'Nasihatname' olarak nitelendirdiği müstakbel kitabıyla çok sevdiği Türkiye’ye olan kefaretini ödeyeceğini belirten Bilge yazar Alev Alatlı, "Bu kitabı okuyanlar önümüzdeki yüzyıla avansla girsin istiyorum. Tahmin edileceği gibi uzun ve yorucu bir iş. Nasihatnamede bir sistem icat ettim ve o şekilde kurguluyor ve yazıyorum" ifadelerini kullandı.
Yazar Alev Alatlı, Türkiye'nin eğitim sorunlarıyla ilgili çözüm önerilerini, Kapadokya Üniversitesi'nde uyguladıkları eğitim sistemini ve "Ülkeme kefaretim olacak." dediği müstakbel kitabını anlattı.
Eğitim sorunları için toplumun bütün kesimlerinin çözüm üretmesi gerektiğini dile getiren Alev Alatlı, herkesin sadece hataları sayıp dökmekle yetinmeyip, aynı zamanda katkıda bulunması gerektiğini kaydetti.
Liyakat ve eğitim sorunları için yapılması gerekenler üzerinde kafa yorulmasının şart olduğunu aktaran Alatlı, şöyle devam etti:
- "Şimdi tabii 'liyakat' deyip durmakla olmuyor. Bizi milletçe kahreden olumsuzlukların ezici çoğunluğunun liyakat eksikliğinden kaynaklandığını iddia eden bencileyin biriyseniz, sorunu gidermek için yapılması gerekenler üzerinde düşüneceksiniz. Aynı şekilde, Başkan Erdoğan’dan, daha doğrusu iktidardan milli eğitimi ihya etmesini talep ediyorsanız, üşenmeyecek ‘Nasıl?’ sorusuna siz de kafa yoracaksınız. Eğitim sistemleri boşlukta oluşmazlar çünkü. Toplumu meydana getiren resmi, gayrıresmi tüm kurum ve kuruluşların bilgi ve hassasiyetleri doğrultusunda ve seferberlik boyutlarında ortak gayretinin ürünleridir. Kenara çekilip, hataları sayıp dökmekle yetinmeyecek, katkıda bulunacaksınız.”
“En büyük hata yabancı dille eğitim vermek”
Alatlı, 13 yıl önce meslek yüksekokulu ile başlayan, geçen yıl Kapadokya Üniversitesi'ne evrilen sürecin temel nedeninin eğitim ve liyakat sorunlarına çare arama çabası olduğunu vurgulayarak, şunları söyledi:
“Bakın, bizim meselemiz hiçbir zaman Türkiye’nin iki yüz bilmem kaçıncı üniversitesi olmak değildi. Bizim meselemiz, yüzyılların ihmaliyle yüzleşmek, daha doğrusu yüzleşmeye katkıda bulunmaktı. Yanlış olduğunu düşündüğümüz uygulamaları doğrultmak, eksikleri telafi etmekti. Albert Einstein’ın 'Sorunlarımızı onları yaratan düşünce tarzımızı kullanarak çözemeyiz.' vecizesi doğrultusunda yanlışta ısrar etmemeyi şiar edindik. Bakın, öğrenciye bilmediği bir konuyu, bilmediği bir dille öğretmeye kalkmak eğitimde yapılabilecek yanlışların en büyüğüdür. Çünkü kavram karmaşasına neden olur. Ezbere zorlar. Yaratıcı düşünceyi sakatlar. Bu bakımdan öğretim dili, mutlaka Türkçe olmalıdır.
Buna karşın, yabancı dil de zihni yeni yaklaşımlara açar, hayal gücünü zenginleştirir. Öyleyse, yabancı dil yasak savar gibi değil, hak ettiği ciddiyetle, sular seller gibi ama mutlaka ve ayrıca öğretilmelidir. 'Ayrıca' sözcüğünün altını çiziyorum, çünkü yabancı dil öğretimi kendi içinde bir disiplindir. Kendi yöntemleri, kendi müfredatı, kendi uygulamaları vardır. Başlı başına bir öğretim dalı olarak ciddiyetle ele almazsanız, dört yılın sonunda ne asli konularında, ne de yabancı dilde yeterli mezun veremezsiniz.
“Kapadokya akademik uğraş için mükemmel bir yer”
Alev Alatlı salim kafayla eğitim verebilmek için Kapadokya’yı seçtiklerini ifade ederek, büyük şehirlerin gürültüsünden, angaryasından uzak, asude bir ortamda akla odaklanmak istediklerini kaydetti.
İşlerinin, bilgilenmek ve bilgilendirmek olduğunu vurgulayarak, “Peri bacalarının, yeraltı yerleşimlerinin büyülü güzelliklerinin yanı sıra medeni, incelikli, huzurlu bir bölgemiz Kapadokya. Eğlenceli ama farfara değil, seçkin ama asık suratlı değil, edepli ama bağnaz değil, hasılı akademik uğraşa mükemmelen elveren bir ortam. Gencecik bir insanın tek bir saniyesini angaryaya dolayıp zayi etmesine razı değiliz. Güzel atlar ülkesi Kapadokya bize eğitimde verimli olma imkanı tanıyor.” şeklinde konuştu.
"Çok sevdiğim ülkeme kefaretimi ödemeye hazırlanıyorum"
Alev Alatlı, "Nasihatname" olarak nitelendirdiği müstakbel kitabıyla çok sevdiği Türkiye’ye olan kefaretini ödeyeceğini anlattı.
Henüz yazım aşamasında olan kitabıyla bunca yıllık çalışmanın, bilginin kefaretini ortaya koyacağını kaydeden Alatlı, sözlerini şöyle sürdürdü: