalıdır. Hızlı bir şekilde mide asidini düşüren bu ilaçla özofagus iyileşmesi yaklaşık 6-12 haftada tamamlanır.
REFLÜ'DEN KOLAYCA KURTULUN
Reflü tedavisinde cerrahi uygulamaların ciddi başarı getirdiğine dikkat çeken Prof. Akçakaya, Laparoskopik Nissen ameliyatı, yeni uygulama alanı bulan endoskopik tedavi yöntemlerini de uygulanabildiğini ifade etti. Laparoskopik cerrahi uygulanamayan veya cerrahi istemeyen hastalara endoskopik tedavi uygulanabildiğini aktaran Akçakaya, “Endoskopik tedavi, ağızdan girilerek uygulanan ameliyatsız bir tedavi yöntemidir. Endoskopik olarak yapılan antireflü işlemlerinin temel prensibi mekanik bir bariyer oluşturarak gastroözofageal reflü hastalığındaki primer patofizyolojiyi önlemektir” ifadelerini kullandı. TOK KARNINA UYUMAYIN Reflüsü olan kişilerin yemeklerini iyi çiğneyerek, az miktarda ve sık sık tüketmesi gerekiyor. Uzun süre aç kalmamak burada kilit rol oynarken, sıvı alımının yemeklerle birlikte değil, yemekten yarım saat önce veya sonra yapılması önem taşıyor. Reflüsü olan kişilerin son yemeği yatmadan en az iki saat önce kesmesi ve tok karnına uyumaması gerekiyor. Yatmadan önce yenilen yemekler mide basıncını yükseltebileceği için reflü şikayetini de artırıyor.