İsmail Erdoğan’ın küratörlüğünü yaptığı, Filistinli sanatçıların eserlerinden oluşan “Filistin, Daima” sergisi, işgalci İsrail’in Filistin’de gerçekleştirdiği zulmü gözler önüne seriyor. Karikatürist Doktor Alaa Allagta, “Gazze’de şehit olanlar ve sürgün edilenler yakınlarımdı. Yaşananlar tablolarımda net bir şekilde ortaya çıktı. Tablolarım, sessiz olmalarına rağmen konuşan tablolar haline geldi” ifadelerini kullanıyor. Mohammad Sabaaneh ise dünyaya, işgalcilerin Filistinlilere yönelik insan hakları ihlallerini göstermek istediğini söylüyor.
İşgalci İsrail’in Filistin’de gerçekleştirdiği zulme karşı başta Filistin halkı olmak üzere bütün dünya halklarının gösterdiği direnişi ortaya koyan karikatür, illüstrasyon ve yağlı boya tablolarından oluşan “Filistin, Daima” sergisi İstiklal Sanat Galerisi’nin ev sahipliğinde geçtiğimiz hafta sanatseverlerle buluştu. “Filistin, Daima” sergisi, dünyaca ünlü Filistinli sanatçılar Dr. Alaa Allagta, Osama Hajjaj, Amjad Rasmi, Mohammad Sabaaneh ve Naser Jafari ile Türk sanatçı Hüseyin Ünlü’nün eserlerinden oluşuyor. Karikatür, illüstrasyon ve yağlı boya tablolarının yer aldığı 70 eserden oluşan karma sergi, 15 Ocak 2024’e kadar görülebilir. Yeni Şafak Pazar olarak; Dr. Alaa Allagta, Osama Hajjaj, Mohammad Sabaaneh ve Naser Jafari ile sergide yer alan eserlerini konuştuk.
Filistinli karikatürist Dr. Alaa Allagta, “Çocukluğumdan beri işgalin bombaladığı okullarda büyüdüm, hastanelerinde küçükken tedavi oldum ve yetişkin biri olarak cerrah doktor olarak çalıştım” diyor. “Aynı zamanda bir sanatçıyım” ifadelerini kullanan Allagta, “Gazze’de şehit olanlar ve sürgün edilenler ailem, komşularım ve arkadaşlarımdı. Tüm bu yaşadıklarım ve gördüklerim benim de tablolarıma yansıdı” şeklinde dile getiriyor.
Rüyalarımda bile kanlı sahneler görüyorum
Filistin’de yaşanan son altmış günün hayatının şimdiye kadar ki en zor zamanları olduğunu belirten Allagta, “Gazze’deki halkımın katledilmesini görüyorum ve bu acıyı biraz olsun hafifletmek için sanata tutunuyorum” diye anlatıyor. Artık Filistin’de güvenli bir yer kalmadığını söyleyen Allagta, “Evimizi işgalciler yok etti ve ailem evsiz kaldı. Artık telefonun çalmasından korkar oldum, belki de ailemden birinin şehit haberini alırım diye. Hatta rüyalarımda bile kanlı sahneleri görüyorum ve sanki kendim yaşamış gibi hissediyorum” şeklinde duygularını paylaşıyor. Tüm bunların sanatına ve tablolarına yansıdığını dile getiren Allagta, “Paletimdeki renkler acının rengine dönüştü ve tablolarım, sessiz olmalarına rağmen konuşan tablolar haline geldi” ifadelerini kullanıyor.
“Çizimlerimle, dünyaya Filistin halkının maruz kaldığı haksızlığı anlatmak, bu halkın atalarından miras aldıkları topraklarda yaşamaktan başka bir suçları olmadığını anlatmak istedim” diyen Allagta, “Dünya kamuoyuna Siyonist işgalcilerin Filistin’deki masum sivilleri öldürmesini, çocukları katletmesini ve acımasızca insanlık dışı soykırım uyguladığını tablolarımla göstermek istedim. İşgalci İsrail’in dünyanın önünde Gazze’deki evleri, okulları, hastaneleri ve ibadet yerlerini bombalayarak tüm uluslararası anlaşmaları ve antlaşmaları hiçe saydığını sergiye gelen ziyaretçilere anlatmak istedim” şeklinde açıklıyor ve ekliyor: “Çizimlerim aracılığıyla, Batı’nın ikiyüzlülüğünü, insan haklarından bahsederken aynı zamanda işgalci İsrail’e silah ve bomba sağlamasını, Gazze’ye yönelik saldırıları durdurma çağrısına veto hakkını kullanmasını ve Filistin halkıyla dayanışma gösteren herkesi bastırmaya çalışması gibi konuları açığa çıkarmak istedim.”
