
Son 4 yılda 4 bin insanın canverdiği, bir su kuyusundan diğerine 200 kilometre mesafenin olduğu dünyanın en tehlikeli çöllerinden Tenere’yi geçmeye çalışan insanların hikayesini Hasan Söylemez belgesele çekti. Hİkaye oldukça etkileyici.
Size dünyanın en yalnız ağacının hikayesini anlatacağım. O bir akasya ağacı. Herkes onu Tenere Ağacı diye bilir. Çünkü ismini Sahra Çölü’ndeki 400 bin km karelik Tenere Bölgesinden alıyor. Ona en yakın ağaç da 400 km uzaklıkta. Tenere, Tuareg dilinde ‘Çöllerin çölü’ demek. Bu cümleler Afrika ülkelerini bisikletiyle gezen Hasan Söylemez’e ait. Geçtiğimiz hafta Söylemez’in Tenere adlı belgeselini seyrederken yeniden o fotoğraf karesini ve sosyal medyada paylaştığı bu cümleyi düşündüm. O zorlu yolculuğu belgesel yapan Hasan Söylemez’in çölden yazdığı o cümleler, paylaştığı fotoğraf karesi, yaşadıkları, şimdi seyrettiğimiz bir belgeselin fragmanı gibiydi sanki.
ÖNCE KENDİ HİKAYESİNİ YAZDI
Hasan Söylemez, beş parasız bisikletiyle önce Anadolu’da sonra da Afrika’da yaptığı yolculukla tanınıyor. Ben biraz daha eski yıllardan yani mesaili çalıştığı dönemden tanıyorum. Hani hepimiz gibi İstanbul’da milyonlarca insandan biri gibi yaşarken herşeye sırtını dönüp hayallerinin peşine gitmeye karar verdiği günlerden.... Bizim ‘olmaz ki’ , ‘Ama nasıl yaparım’ dediğimiz şeylere ‘Ne önemi var’ ‘Ben yaparım’ dedi ve hesapsız kitapsız yola çıktı. Çok sevdiği kedisiyle de vedalaşarak.
Anadolu’yu gezip bu yolculuğu kitap yapan Söylemez 4 yıl da Afriya’yı dolaşmak için 2017’de yollara düştü. Az gitti uz gitti dere tepe güz gitti. Arkasına dönüp bir arpa boyu yol aldığını görünce hiç moralini bozmadı. Yine yoluna devam etti. Çünkü o 4 yılda Afrika’nın bütün ülkelerini dolaşıp insanların hayallerini kameraya alıp bununla bir belgesel yapmanın planını yapmıştı. Ama yolculuk sürprizlerle doluydu. Dört yılda 54 ülkeden sadece 17 tanesini dolaştı mesela. Sürprizi bol yolculukta yaşadığı bir hikayeden esinlenerek çektiği Tenere adlı belgesel ise geçtiğimiz günler ilk kez seyirciyle buluştu.
KERVANLA İKİ AY SÜRERMİŞ
Tenere dünyanın en zorlu çöllerinden biri. Bölge halkı ona ‘Çölün çölü’ ismini takmış. Sahra Çölü’nün ortasında 400 bin km’lik bir alan. Şöyle hayal edin: İki su kuyusu arasında 200 km’lik, iki ağaç arasında 400 km’lik mesafe var. Belgesel Afrika’nın en yoksul ülkelerinden olan Nijer’in Agadez şehrinden çalışmak için yola çıkan 47 yaşındaki Beşir’in ve yol arkadaşlarının hikayesini anlatıyor. Uzun yıllar Fransa’nın sömürgesi olmuş, kuraklığın, yoksulluğun, çatışmaların kol gezdiği Nijer’in Müslüman halkı hayatta kalmak için buradan Libya’ya oradan da Avrupa ülkelerine para kazanmak için gidiyor. Koyunlar, su kovaları, ev eşyaları, yiyecek yani aklına ne gelirse bir kamyona doldurmuş üstünede onlarca insan oturmuş bu zorlu yolculuğa çıkıyor. Yol yok yani cehennem sıcağında çölü geçmeye çalışırken kaybolma ihtimalin yüksek. Beş günlük bu yolculukta en büyük sıkıntı ise su. Kuraklığı, susuzluğu, yakıcı güneşi belgeseli izlerken iliklerinize kadar hissediyorsunuz. Bozulan kamyon, mahzur kalan bir grup insanın ölmek üzereyken son anda kurtuluşu, kana kana su içtikleri sahneler oldukça etkileyici. Yolcuları soyan haydutlar, kamyonda uyurken aşağı düşüp ölenler çöl yolculuğunun olmazsa olmaz diğer zorlukları. Beşir’in anlattığına göre geçmişte kervanlarla iki ayda aşılıyormuş bu çöl. Develerin bir ay su içmeden çölde yürüyebildiğini insanların çok çaresiz kaldıklarında bir deveyi kesip su keselerindeki suyunu içtiğini yine bu belgeselin kahramanı Beşir’den dinliyoruz.
