Çocukken gelecek hedefini, "Şarkıcı doktor olacağım." diye belirleyen bugün ise dünyaca tanınan bir hekim ve Türk sanat musikisi üstadı olan Prof. Dr. Ali Rıza Kural, çok yönlü kişiliği, başarılarla dolu hayatıyla yeni nesillere örnek oluyor.
Küçük yaşlardan itibaren müziği hayatının ayrılmaz bir parçası haline getiren Kural, tıp eğitiminin yanında Türk musikisinin tanınan büyük üstatlarıyla da çalışma imkanı buldu.
Kendisi gibi hekim ve musiki üstadı olan Prof. Dr. Alaeddin Yavaşca'yı örnek alan Kural, hem şarkıcı hem de doktor olma hayalini gerçekleştirdi.
Robotik Cerrahi ve Üroloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. Ali Rıza Kural, hekimlik kariyeri ve müzik yaşantısına dair çalışmalarını anlattı.
Kural, insanların küçük yaşlardan itibaren hedefler koyduğunu dile getirerek, kendisinin de "Şarkıcı doktor olacağım." idealiyle büyüdüğünü söyledi.
Bu kararında Alaeddin Yavaşca hayranlığının etkili olduğunu belirten Kural, "Küçük yaşlarda tek iletişim aracımız radyoydu. Radyoda 'Dr. Alaeddin Yavaşca'dan Şarkılar' diye bir program vardı. O zamanlar sanırım Ankara'da yayınlanıyordu. Ben de o dönem Samsun'daydım. İlk, orta ve lise eğitimimi orada aldım. O program başladığında, hemen dikkat kesilir, dinlemeye başlardım. 'Ne olacaksın?' diye sorduklarında da 'Şarkıcı doktor olacağım' cevabını veriyordum. 4-5 yaşlarımdaydım. Müzikle küçük yaşlarımdan beri uğraştım. Tıbba girişim de kendi isteğimle oldu" diye konuştu.
Kural, İstanbul Tıp Fakültesi'nin ilk tercihi olduğunu, başarılı bir öğrencilik hayatı geçirdiğini aktararak, şöyle devam etti:
Kural, üniversiteye kadar keman çaldığını anlatarak, Türk müziğine olan ilgisinin Arif Sami Toker'le başladığını kaydetti. Konservatuvardaki hocalarının da kendisini etkilediğini ifade eden Kural, Süheyla Altmışdört, Nevzat Atlığ'ın müzik hayatında önemli bir yer tuttuğunu dile getirdi.
Kural, Altmışdört ve Atlığ sayesinde Türk müziğine bağlandığını dile getirerek, şu değerlendirmelerde bulundu:
Kural, müziğin hayatında önemli bir yer kapladığını belirterek, "Ameliyathane ortamında kalkıp şarkı söylemiyoruz. Talepler olsa da. Bazen tanıyan hastalar 'Ameliyata girerken şu şarkıyı okur musunuz?' diyor. Bir çalışma anında kafamda çok sevdiğim bir şarkı geçtiği oluyor. Sanki mırıldanıyor gibi oluyorum. Müzik hep içinizde dolaşır" dedi.
Kural, üniversite yıllarında İstanbul'a geldiğinde Arif Sami Toker'den müzik dersi aldığını yineleyerek, "Daha sonra üniversite korosuna girdim, merhum Rüştü Eriç'ten ders aldım. Sonra da konservatuvar, eski adıyla Devlet Klasik Türk Müziği Korosu şimdiki adıyla Cumhurbaşkanlığı Klasik Türk Müziği Korosu, orada müzik icra ettim. İstanbul Radyosunun sınavlarını kazanarak solist olarak sınırlı sayıda da olsa solo bantlar doldurdum" diye konuştu.
Kural, yakın zamanda Dünya Endoüroloji Derneğinin başkanlığı yaptığını belirterek, şunları kaydetti:
Prof. Dr. Ali Rıza Kural, yaşamı boyunca tıp mesleğinin her zaman ağır bastığını ancak müziğe de ilgili olduğunu kaydederek, ud ve keman gibi enstrümanlar çaldığını aktardı.
Üniversitenin ilk yıllarında bazı korolara hem sesi hem de sazıyla eşlik ettiğini vurgulayan Kural, bir hekim için sanatla uğraşmayı tamamlayıcı bir hobi olarak yorumladığını söyledi.
Tıpla musikinin arasındaki ilişkinin çok kuvvetli olduğuna değinen Kural, "Bazı makamlar insanlara neşe verir. Eskiden özelikle psikolojik hastalıkların tedavilerinde, şifahanelerde hastalara bu tarz makamlar dinletilerek tedaviler yapılmıştır. Bunu kayıtlardan görüyoruz. Günümüzde bile bu yönde çalışma yapan tıp mensubu hem de çok iyi müzisyen, musikiyle uğraşan arkadaşlarımız var." dedi.
Prof. Dr. Kural, müzik çalışmalarının sadece sahneden ibaret olmadığını belirterek, sözlerini şöyle sonlandırdı:
"Son zamanlarda 2008'de Senfonik Musiki diye bir albüm çıkardım. Bu türün ilk örneklerinden biri olarak görülüyor. Bunun konserini de verdim. Devlet Senfoni Orkestrası'nın yarısı vardı. 10 Türk musikisi sazı vardı. Albümde de bunu yapmıştım. Sonra özel konserler verdim. 14 Mart Tıp Bayramı'nda müzikler icra ettim. 2 yıl önce 2 albüm çıkardım. Biri 'Klasikler.' Bunu Nevzat Atlığ Hocamın teşvikiyle yaptım. Parçaları birlikte seçtik. Kayıtlarda iki disk doldurduk. Özellikle babam da teşvik etti. Onun sesi de çok güzeldir. "Oğlum klasikler güzel. Bizim dinlediklerimizi ne zaman kaydedeceksin?' dedi. Onun üzerine de 'Sevdiklerimin Sevdikleri' diye bir albüm yaptım 2016'da. Günümüze daha yakın bestecilerin eserleri var."