Namazın özü, Allah'a kulluk etmek ve O'na yaklaşmaktır. İslam dini, kolaylık dinidir ve hiçbir Müslümanı zor durumda bırakmaz. Hamile olan kadın, namazda rükû ve secde yapması kendisine veya karnındaki bebeğe zarar verecekse, haberimizde anlatılanlardan kendisine uygun gelen şekilde namazını kılar. Peki hamile bir kadın namaz kılarken zorlanmakta ise namazlarını oturarak veya ima ile kılabilir mi? İşte Diyanet fetvası.
İslam’da sağlık ve güvenlik her şeyin önünde gelir ve ibadetlerde kolaylık sağlanması esastır. Hamilelik, bir kadının fiziksel ve duygusal olarak birçok değişiklik yaşadığı özel bir dönemdir. Bu dönemde, özellikle ileri aylarda, bazı hareketlerin yapılması zorlaşabilir. Namaz kılmak ise her Müslümanın vazifesi olduğu için, hamile kadınlar da bu ibadeti yerine getirmek isterler. Ancak hamilelik sürecinde ortaya çıkan bazı rahatsızlıklar, namaz kılma şekillerinde değişiklik gerektirebilir.
Hamile kadın oturarak namaz kılabilir mi?
"Hamile bir kadın namaz kılarken zorlanmakta ise namazlarını oturarak veya ima ile kılabilir mi?" sorusuna Din İşleri Yüksek Kurulu Başkanlığından şu açıklama yapıldı:
- "Hamile olan kadın, namazda rükû ve secde yapması kendisine veya karnındaki bebeğe zarar verecekse, aşağıda anlatılanlardan kendisine uygun gelen şekilde namazını kılar.
- Hastalığından dolayı namazda rükû ve secde yapamayan kişi oturduğu yerden kolayına geldiği şekilde, mesela bağdaş kurarak veya ayaklarını yana veya öne doğru uzatarak oturup namazını kılar. Ayaklarını yana veya kıbleye uzatarak da olsa yere oturamayan kişi, ayakta veya tabure, sandalye, sedir vb. yerlere oturarak.
- Nitekim Hz. Peygamber (s.a.s.), basur hastalığı olan birinin nasıl namaz kılacağının sorulması üzerine;"Durabilirsen ayakta, gücün yetmezse oturarak ona da gücün yetmezse yan üstü uzanarak kıl"(Ebû Dâvûd, Salât, 181)buyurdu. Bu durumda olan bir kimse usûlüne göre, namazını îmâ ile kılar.
- Îmâ ile namaz kılan kişi başını rükûda biraz, secdede ise rükûdan biraz daha fazla eğer. Bununla birlikte, vücudun baş ile birlikte eğilmesiyle de îmâ yapılmış olur.
- Bir kişi ayakta durmaya gücü yettiği hâlde, rükû ve secdeye gücü yetmiyorsa, ayakta veya oturarak îmâ edebilir; ancak oturarak îmâ etmesi daha uygundur.
- Başı ile îmâ etmeye gücü yetmeyen kimse Hanefîlere göre namazını kazaya bırakır; gözleri, kaşları veya kalbiyle îmâ ederek namaz kılamaz(Mevsılî, el-İhtiyâr, I, 260).