Çocuklarımız uzun bir tatilden sonra zorlu bir tempoyla okula başladı. Bütün bir yıl boyunca sabah erken saatlerde kalkıp, gün boyu dinç bir zihinle öğrenecekler. Bu arada toplu yaşamanın kurallarını içselleştirip, sosyalleşecekler. Yedikleri, içtikleri zihin ve beden sağlıkları için olduğu kadar, ruh sağlıkları için de önemli. Ultra işlenmiş, paketlenmiş gıdaların kantinlerde satışı yasak olsa da çocuklarımız, birbirlerinden de etkilenerek okula yakın kafelerde veya marketlerden satın alarak sağlıksız gıdaları tüketebiliyorlar.
Organik yağlarla hazırlanmış gıdalar, çocukların gelişiminde etkili
Yapılan bilimsel araştırmalar bu işlenmiş gıdaların kanser kadar, ruh ve sinir hastalıklarına yakalanma oranını artırdığını da gösteriyor. Boylarının uzadığı, hormonlarının aktive olduğu, fiziksel değişim gösterdikleri ve çokça sınava girdikleri bir çağda, spor yapmaları ve doğru beslenmeleri hayati önem taşıyor. Bugünlerde beden ve ruhlarına yaptıkları yatırım, gelecekte sağlıklı ve bereketli bir ömrün teminatı olacak. Bu yüzden, okula gitmeleri kadar, okulda öğrenebilmeleri ve sağlıklı büyüyebilmeleri de önemli. Eğer kahvaltı alışkanlığı kazanmamışsa, öğünleri de okulda geçiyorsa, simit alması için harçlık vermek yerine, çantasına mutlaka anne işi ev yapımı sağlıklı bir gıda koymalıyız. Beyin hücrelerinin temel yapı maddelerinden biri yağdır. Dolayısıyla organik yağlarla hazırlanmış protein, vitamin ve mineral içeren gıdalar, çocuğumuzun gelişiminde sihirli değnek etkisi yapacaktır. Peki bunu nasıl bilebiliriz? Bu sorunun tek ve basit bir cevabı var: organik besin. Bütün yaratılmış gıdaların çeşitlerinden dengeli ve düzenli yemek. Sebze, et, kurubaklagil, süt ürünleri, yağlı tohumlar, yumurta ve meyveler ve mutlaka su. Söylemeden de geçemeyeceğim, lütfen çocuklarımızı ikaz edelim, kimseden bir yiyecek almasınlar, ikram da olsa yemesinler, hatta kendi açmadıkları suyu bile içmesinler. Bugün, çocuklarımız için beslenme çantalarında lezzetli atıştırmalıklar hazırlayalım. Allah hepsini esirgesin ve sağlıklı, başarılı bir eğitim öğretim yılı nasip etsin. İyi pazarlar.
Kuru domatesli empanada
1 yemek kaşığı zeytinyağı
1 orta boy kuru soğan
250 g. keçi peyniri veya yağlı peynir
50 gram kuru domates
1 tatlı kaşığı kurutulmuş dereotu
250 g. un
150 g. tereyağı
1 yumurta
2 yemek kaşığı su
1 tatlı kaşığı tuz
Tereyağını lokma lokma doğrayalım. Un ve tuzu eleyelim, içine tereyağını ekleyip ovalayarak hamur haline getirelim. (Tart hamuru sıkılarak yoğurulmamalı, yağ tamamen eriyip akmamalıdır. Bu yüzden tereyağı soğuk olmalıdır. Gerekirse ara ara buzdolabına kaldırabilir veya buzlukta birkaç dakika tutup hamuru soğutabiliriz.) Daha sonra hamura yumurta ve suyu ekleyip hırpalamadan karıştıralım. Bir streç filme sarıp yarım saat buzdolabında dinlendirelim. Soğanı çok ince doğrayalım veya rendeleyelim. Yağı çok az ısıtıp soğanı kavuralım ve soğutalım. Kuru domatesleri ince ince kıyalım ve 10 dakika az su ile ıslatalım. Kavurduğumuz soğana kuru domates ve keçi peynirini ilave edip karıştıralım. Tart hamurunu bir streç film üzerinde unlanmış merdane ile açalım. Yuvarlak bir kalıpla keselim. Her bir yuvarlak parçaya iç koyup yarım ay şeklinde katlayalım. Yapışmazsa iç yüzeylere su sürelim ve çatalla bastırarak birleştirelim. Önceden ısıtılmış 180 derecelik fırında 20 dakika pişirelim. Afiyet olsun.
Muzlu kurabiye
2 olgun muz
150 g. yulaf ezmesi
2 yemek kaşığı toz fındık
100 g. böğürtlen veya damla çikolata
Bir fiske toz tarçın
Bir fiske tuz
Muzu ezelim, fındık tozu, yulaf ezmesi, tuz ve tarçınla iyice karıştıralım. Böğürtlenleri ilave edelim ve ezmeden harca karıştıralım. Eğer damla çikolata kullanıyorsak, hamurla doğrudan ekleyebiliriz. Elimizle istediğimiz büyüklükte toplar yapalım. Bir fırın tepsisine pişirme kağıdı serelim. Kurabiyelerimizi dizelim. 180 derecede 15-20 dakika pişirelim. Afiyet olsun.
