Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde düzenlenen “Türkiye Bilimler Akademisi (TÜBA) 2016 Ödülleri Töreni"ne katılan Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, ülke ve toplumların güvenlik anlayışının köklü bir değişime uğradığını belirtti. Erdoğan, özetle şunları söyledi:
Eskiden sadece sınırların ve çıkarların korunması olarak algılanan güvenlik kavramı artık ekonomik, toplumsal, kültürel tüm varlıklara yönelik tehditleri de içerecek şekilde gelişti. Askeri, adli, polisiye tedbirler güvenlik yaklaşımının görünürdeki yüzleridir. Bunun yanında güvenlik döngüsünün tamamlanabilmesi için bilimden sanata, eğitimden spora, yatırımlardan medyaya kadar geniş bir sahada mücadele gerekiyor.
Türkiye'nin tarihindeki çalkantılara, istikrarsızlıklara bakıldığında hepsinin arkasında cehaletin, ilmi geriliğin, kültürel yozlaşmanın bulunduğu görülür. Selçuklu'yu kalbinden vuran Haşhaşiler bu boşluktan faydalandı; Osmanlıyı uğraştıran pek çok sorunun da temelinde aynı sıkıntılar var. Bugün de aynı sorunla mücadele ediliyor.
FETO denilen şer şebekesi, milletimizin eğitim, yardımlaşma konusundaki hassasiyetlerini istismar ederken en çok bu tür eksiklerden faydalanmıştır. Bu örgütün içindeki akademisyenler, yargı mensupları, polisler, askerler, öğretmenler, iş adamları iyi eğitim almış, fiyakalı okullardan mezun olmuş olabilir, ama bu durum hakikatler karşısındaki körlüklerini, cehaletlerini, kalplerini ve zihinlerini bir şarlatana kiraladıkları gerçeğini ortadan kaldırmıyor.
Kendimize gelebilmemiz ancak kendimizi bilmemizle mümkün. Şayet biz kendimizi bilmezsek birileri gelir bize ne olduğumuzu anlatmaya, bunun sınırlarını çizmeye başlar. Pek çok sapkın yapı gibi FETÖ'cüler de yollarını kaybetmişdir. Ne olduklarını, kim olduklarını unutarak, her biri sadece sahiplerinin emrettiğini yapan birer mankurta dönmüş veya dönüşmüştür.
Öyle ki 15 Temmuz'da bu örgüt mensuplarının ihanetinin büyüklüğünü ancak bir asır önceki işgal günleriyle mukayese edebiliriz. Mesela FETÖ'nün Türkiye Büyük Millet Meclisini bombalamasıyla Osmanlı Meclis-i Mebusanın kapatılması aynı şeydir. Aynı amaca yöneliktir. Orada bir fark yok. Her ikisi de milli iradenin tecelligahı olan bu kurumları işlemez hale getirerek ülkenin işgaline zemin hazırlama amacı gütmektedir.
Cumhurbaşkanı Erdoğan konuşmasında milli yazılım sistemi PARDUS'a da değindi, Erdoğan şunları kaydetti: TÜBİTAK milli yazılım sistemi arayışının ürünü olarak PARDUS'u üretti. Bu yazılımın kullanılacağı teknoloji bize ait olmadığı için tüm gayretlere rağmen PARDÜS yaygınlık kazanamadı. Aynı şekilde kamudaki bilgisayarlarda F klavye kullanılması için genelge yayınlamıştım. Aradan geçen onca yıla rağmen bu konuda da ciddi bir ilerleme kaydedilmediğini görüyorum. Çünkü bu klavyenin kullanıldığı cihazı ve teknolojiyi üreten, dolayısıyla onun kültürünü belirleyen biz değiliz. dedi.