Koronavirüs aşılarının kısırlık yaptığı yönündeki iddialara son noktayı, ABD’deki Miami Üniversitesi Üroloji Bölümü’nden bilim insanlarının yaptığı çalışma koydu. 45 erkeğin dahil edildiği çalışma, mRNA aşısı olanların sperm sayısı ile hareketliliğinde artış olduğunu ortaya çıkardı. Dünyanın en saygın tıp dergilerinden JAMA’da yayınlanan çalışmayı DHA'ya değerlendiren Türk Androloji Derneği Onursal Başkanı Prof. Dr. Ateş Kadıoğlu, aşının değil, virüsün üreme sistemini kötü etkilediğini vurguladı.
Türkiye’de de yaygın olarak kullanılmaya başlanan mRNA aşılarının erkeklerde kısırlığa yol açtığı yönündeki kaygıları giderecek çalışma Amerika’dan geldi. Miami Üniversitesi Üroloji Bölümü'nden bilim insanları tarafından yürütülen ve sonuçları 17 Haziran’da dünyanın en saygın tıp dergilerinden Amerikan Tıp Cemiyeti’nin yayını JAMA’da yer alan çalışmaya göre mRNA aşısı olan erkeklerin üreme sisteminde herhangi bir problem oluşmadı, tam tersine sperm sayısı ve hareketliliğinde artış gözlendi. Verileri değerlendiren Türk Androloji Derneği Onursal Başkanı ve İstanbul Tıp Fakültesi Üroloji Bölümü’nden Androloji Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Ateş Kadıoğlu, çalışmanın “aşıların üreme sistemine zarar vermediğinin kanıtı” bakımından önemli olduğunu söyledi.
Kovid-19 enfeksiyonunun akciğer gibi erkek üreme sistemini de çok sevdiğini söyleyen Prof. Dr. Ateş Kadıoğlu, “Çünkü ACE2 reseptörleri, testiste de akciğerdeki gibi son derece yoğun ve virüs, bu reseptörlere bağlanarak hücreleri etkiliyor. Bunun sonucu olarak testiste iltihap (inflamasyon) gelişiyor, ‘leydig’ hücrelerinden testosteron salgılanması azalıyor, hormonlarda sorun oluşuyor, immünolojik birtakım hadiseler meydana geliyor. Aynı zamanda ateş yükselmesi de testisleri olumsuz etkiliyor. Kovid hastalarındaki 37.8’in üzerindeki ateş, testis açısından olumsuz etkilere yol açıyor. Buna bağlı olarak genital sistemde yani üreme sisteminde olumsuz birtakım değişiklikler oluyor. Sperm sayısı yüzde 50 oranında düşüyor. Sperm hareketliliği azalıyor. Aynı zamanda spermlerin canlılığında da olumsuz etkilenme oluyor” dedi.
Özellikle genç hastaların bu durumdan daha çok etkilendiğini anlatan Prof. Dr. Kadıoğlu, “Çünkü özellikle genç hastalarda ACE 2 reseptörleri, yaşlılara göre daha fazla. Bu nedenle de genç erkeklerin testisleri Kovid-19’dan daha olumsuz etkileniyor. Aynı zamanda hastalığın hafif, orta ve ağır geçilip geçilmediği de son derece önemli. Ağır geçiren hastalarda, bu değişiklikler çok daha fazla. Demek ki gençler ve hastalığı ağır geçirenlerde üreme sisteminin daha fazla etkilenmesi söz konusu” şeklinde konuştu.
Prof. Dr. Kadıoğlu, nüfusunun büyük bir çoğunluğu aşılanan İsrail’de de buna benzer bir araştırma yürütüldüğüne işaret ederek şunları söyledi:
- “İsrail'deki çalışmaya da yine 40-45 erkek dahil edilmiş. Bunlar arasında tüp bebek tedavisine giden hastalar da var. Bu hastaların (aşılanmadan önce) 29 tanesinde normal semen parametreleri gözlenmiş, 14 tanesinde ise düşük semen parametreleri var. Normal semen parametrelerinde olan grupta, santimetreküpte sperm sayısı 43 milyondan 47 milyona çıkmış. Sperm sayısı düşük olan hastalarda ise sperm sayısı 4 milyondan 8 milyona çıkmış. Bu çalışma da üreme sisteminde sorun olan erkeklerde bir miktar yükselme tespit edildiğini gösteriyor bize. Ama İsrail’in araştırması henüz bir dergide yayınlanmadı. Şu an halen veri tabanında takip ediliyor. Makale olarak yayınlandıktan sonra çok daha detaylı bilgilere sahip olacağız.”
Kovid hastalığının üreme sistemi için çok daha riskli olduğunun altını çizen Prof. Dr. Ateş Kadıoğlu, sözlerini şöyle noktaladı:
- “Kovid üreme sistemi için zararlıdır. Aşının herhangi bir zararı yoktur. Hatta bu yararı konusunda da (bu çalışmalar ile) bir umut ışığı belirmiştir. Ama halen ispat edilmeye muhtaç veriler bunlar. Çünkü bu çalışmaların kısıtlılığı, öncelikle vaka sayısı az, kontrol grubu yok. Takip süresi de kısa. Aynı zamanda bizim mevsimsel dediğimiz semen parametrelerindeki zamana bağlı değişkenler dediğimiz durum da bu hastalarda gelişmiş olabilir. O yüzden kontrol grubunun olması gerekiyor, çok daha fazla hasta takip edilmesi gerekiyor, aynı zamanda uzun dönem takip de şart. Semen parametrelerinin de çalışmalarda sayıya göre sınıflandırılması lazım. Yani kötü semen parametresi olanlar, orta derecede iyi olanlar vb şeklinde. Bunların hepsinin de daha yüksek sayıda vakalarla uzun takiplerinin yapılması, kontrol grubu ile karşılaştırmalı çalışmaların yapılması gerekiyor. Buradan ‘aşılar kısırlığa çare’ sonucu da çıkmamalı bu nedenle.