Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe girişimi sırasında, suikast girişiminde bulunmak üzere Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Muğla'nın Marmaris ilçesinde konakladığı otele saldırı düzenleyen darbeci askerlerden, aralarında Çiğli 2. Ana Jet Üs Komutanlığının "üs imamı" Astsubay Başçavuş Zekeriya Kuzu'nun da bulunduğu 3'ü tutuklandı.
Marmaris-Muğla karayolu Çetibeli Mahallesi Gökçe Yokuşu mevkisindeki bir menfezde 25 Temmuz'da yakalanan Muharebe Arama Kurtarma (MAK) timinde görevli 7 darbeci askerden Astsubay Kıdemli Başçavuş Zekeriya Kuzu, Astsubay Üstçavuş Erkan Çıkat, Astsubay Kıdemli Başçavuş Abdülhamit Gülerden, savcılıktaki işlemlerinin ardından tutuklama istemiyle nöbetçi mahkemeye sevk edildi.
Kuzu, Çıkat ve Gülerden, çıkarıldıkları mahkemece tutuklandı.
Yoğun güvenlik önlemi altında Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Eğitim ve Araştırma Hastanesinde sağlık kontrolünden geçirilen darbeci askerler, daha sonra Ankara'daki cezaevine gönderildi.
Darbe girişimi sırasında Marmaris'te Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın ayrılmasından kısa süre sonra kaldığı otele baskın düzenleyip 2 polisi şehit eden 'suikast timi'nden Çiğli 2. Ana Jet Üssü'nün imamı olduğu öne sürülen 'Paşa' lakaplı Astsubay Zekeriya Kuzu'nun ifadesi ortaya çıktı
İfadesinde FETÖ ile 2007'de teması olduğunu, astsubaylarla ilgili bilgiler verdiğini anlatan Kuzu, kendisine "İşyerinde fazla sivrilme, rengini belli etme" tavsiyesinde bulunulduğunu anlattı. Habertürk'ün haberine göre, Kuzu, olayakşamı Tümgeneral Gökhan Sönmezateş'in çalışma olacağını söylediğini belirtti. Kendilerine yukarıdan çekilmiş bir fotoğrafta kırmızı kalemle işaretlenmiş yerin gösterilip "Burada PKK üst sorumlusu var" denildiğini anlatan Kuzu, çatışma sonrasında şehit polislerin para ve cüzdanlarının alındığını, Şükrü Binbaşı'nın "Sonra helalleşiriz, ölenlere de dua edin" dediğini söyledi.
FETÖ ile 2007'de teması olduğunu ifade eden Zekeriya Kuzu, şunları söyledi:
"2007 yılında yapı ile temasım oldu. Bu kişiyle zaman zaman personel ile ilgili benden bilgi alıyordu. Benim ya da onun evinde buluşuyorduk. Astsubaylar isteklerini ve şikayetlerini bana söylüyorlardı. Ben de bunları üs komutanına iletiyordum. (FETÖ'deki kişi) Bana verdiği bilgilerin çoğu doğru çıkıyordu. 'Dışarıda birbirimizi görsek bile tanımamızlıktan geleceğiz' diyordu. 'Telefon sıkıntılı, görüşmeler yüz yüze olacak' diyordu.
Üs komutanı bana 'bir personelin yerini değiştir' dediği zaman ben de bu kişiye soruyordum. Ve onun önerdiği kişiyi atıyordum. Sadece Tosun Albay direniyordu. Bana 'işyerinde fazla sivrilme rengini beli etme' diye tavsiyelerde bulunuyordu. Üste olan her türlü durumu o kişiye anlatıyordum."
Tutuklanan Tümgeneral Sönmezateş'in darbe girişiminden yaklaşık bir hafta önce "Size Güneydoğu'da görevlendirme var" dediğini ifade eden Kuzu, cuma günü saat 17.00 sıralarında üs komutanı Ramazan Elmas'ın, Taner Binbaşı (Taner Berber) ve kendisini odasına çağırdığını, odada bulunan Gökhan Sönmezateş'in çalışma olacağını ve kendilerine de gerek olabileceğini söylediğini anlattı. Sönmezateş'in isteğiyle MAK timi için 50 kişilik malzeme hazırladıklarını belirten Kuzu, Taner Binbaşı'nın "Yeterli personel gelmiyor, sizden de yardım alacağız" dediğini söyledi. Kendilerine yukarıdan çekilmiş bir fotoğrafta kırmızı kalemle işaretlenmiş yerin gösterilip "Burada PKK üst sorumlusu var onu alacağız" denildiğini belirten Kuzu şunları anlattı:
"Gökhan Paşa 'Gelen ekip işi biliyor siz artçı kuvvet olursunuz' dedi. Bu arada İstanbul'dan gelecek misafirler helikopterle geldi. 14 kişiydi. Hepsi kamuflajlı idi. Hiçbirinde teçhizat yoktu. İsmi Şükrü Binbaşı olan kişi 'malzemeler bunlar mı?' diye sorduktan sonra herkes malzemesini almaya başladı. Helikoptere binmeden pilotlarla tartışma oldu. Gökhan Paşa 'Ben Genelkurmay Başkanı adına buradayım. Cumhurbaşkanını alıp geleceksiniz' dedi."
Koordinasyonu sağlayan Şükrü Binbaşı'ya "Barbaros" ismiyle hitap edildiğini anlatan Kuzu, ifadesinde şunları söyledi:
"Şükrü Binbaşı, 'helikopterin biri havada kalacak atış edilirse karşılık verecek' dedi. Helikopter yaklaşık 100 metre mesafade indi. Duvarların arkasına saklanarak otele gelindi. Sivil vatandaşlar uzaklaştırıldı. Bir anda çatışma çıktı. Bizi yönlendiren Mehmet Üstteğmen'di. Şükrü Binbaşı 'roket atıyorum' dedi. Ancak taarruz tipi el bombası attığını gördüm. En önde Şükrü Binbaşı, İsmail Yüzbaşı, Mustafa Serdar Yüzbaşı vardı. Hepsi maskeliydi. Antre gibi bir yer vardı. Oranın camını kırıp el bombası attılar. Yanımızdakiler bize 'boş durmayın sağa sola ateş edin' diyorlardı. İçerdekilerini süründürerek yanımıza getirdiler, hatta birinin başının yanında ateş ettiler. Şükrü Binbaşı 'Girin içeri ne kadar silah varsa alın gelin' dedi. Bir uzunlu namlulu silahla birkaç tabanca ve gece görüşlü dürbün aldık. Yerdeki polislerin para ve cüzdanlarını da aldı. Arazide aldığımız paranın bin 500 lira civarında olduğunu gördük. Şükrü Binbaşı 'Daha sonra helalleşiriz, ölenlere de dua edin' dedi. Sahilden yan otelin duvarından atladıktan sonra ormana girdik."
İsmail Yüzbaşı'nın mola yerinde "Buradaki herkes hizmet hareketinden mi?" diye sorduğunu ve kimsenin itiraz etmediğini söyleyen Kuzu, "Tahminim herkes hizmet hareketindeydi. İsmail Yüzbaşı ve Şükrü Binbaşı 'eğer yakalanırsak bizi öldürürler. her ne şekilde olursa olsun hayatta kalmalıyız. Ormanda kaldığımız zamanda ihtiyaçlarımızı ormandaki meyvelerle karşıladık. Sürekli yüksek gerilim hatlarını takip ederek yerleşim yerlerine ulaşmaya çalışıyorduk" dedi.