15 Temmuz gecesi halkın verdiği mücadele demokrasiye, hukuka sahiplenişin de adı bir anlamda. O gece genciyle, kadınıyla, erkeğiyle herkes sokaklarda ortak bir bilinçle destan yazdı. Memleket söz konusu olunca tüm farklılıklar ortadan kalktı her kesimden insanın demokrasi sahiplenişini gördük. Demokrasiye sahip çıkışın adı olan meydanlar, gençliğin mücadelenin en önünde yer alması, bu darbe girişiminin hedefini ve bundan sonra mücadelenin nasıl ilerleyeceği başlıklarını Gençlik ve Spor Bakanı Akif Çağatay Kılıç ile konuştum.
15 Temmuz gecesi Türkiye olarak maalesef TSK'nın içerisinde yuvalanmış olan ve artık silahlı terör örgütü olarak adlandırabileceğimiz FETÖ'nün, bu teröristlerin bir kalkışmasıyla karşı karşıya kaldık. Türkiye içerisindeki huzuru, hukuku, demokrasiyi hedef alan ve bu ülkenin insanlarını katletmek için yola çıkılmış bir kalkışmaydı bu. Farklı kurumlar içerisine sızmış olan bu örgüt mensuplarının, Pensilvanya'da oturan terör örgütü elebaşının istediklerini yerine getirdiğini gördük. İradelerini, zihinlerini ona teslim etmiş olan bu terör örgütü mensuplarının kalkışmasıyla karşılaştık.
15 Temmuz gecesi, kısa bir süre içerisinde yaşanan durumun bir darbe girişimi olduğu ve bu kalkışmayı FETÖ'nün yapmaya çalıştığı anlaşıldı. Cumhurbaşkanımızın milletimize 'meydanlara çıkın ve bu ülkeye sahip çıkın' çağrısı bir dönüm noktası oldu. Milletimizin bu çağrıyla birlikte akın akın meydanlara çıkması, havalimanlarına gitmesiyle birlikte o tarihi görüntüler ortaya çıktı. Milletimiz hiç düşünmeksizin tankların önüne çıktı, ateş eden terör örgütü unsurlarının üzerine çekinmeden yürüdü. Genel Kurmay Başkanlığı, TBMM bombalanırken milletin geri çekilmemesi bu kalkışmayı başarısız kıldı.
O gece yaşananları unutmamamız ve unutturmamamız gerekli. TBMM'de Gazi Mustafa Kemal'in "Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir" sözü yer alır, o gece meclis bombalandı. Türkiye çok darbeler, kalkışmalar gördü. Ama hiçbir zaman milli iradenin tecelligâhı olan meclis bombalanmadı. Top sesleri gelirken bile toplantısına ara vermedi, Kurtuluş savaşını yönetti ve sonra Cumhuriyet'i ilan etti. O gece de TBMM'ye gelip de meclisi açık tutan vekiller çok büyük bir kahramanlığa imza attılar. Çünkü o meclis ki milletimizin ta kendisidir. Ama meclisi bombalamayı düşünen gözü dönmüş hainler çıktı. Bunların bizim milletimizle de alakası yok. Bu kalkışmacıların ne milletimizle ne TSK ile ne de emniyet teşkilatımızla hiçbirisiyle alakası yok. Biz bunları aramızda görmek istemiyoruz, bunlar vatan haini. 15 Temmuz'da bir demokrasi destanı yazıldı. Bu sebeple 15 Temmuz gecesi unutulmamalı. Bizim o gece yaşanan demokrasi mücadelesini tüm dünyaya göstermemiz lazım.
Gençlerimizin milli ve manevi değerler konusunda acaba yeteri kadar hassasiyetleri var mı şeklinde bir görüşün gündem olduğunu görmüştük. 15 Temmuz gecesi Türkiye'deki tüm gençler bu noktadaki hassasiyetlerinin ne kadar üst seviyede olduğunu ortaya koydu. Bu kalkışma karşısında sergiledikleri duruş ile bu darbenin başarılı olmasına ve devamının gelmesine engel oldular. 15 Temmuz gecesi yeni bir nesil, yeni bir kuşak çıktı. Bu kuşak, darbeyi engelleyen bir gençlikti. O gece kadınıyla genciyle, beş yaşındaki çocukları gördük meydanda. Şehitlerimiz arasında da çok genç kardeşimiz var. Bu acı olayla birlikte bu ülkenin geleceği, bu ülkenin bayrağı söz konusu olunca çok farklı görüşlerden gençlerin aynı amaç için birlikte hareket ettiğini gördük.
