Bay Tarık Hakkı Us’a.Pek değerli, pek sevgili meslekdaş!…
Benden istediğiniz yazıyı gönderiyorum. O gün gelip gelmeyeceğimi bugünden kestiremem. Herhalde o şerefli törende bulunmak için çok çalışacağım.Gözlerinizden öperim. Büyük bir sevgi ile…
Halid Ziya Uşaklıgil 1941 – Yeşilköy”
Uşaklıgil, bu zarif notla birlikte biri çalışma ofisinden, diğeri 12 yaşında iken çekilmiş başında fesi olan iki fotoğrafını ve daha o yaşlarda iken bir mecmuada yayınlanmış ilk yazısını Hakkı Tarık Us’a gönderir. Eski ve yeni el yazıları da mektubuna eşlik eder. Takvimler 6 Şubat 1943 gününü gösterirken Basın Birliği ‘yle birlikte gazeteci yazar Hakkı Tarık Us, Halid Ziya Uşaklıgil ile birlikte basın hayatında 50 yılı geride bırakmış olan kalem erbaplarını ilk kez buluşturur. Aralarında kimler yoktur ki… İbnülemin Mahmut Kemal İnal, İsmail Fenni Ertuğrul, Mustafa Asım Yörük, Ahmet İhsan Tokgöz, Ömer Ferid Kam, Mehmet Ali Ayni, Hüseyin Rahmi Gürpinar, Rıza Tevfik, Hüseyin Cahit Yalçın, İsmail Hakkı Eldem, Mehmet Tevfik Bilge, Veled İzbulak, Kirkor Kömürcüyan, Mehmet Emin Yurdakul... Yazı hayatında 50 yılını dolduranlar arasında iki de kadın yazar vardır. Bunlardan birisi Abdülhak Hamit Tarhan’ın kız kardeşi şair Abdülhak Mihrünnisa Tarhan’dır. Diğeri de 1890 yılında Ahvâl-ı Âlem adlı bir romanı yayımlanan ilk kadın mütercimlerimizden Behice Ziya Kollar…
Jübilesi yapılacak isimler 6 Şubat günü saat:13.00’den itibaren önce Eminönü Halkevi’nde buluşmaya başlar. Burada bir sinema kamerasıyla her bir yazarın görüntüsü alınır konuşmaları kaydedilir ve fotoğrafları çekilir. Çekimler bittikten sonra otomobille İstanbul Üniversitesi Konferans Salonu’na geçilir. Tören Maarif Vekili Hasan Ali Yücel’in konuşmasıylasaat 16.00’da başlar. Yücel bu konuşmada okuma ve yazmanın yiyip içmek kadar önemli olduğuna vurgu yaparak yazı hayatına emeği geçenler için yapılan bu jübilenin önemine değinir. Kapanış konuşmasını ise en geç yazar Nihal Yar yapar.
Salon hınca hınç doludur. Günün önemli yazar, siyasetçi, akademisyen ve gazetecileri oradadır. Bu aynı zamanda Türk basınında ilim, sanat ve edebiyat adamları için yapılan ilk toplu jübiledir. En çok alkışı Halit Ziya Uşaklıgil, Hüseyin Rahmi Gürpınar ve Mehmet Emin Yurdakul alır. Törene kadın yazarlarımızdan Abdülhak Mihrünnisa Tarhan ve Behice Ziya Kollar sağlık sorunları nedeniyle katılamazlar. Abdülaziz Mecdi Tolun, Hayrettin Nedim Göçen, Hüseyin Suad Yalçın, Abdurrahman Adil Eren, Kazım Uz, Fahrettin Reşat Amidamiri, Ali Faik Üstün İdman ve Ahmed İhsan Tokgöz’ün ise ömürleri bu töreni görmeye yetmez.
Jübilenin ardından ertesi gün Beyazıt’ta jübilesi yapılan yazarların basılı eserlerinden oluşan bir sergi açılır. Jübileye katılan günün önemli yazar ve sanatkarları akşam ise Taksim’de yapılacak basın balosuna davet edilir.
Tarık Hakkı Us tarafından “50 Yıl” adıyla kitaplaştırılan bu jübile hakkında günlerce konuşulur. Gazetelerde yazılar yazılır. Yazıların büyük çoğunluğu övgüyle bahsetse de eleştirenler de vardır. Yine jübileye katılan yazarlarla yapılan söyleşiler gazete sayfalarında yer alır. Basın İlan Kurumu tarafından geçtiğimiz aylar Tarık Hakkı Us imzalı bu albüm kitabın yeniden tıpkıbasımı yapıldı. Basın, kültür ve düşünce hayatından 63 ismin fotoğraflarının, kendi el yazı örneklerinin ve ilk ürünlerinin yer aldığı albüm dijitale de aktarıldı.
Basın Balosu’na davet edilen İbnülemin Mahmut Kemal katılmaz ve bunun gerekçesini bir gazeteciye şöyle açıklar: “Bize bir davetiye göndermişler. Fakat devetiyenin altında yazıldığı üzere smokin midir frak mıdır? Nedir. Şu kuyruklu elbiselerden giymemizi istiyorlar. Biz o kuyrukluları giyip de elalemin içine nasıl çıkarız?” Bu cümelleri Vatan gazetesinde okurla paylaşan Faruk Fenik yazısına balodan şu izlenimi ekliyor: “Taksim Belediye Gazinosuna gittiğim zaman orada eski üstatlardan bu kuyrukluları giymek külfetine katlanabilecek çok fazla kimseye rastlayamadım.”
Hakkı Tarık Us Jübilede yaptığı konuşmasında bu jübile törenlerinin beş yılda bir yapılmasını önemiştir: “Benim basından anladığım, gazeteciler ve mecmuacılarla, hikâyecilerle, romancılarla sınırlanmış bir meslek değildir. Basın bütün mesleklerle birden ilgili hatta bütün mesleklerin ihmal ettiği yerde onları ikmal edicidir. Geçenlerin vazifesi gelenleri yetiştirmektir”
Hakkı Tarık Us jübilede yaptığı konuşmada 40 yıldır sır gibi sakladığı bir gerçeği itiraf eder. Konuşmada 1900’lü yılların başında tanımadığı bir imzanın sahibinden Uşaklıgil’in mektup aldığını hatırlatır. O mektupta birkaç şiir ve makale vardır. Uşaklıgil’e bir baba bu yazıların oğluna ait olduğunu belirterek henüz 10-12 yaşlarında olan oğlunu İstanbul’a gönderip okutsun mu yoksa tüccar mı yapsın diye sorar. Uşaklıgil’den gelen cevap tüccar yapması yönündedir. İşte o mektubu bir baba rölüyle kaleme alan Hakkı Tarık Us’dur. Müsearla mektubu göndererek Uşaklıgil’in kendi yazıları hakkında fikirin öğrenmek istemiştir. Ancak Uşaklıgil’in ‘tüccar ol’ çağrısına kulak asmayıp gazeteci ve yazar olduğunu da bu konuşmada itiraf eder.