İşgalcilerin suçlarını resmetmeye çalıştım
Karikatürist Naser Jafari ise çizdiği karikatürlerle işgalci İsrail ordusunun suçlarını belgelemeye çalıştığını söylüyor. Jafari, Gazze’den gelen görüntülerin dehşet verici olduğunu dile getiriyor ve bu görüntüleri zihninde işlemenin karmaşık bir hal aldığını dile getiriyor. Jafari “Bize ulaşan bu görüntüleri yaşıyor, hafızamıza kaydediyor ve sanatsal bir çalışmaya dönüştürüyoruz. Belki de karikatür, çizer olarak geçirdiğim en zor günlerden biri” şeklinde duygularını paylaşıyor. Jafari, “Bana düşen görev her zaman olduğu gibi, mağdurun yanında durmak ve onların haklarını, mücadelelerini ve acılarını çizimlerimle ifade etmektir. Karikatür sanatı da bu işgalin dünyanın tamamının duyması için bir araç” şeklinde dile getiriyor.
Propagandayla mücadele etmeliyiz
Filistinli bir sanatçı olarak özellikle de işgal altındaki topraklarda yaşayan biri olarak, Filistin’de yaşananların kendisini etkilediğini ifade eden Mohammad Sabaane, “Özellikle benim şehrim olan Cenin’de geçen iki yılda 250’den fazla şehit verilmiş durumda. Şehrin tüm sokakları, işgal güçleri tarafından tahrip edildi, sembolleri, yapıları, mezarları hepsi işgal güçleri tarafından yok edildi. Şu anda durum gerçekten zor” diyor. İşgal altındaki topraklarda yaşayan sanatçıların kültürel harekete liderlik etmeleri gerektiğini söyleyen Sabaaneh, sergide yer alan eserlerinin iki önemli mesaj verdiğini dile getiriyor. Sabaaneh, “İlk olarak, Filistin halkının işgale karşı direnme hakkı. Bu direnişin şekli ne olursa olsun taşla, silahla, başka bir yolla veya kültürel direnişle olabilir. İkincisi ise, dünyaya Filistinli insanların durumunu ve çocukların acılarını, işgalcilerin insan haklarına yönelik ihlallerini açığa çıkaran çizimler aracılığıyla Filistin imajının tanıtılması. Bizler sanatçılar olarak çizimlerimizle İsrail propagandasıyla da mücadele etmeli ve bu propagandayı sanat eserleri aracılığıyla deşifre etmeliyiz” şeklinde anlatıyor.
Uluslararası sessizlik beni kahrediyor
''Uluslararası sessizlik beni kahrediyor” ifadelerini kullanan Osama Hajjaj, “Ne olacağını göreceğiz ama şu anki durum hiç açıcı değil” diyor. Hajjaj, “Ben burada bir karikatür sanatçısı olarak duruyorum ve çizginin resmin gücünü temsil ediyorum. Biz çizgi romanlar, çizgiler, resim aracılığıyla gücümüzü ifade edecek kişileriz ve tüm dünyaya sesimizi bu şekilde duyurabiliyoruz. Bu sergide de Gazze’ye yönelik çok büyük mesajlar var. Gelen ziyaretçiler Gazze’deki felakete dair birçok imge görebilir” diyor. Yarı Ürdünlü yarı Filistinli olan Hajjaj, 7 Ekim’den önce ailesinin Filistin’de yaşadığını ancak savaş sonrası Ürdün’e geldiklerini belirtiyor. Hajjaj, “Benim hâlâ Filistin’de evim var. Hâlâ kalacak bir evim var. Tüm çizimlerim benim Filistinli olduğuma dair şeyleri ortaya koyuyor” şeklinde açıklıyor.