Din Hizmetleri Genel Müdürlüğünün hazırladığı bu haftaki Cuma hutbesinin konusu "İmanın gereği: Salih amel güzel ahlâk" olarak belirlendi.
Yüce Rabbimizin rızasına ve ebedi kurtuluşa erebilmenin temel şartı imandır. İman, Allah’ın varlığına ve birliğine, O’nun peygamberlerine, meleklerine, kitaplarına, ahiret gününe, kaza ve kaderin Allah’tan olduğuna gönülden inanmaktır. İman aynı zamanda insanın Rabbine karşı samimiyeti ve ona verdiği sadakat sözüdür. Güven ve huzur içinde yaşama isteğidir.
İmanımızı kemale erdiren ise müminin en temel özelliği olan güzel ahlaktır. Güzel ahlak, peygamberlerin vahiyden sonra ümmetlerine bıraktığı en büyük mirastır. Ahlâkî erdemleri kuşanmak, kötü davranışlardan kaçınmak, mümin için vazgeçilmez bir sorumluluktur. Allah Resûlü (s.a.s) bir hadislerinde şöyle buyurmaktadır:
Bizler, Rabbimizin
diye övdüğü ve güzel ahlakı tamamlamak üzere gönderdiği bir peygamberin ümmetiyiz. Öyleyse ümmeti olmakla şeref bulduğumuz Sevgili Peygamberimiz (sas) gibi bizler de imanımızı hayatımızın her alanına yansıtmaya, onun yüce ahlakını kuşanmaya gayret edelim. İmanın aile hayatına yansıması iffettir, nezakettir, sevgidir, merhamettir; birbirini üzmekten ve kırmaktan kaçınmaktır. İmanın ticaret hayatına yansıması doğruluktur, dürüstlüktür; hak etmediğine el uzatmamak, hak edenin karşılığını eksiksiz vermektir. İmanın sosyal hayata yansıması saygıdır, güvendir. İmanın eğitim hayatına yansıması bildiğiyle amel etmek, bilgi ve tecrübesini insanlığın faydası için kullanmaktır. Hayırlı nesiller yetiştirmek için mücadele etmektir. Hasılı imanın hayatımıza yansıması Allah’ın emirlerine titizlikle riayet etmek ve onun yarattığı mahlûkata şefkat nazarıyla bakmaktır.
Yüce Rabbimiz iman ve salih amelle huzuruna varacak olan müminleri büyük bir mükâfatla ödüllendireceğini ayette şöyle ifade etmektedir:
Öyleyse, zamanın Ramazan’a aktığı bu ayları güzel başlangıçlara vesile kılalım. İmanımızla uyuşmayan eylemlerimizi terk edelim. Bu dünyandan göç etmeden önce kendimizi hesaba çekelim. İmanımızı sâlih amel ve güzel ahlakla taçlandıralım. Unutmayalım ki kabre konulduğumuzda herkes ve her şey dönüp gidecek, yalnızca imanımız ve yaptığımız amellerle baş başa kalacağız.