Biz sivil unsurlarla ilgili çalışmaları aslında yapıyorduk ancak kimi zaman 'Tamam ama o kadar da değil' diyenler de oluyordu. İşte bunu diyenler görsünler baksınlar ne kadarlarmış! Bunlar 17/25 Aralık'ta da benzer bir kalkışmayı emniyet ve yargı üzerinden yapmaya kalktılar. Bu ikisi aynı şeydi, niyet de aynıydı. Şimdi de silah kullanıp ellerini kana buladılar. Son kalkışmayla ilgili olarak süreç hızlı bir şekilde, hiçbir müsamaha olmadan işleyecek. Biz ülkemizin geleceğini sağlama almak duygusuyla adaletle hareket edeceğiz, intikam duygusuyla değil. Zalimlerin yaptığını yapmayacağız ancak hukuk, kanunlar ve milletin önünde hesap verecekler. Bu teröristler ülkenin, milletin geleceğini karartmaya kalktılar. Adaletten, hukuktan şaşmadan FETÖ ile mücadelemiz en kararlı şekilde ilerleyecek. Sadece bu kalkışmaya kalkanlar değil bir de bunlara destek olanlar da var. Türk Ceza Kanunu'nda darbeye destek ve yataklık yapmak da suç. Bunlar da adalet önünde hesap verecekler.
Bu hafta 5 Ağustos'ta Rio Olimpiyatları'nın açılışı yapılacak. Biz de 105 sporcu ile bu olimpiyata katılacağız. Türkiye'nin en çok branşta katıldığı olimpiyat bu olacak. İlk kez katıldığımız branşlar da var. Ve 15 Temmuz sonrası artık sporcularımızın çok daha farklı bir misyonu var. 15 Temmuz sonrası uluslararası platformda, çok geniş bir katılımın olacağı bu etkinlikte Türk bayrağını sporcularımız göğüslerinde taşıyacaklar. Başarı için mücadele edecekler, aynı zamanda da bu milletin tüm şehitlerinin ve gazilerinin de temsilini yapacaklar. Bir anlamda onlar adına da mücadele verecekler. Ben inanıyorum ki sporcularımız milli bir şuurla oradaki mücadelelerini ortaya koyacaklar.
Bu işi kabul etmeyenler veya Türkiye'nin yanında olanlar oldu. “Darbeye karşıyız ama fakat” şeklinde tavır takınanlar da oldu. Farklı bir biçimde bir şeyler önerme çabasına girmenin hiçbir anlamı yok, durum çok açık ve net. Bu bağlamda Avrupa Parlamentosu Başkanı Martin Schulz, bize demokrasiyle, insan haklarıyla ilgili bir öneride bulununcaya kadar gitsin de Avrupa'nın göbeğinde PKK'nın çadır açmasını engellesin. Schulz'a şunu söylüyorum, uzaktan nutuk atacağına bir uçağa binsin ve TBMM, Genel Kurmay'a gelsin de oraya atılan bombaları görsün. Gelsin bunları görsün sonra konuşsun konuşabiliyorsa eğer. Bizim milletimiz o gün demokrasiyi, hukuku, insan haklarını korumak için sokağa çıktı. Onlar neden bahsediyor. “Her şey hukuk içerisinde” olacakmış. Biz milletçe zaten bunu korumak için bu mücadeleyi veriyoruz.
İngiltere büyükelçisi bir demecinde FETÖ'nün bu işin içerisinde olduğu düşüncesinin kuvvetli bir takım emarelere dayandığını söylemiş. Demek ki birtakım şeyleri görmeye başlamışlar.
FETÖ'nün darbe girişiminden sonra yaptığı açıklamaları eziyet içerisinde oturup seyrettim. Yüzünü görmek de sesini da duymak eziyet. Ama düşmanınızın ne söylediğini de görmeniz gerekir. Yaptığı açıklama baştan sona bir itiraf. Kullandığı kelimeler, ima ettikleri ile resmen itiraf ediyor. Zaten hukuki süreç işlerken verilmiş ifadeler de var. Bu kadar insanın ifadesini bir kenara mı koyacağız. Finansal alandaki hareketlerinin yasa dışı olduğu ispatlanmış durumda. Amerika'da 130'u aşkın okulu var. Hiç incelemediler mi bunlar. O halde ben buradan bir suç duyurusunda bulunuyorum. Elimizde delil yok diyorlar ya ben de onlara bu okulları ve finansal hareketliliklerini incelemelerini öneriyorum.