Vaize Fatma Bayram’ın yazı çalışması için altı dakikada başlayıp bitirdiği kelimelerden oluşan kitabı ‘Altı Dakika’, Kaknüs Yayınları’ndan çıktı. Rastgele kelimeler seçilerek zihni boşaltmak amacı taşıyan bu teknik, asıl yazıya geçiş için kalemi hazırlamaya yarar esasında. Amacı bir kitap oluşturmak değildir. Zihnin kusma taşı olarak niteleyen Bayram, “Başlangıçta sadece yazıya geçiş için bir egzersiz olarak düşünülen bu iş, peşini bırakmayınca kendisi bir kitaba dönüştü” diyor.
Marmara İlahiyat Camii’nde Elmalılı Tefsiri okuduğum bir sohbetin çıkışında, yanıma biri yanaştı. Kendisini kısaca tanıtarak bir yazı okulunda editör ve yazı hocası olarak çalıştığını, eğer istersem benim yazılarımı düzenleme konusunda da gönüllü olarak yardımcı olabileceğini söyledi. Behiye Malkoç hocam birkaç kez teklifini yeniledi. Bazı soruları hakkında görüşürken samimiyetimiz pekişti, nihayetinde kendisiyle yazı dersi yapmaya başladık. O derslerin en başında öğrettiği bir teknikti altı dakika. Bu tekniğin amacı bir kitap oluşturmak değil, asıl yazacağınız konu için kaleminizi hazırlamak ve içinizi boşaltmaktı.
Sanırım bir fikri kısaca yazabileceğiniz kadar uzun, her gün zaman ayırmaya usanmayacağınız kadar kısa bir süre olduğu içindir.
ZİHNİN KUSMA TAŞI
Bu teknikte ideal olan her gün yazmanızdır. Gün içinde belli bir vakti yoktur. Amaç yazıya başlamadan önce altı dakika yazıp zihninizi boşaltmanız, sonra da asıl yazacağınız konuya eğilmenizdir. Zihnin takıldığı kişisel konuları bu şekilde boşaltmadığınızda onlar asıl yazdıklarınıza sirayet ederek, yazılarınızın fazla kişiselleşmesine ve sonuç olarak evrenselliğini yitirmesine yol açabilir. Zihnin kusma taşıdır altı dakikalık yazılar. Benim hikâyemde kuvvetli rutinler yok maalesef. Bazen günlerce yazamayıp bazen de günde birkaç tane yazdığım oluyor.
DÜŞÜNMEK İÇİN ZAMAN YOK
Kelimeleri Behiye hocam seçip gönderiyor. Bunlar kitap sayfalarından rast gele seçilmiş kelimeler. Dolayısıyla çoğunlukla yalın halde olmuyor. Mesela yazıya “istatistiklerinden” gibi bir kelimeyle başlamanız, kalem hiç susmadan altı dakikada yazıp bitirmeniz gerekiyor. Düşünmek için zaman yok.
Az önce örnek verdiğim ekleri olan kelimelerle yazının giriş cümlesini kurmak ilk anda çok zor olabiliyor. Fakat sonra bir bakıyorsunuz o ilk cümle sizi almış hiç ummayacağınız yerlere götürmüş. Bir de bazen hızla yazarken satırlarda vücut bulmasından rahatsız olacağınız bazı duygu ve anılarınızla yüzleşebiliyorsunuz, o da çok zordu.
DEFTERİMİ HER YERE TAŞIDIM
Zamanla bu altı dakikalar bende ihtiyaç haline geldi. Yazmadığımda içim şişmiş gibi hissetmeye başladım. O yüzden altı dakika defterimi her yere taşıyorum. Bir defasında gittiğim bir yere defter götürmemişim. Yazma arzusu zonklamaya başlayınca orada kaldığım birkaç gün boyunca yazılarımı büyükçe bir paket kağıdına yazdım.
Sanırım meslekten geliyor bu durum. Biz vaizlere ayaküstü pek çok soru sorulur. Hızla bütün boyutlarını düşünüp cevaplamanız gerekir. İllaki Rabbimin ihsanı olan bir kapasite de vardır. Ne diyeyim, şükrolsun.
İSTİKRARIN ÖNEMİNİ ÖĞRETTİ
İstikrarın önemi milyonuncu kez kendini gösterdi. Başlangıçta sadece yazıya geçiş için bir egzersiz olarak düşünülen bu iş, peşini bırakmayınca kendisi bir kitaba dönüştü. Ayrıca bir kez daha, yaptığımız işe önem verip özen gösterdiğimizde onun bize etkileyici bir ürün olarak döneceğini gördük. Hepsinden önemlisi verili kelimelerle başlamak, kaderde payınıza düşenden yakınıp durmaktansa onunla yapabileceklerinize odaklanmanın en sağlıklı yol olduğunu da teyit etmiş oldu.