Akademisyen Salih Tuğ, siyasetçi Recai Kutan ve iş dünyasından Turan Güngen ve İdris Yamantürk. Seksenli yaşlarında bu dört çınar bundan tam 50 yıl önce iş, akademi, bürokrat ve fikir dünyasından 41 arkadaşlarıyla birlikte Türkiye Milli Kültür Vakfı’nı (TMKV) kurdular. Bugün ise hayatta yalnızca dört arkadaş kaldı. Ama yaptıkları çalışmalar, yetiştirdikleri gençlerin başarıları Türkiye’nin son 50 yılına imza attı. Türk milletinin geleceğine, ülke kalkınmasına sadece maddî açıdan bakılması ve böyle telâkki edilmesindeki eksikliğin farkında olan bu adamlar maddî kalkınmayla birlikte manevî değerlerin de korunmasını ve ihyasını hayatın vazgeçilmezi olduğunun farkındaydılar. Manevî kimliğe sahip 41 gönüllü maddî varlıkları yanında akıllarını, fikirlerini ve mesailerini de vakfederek TMKV çatısı altında bir araya gelmişlerdi. Kuruluş hikayesinin ayrıntısını vakfın Genel Müdür Yardımcısı Mehmet Selim Akiş’ten dinliyoruz: “Türkiye Milli Kültür Vakfı’nın ilk nüvesi, Ali Neyzi Bey’in annesi Nezihe Neyzi hanımefendinin cenazesinde atılmıştı. Elektrik Mühendisi Selahattin Üzel, vakıf düşüncesini tıp doktoru Cevat Babuna’yla paylaşmış. Babuna, Üzel’in teklifini Avukat Muzaffer Somay ve Sabahattin Zaim’e anlatır. Bir heyet halinde Ankara’ya giderek dönemin Meclis Başkanı Ferruh Bozbeyli’yi ziyaret ederler. Ferruh Bozbeyli faydalı olacağına inandığı, bildiği arkadaşlarını tavsiye eder. Bunlardan biri de DPT müsteşarı olan Turgut Özal’dır. Ayrıca Rıdvan Dedeoğlu, İdris Yamantürk, Hulusi Çetinoğlu, Recai Kutan, Feyyaz Nemlioğlu da ekibe dahil olurlar. Vakıf senedi ve kurucuların netleştiği, 31 Mart 1969’da kurucu üyelerden Avukat Muzaffer Somay tarafından vakıf resmi olarak kurulur”
“Ülkemizde 1950’li yıllardaki iktisadî kalkınma hamleleri, yeni bir sosyal yapının şekillenmesi ve fikir dünyamızda yeni gelişmelerin yaşandığı bir zemini gündeme getirmiştir. Ama bu süreç, 1960 darbesi ile sekteye uğramıştır” diyen Akiş o günün şartları ve koşullarında kurulan vakıfla ilgili şunları söylüyor: “ Ülkenin bu yeni gidişatında üretim yapacak alanı kaybeden aydınlar topluluğu, gayretlerini sivil toplum kuruluşları ile açığa çıkarma yoluna giderler. Böylece manevi değerleri önceleyen, ekonomik kaygıların yanında sosyal kalkınmanın da önemine haiz, dernek ve vakıflar gibi sivil toplum kuruluşları ülke topraklarında filizlenmeye başlar. Bunlardan birisi de bizim vakıf olur.”
Vakıf çalışmalarına, ÇBS topluluğu kurucularından Abdülkadir Çavuşoğlu‘nun tahsis ettiği Karaköy ÇBS binasında başlamış. Kurucularından Saffet Kozluca‘ya ait Eminönü‘ndeki Yeni Kozluca Han‘da uzun yıllar faaliyetine devam etmiş. 1998 yılından bu yana da Eyüp‘te yaptırılan “Kültür Evi”nde vakıf senedinde taahhüt ettiği hizmetlerini devam ettiriyor.
Bugün Eyüp Sultan merkezde Türkiye Milli Kültür Vakfı gönüllüleri, kuruluşlarının 50. Yılını bir dizi etkinliklerle kutlamak için hummalı bir çalışma yürütüyor. 2-3 Kasım tarihlerinde Zeytunburnu Kültür Merkezi’nde alanında uzman isimlerin katılacağı “Veda Haccı ve Hutbeleri” ana temalı sempozyumun yanında aynı temalı eserlerin yer aldığı bir de hat sergisiziyarete açılacak.
37 Hattat ve 26 tezhip sanatçısının Veda Hutbelerinden seçilen metinleri yazdığı 50 eser 50.yıla özel hazırlandı. Sempozyum boyunca sergilenerek ziyaretçilerin beğenisine sunulacak olan bu eserlerden tıpkıbasım suretiyle hazırlanan levhalar ise katılımcılara ve ziyaretçilere takdim edilecek. Yine bu faaliyetler kapsamında özel olarak hazırlanan, Veda Haccı’nı gün gün çeşitli ayrıntılarıyla anlatan ve Veda Hutbesi’nin en geniş versiyonlarından birini içeren bir kitap da sempozyuma katılanlara hediye edilecek.
***
Türkiye’nin tarihi geçmişiyle, gelenek ve göreneklerle bağı koparmadan geleceği inşa etmek adına 1969 yılında kurulan vakıf bugüne kadar sayısız faaliyet gerçekleştirdi. Binlerce akademisyene ve öğrenciye burs sağladı. Şimdi ise 41 kişinin kurduğu vakıf 50. yılında Peygamber Efendimizin Veda Hutbelerindeki tavsiyelerle aslında geleceğin Türkiye’sine sesleniyor. Akiş de bu konuda şunları söylüyor: Bildiğiniz gibi Peygamber efendimiz insanlığa son hatırlatmalarını veda haccı esnasında yaptı. Birlik ve beraberliğe ihtiyaç duyduğumuz bu günlerde bu hatırlatmaların toplumumuz için çok önemli olduğunu düşünüyoruz. Salih Tuğ ve Raşit Küçük hocamızın başkanlığında düzenleyeceğimiz sempozyumda kardeşlik, aile hukuku, iktisadi, hukuki, insan hakları gibi bir çok konu bu alanda çalışma yapmış akademisyen tarafından işlenecek.“