20 bin insan ölmek üzereyken kurtarıldı
Film boyunca tekerleği patlamış kamyonlardan kalan onlarca boş lastik dikkatimi çekiyor. Sonra her birinin çölde ölenlerin mezar taşı olduğunu öğrenince küçük bir şaşkınlık yaşıyorum. Belgesel adeta göçmen trajedisinin görünmeyen yüzü. Avrupa ülkelerine giderken Akdeniz’de boğulanlarının hikayelerini biliyoruz işte bu trajedi aslında Afrika’ya Sahra Çölü’ne kadar uzanıyor. Afrika çöllerinde göç etmek için yola çıkanlardan hayatını kaybedenlerin sayısı Akdeniz’de boğularak ölenlerin sayısından iki kat daha fazla. Resmi rakamlara göre son 4 yılda çölde 4 bine aşkın insan hayatını kaybetmiş. Ölmek üzereyken kurtarılan insan sayısı ise 20 binin üzerindeymiş. İşte başlarında patlamış bir tekerle çölün sonsuzluğuna gömülen bu insanların trajedisi Tenere belgeseliyle önce Türk seyircisiyle buluştu. Susuzluk sorununun dünyanın yakın gelecekteki en önemli sorunlarından biri olduğunu hatırlarsak belgeselin aslında ne kadar önemli olduğunu daha iyi idrak ederiz. Türk Kızılay’ın destek verdiği belgesel bundan sonra dünya festivallerinde de gösterilecek. Umarız uçsuz bucaksız bir çölde yoksul, kimsesiz ve çaresiz bu insanların verdikleri yaşam mücadelesine dünya sessiz kalmaz.
Sabırlı olmayı öğretti
- Belgeselin kahramanı Beşir’in hikayesi şöyle: Nijer’de yaşayanların en büyük hayali bir dönem Libya’da para kazanmak. Ancak Libya’ya giden Beşir iç savaş sırasında yaralanıyor ve uzun süre hastanede tedavi görüyor. Evine yaralı ve beş parasız dönüyor. Aradan bir kaç yıl geçince yeniden para kazanmak için bu defa Dirkou’ya gitmek için kuş uçmaz kervan geçmez bir çölde yola çıkıyor.
- Gazeteci Hasan Söylemez’in yönetmenliğini yaptığı Tenere belgeseli dünyanın dört bir yanında festivalleri dolaşacak. Belgeselin ilk durağı İstanbul’du ve belgesele yoğun bir ilgi vardı.
- Hasan Söylemez bu belgeseli çekerken tek başına bir araçla kamyonu çölde takip ettiğini ve aracının bozulduğunu, çölde kaldığını anlattı. Ayrıca bu çölü üç defa geçmek zorunda kalan Söylemez “Bu yolculukta sabrı öğrendim” diyor.
- Aynı çölü üç kez geçen Hasan Söylemez bu zorlu yolculukta en büyük korkusunun çölde arabasının bozulması olduğunu dile getiriyor.
- Tenere belgeselini çekme hikayesinin bir fotoğraf karesinden ilhamla ortaya çıktığını anlatan Söylemez belgesel sonunda şunları söyledi: “Yolculuğa çıkmadan 1,5 yıl önce bir kamyon fotoğrafı görmüştüm ve o beni çok etkilemişti. Bu kamyonla ben de yolculuk yapmak istiyorum diye bir macera peşindeydim aslında. Başlarda belgesel çekmek gibi bir planım yoktu. Ardından o fotoğrafı araştırınca o kamyonun altından çok trajik bir hikaye ile karşılaştım. Sonuç olarak çölde yolculuğa çıkan bu insanların hikayesini duyurmak istedim” dedi.
- Belgeselde benim ilgimi çeken isimlerden birisi de insan kaçakçılığı yapan Muhammed oldu. Muhammed yani Boss bu yolculuğa çıkardığı insanların sayısını hatırlamıyor ama milyonu bulmuştur diyor. Ölüm kalımla burun buruna bu yolculuğu Boss şöyle anlatıyor: Eğer biri gitmeyi kafasına koyduysa çöl değil ateş üzerinde bile yürüyerek gider.
- Hasan Söylemez’in Tenere Çölü’nden attığı bir tivit şöyleydi: “dTenere Bölgesi milyonlarca yıl önce denizmiş. Sonra envai çeşit vahşi hayvanın cirit attığı tropikal ormanlara dönüşmüş. Hatta Agadez’in güneydoğusunda büyük bir dinozor mezarlığı bile var. Düşünün, öyle çok fosil var ki, geçenlerde bana dinozor dişi satmaya çalıştılar. :)e” bana dinozor dişi satmaya çalıştılar. :)
Merhaba, sitemizde paylaştığınız yorumlar, diğer kullanıcılar için değerli bir kaynak oluşturur. Lütfen diğer kullanıcılara ve farklı görüşlere saygı gösterin. Kaba, saldırgan, aşağılayıcı veya ayrımcı dil kullanmayın.
İlk yorumu siz yapın.