Yükseköğretim Kurulu (YÖK) Başkanı Erol Özvar, "Doğru bir planlama ve gerçekçi öngörülerle doktoralı araştırmacı sayılarını zamanla yükseltmemiz en önemli hedeflerimiz arasında bulunmaktadır" dedi.
YÖK Başkanı Özvar, burada yaptığı konuşmada, bugün doktora öğretiminin mevcut durumunun iyileştirilmesine yönelik görüş alışverişinde bulunmak ve atılması gerekli elzem adımları hayata geçirmek için bir fırsat oluşturmak üzere bir araya geldiklerini söyledi.
Türkiye'de yükseköğretimde başta kalite olmak üzere hiçbir meselenin göz ardı edilmesine müsaade etmeyeceklerini vurgulayan Özvar, yükseköğretimdeki uluslararası rekabetin her geçen gün arttığı küresel dünyada, Türkiye'de yükseköğretim sisteminin en stratejik meselelerinden birinin, doktora öğretiminin kapasitesini ve niteliğini artırmak olduğunu vurguladı.
Yükseköğretim kurumlarının, araştırma merkezlerinin ve kamu ve özel kurumlardaki ileri araştırma birimlerinin araştırmacılardan beklentilerinin yüksek olduğunu belirten Özvar, doktora mezunu kişilerden en azından çalışma ve öğrenme ortamlarında kuram, uygulama, yöntem ve tekniklere ilişkin uzmanlık düzeyinde sistematik bilgiye sahip olmalarının beklendiğini söyledi.
Özvar, "Bu kişilerden ileri düzeyde araştırma veya yenilik gerektiren alanlarda karşılaşılan karmaşık sorunlara çözüm üretmesi, bunun yanı sıra mevcut bilgiyi veya mesleki uygulamayı genişletmesi, beceri bakımından, beklenen vasıflar içindedir. Nihayet, bu kişilerden çalışma veya öğrenme ortamlarında ileri düzeyde yeni fikirler ve süreçler geliştirebilmeleri de istenmektedir" değerlendirmesinde bulundu.
"OECD raporları ve Türkiye yükseköğretim sistemi üzerine yapılan ulusal ve uluslararası çalışmalarda ciddiyetle vurgulandığı üzere, üniversitelerimizde öğretim elemanı başına düşen öğrenci sayıları OECD ortalamalarının çok gerisindedir. Daha net ifade edecek olursak, Türkiye'nin nitelikli öğretim elemanı açığı hala devam etmektedir." ifadelerini kullanan Özvar, Türkiye'nin kendi ekonomik ve sosyal kalkınma hedefleri bakımından ihtiyaç duyduğu nicelik ve nitelikte öğretim elemanı sağlaması için doktora öğretiminin mevcut halinin iyileştirilmesinin zorunlu olduğuna değindi.
Bugün itibarıyla lisansüstü öğretimimizin en çarpıcı çıktılarından biri de ülkenin gelişme temposuna nispetle araştırmacı sayısının azlığıdır. Diğer yandan Türkiye'deki doktora mezun sayılarımız, kurum sayısı ve çeşitliliği ile toplam ülke nüfusu dikkate alındığında da düşüktür. Nitekim bu gerçek diğer ülkelerle mukayese edildiğinde daha da çarpıcı hale gelmektedir. Türkiye'de yıllık doktora mezun sayısı 8 bine yaklaşırken, Fransa'da bu sayı 13 bin, Japonya'da 16 bin, Almanya'da 29 bin, Birleşik Krallık'ta 29 bin, Amerika Birleşik Devletleri'nde ise 74 bindir."
Hollanda'nın 2000-2020 yılları arasında 33 bin 673 kadın ve 43 bin 575 erkek olmak üzere toplam 77 bin 248 doktora mezunu verdiğini örnek olarak gösteren Özvar, "2020 yılında nüfusu 17 milyon 407 bin 585 olan Hollanda 20 yıl içinde nüfusunun binde 5'ini doktoralı yapmıştır. 2020 yılı itibarıyla bu ülkenin 25-34 yaş grubunun ise binde 4,46'sı doktoralıdır. Ülkemizde ise 2000-2021 yılları arasında 49 bin 715 erkek 39 bin 901'i kadın olmak üzere toplam 89 bin 616 doktora mezun etmiş bulunuyoruz" diye konuştu.
Bu rakamlar bazı gelişmiş ülkelerle mukayese ettiğimizde açıkça görüldüğü üzere düşüktür. Bu düşüklüğü ifade etmekle birlikte doktoralı araştırmacıların miktarını sadece sayısal verilerin mukayeseli analizine bakarak arttırmak cihetine gitmek konusunda tüm tarafları temkinli olmaya davet ederim. Ülkemizin bu sahaya hasredeceği beşeri ve mali kaynakların, gelişme tempomuzu hesaba katmak suretiyle bir planlamasını yapmak çok daha rasyonel ve etkin olurdu diye düşüyorum. Elbette hiç şüphe yok ki doğru bir planlama ve gerçekçi öngörülerle doktoralı araştırmacı sayılarını zamanla yükseltmemiz en önemli hedeflerimiz arasında bulunmaktadır."
Doktoralı araştırmacıların sayısının öneminin yanı sıra bilgi ekonomilerinde, üniversiteler ile sanayi kuruluşlarının arasındaki keskin çizgilerin ortadan kalkmaya başladığına da tanıklık ettiklerini aktaran Özvar, "Gerek üniversitelerin bir üretim merkezi işlevi gördüğü gerekse de iş dünyasının/endüstrinin birer eğitim ve araştırma merkezine dönüştüğü bir süreçte, doktora mezunlarını üniversitelerin dört duvarı arasına hapsederek yapılan hesaplamalar geleceği ıskalamak anlamına gelebilecektir" şeklinde konuştu.
Teknoloji ve AR-GE alanında yaşanan gelişmeler, ortaya çıkan online öğretim fırsatları ve uluslararasılaşmanın yükseköğretim sistemlerine getirdiği esneklik ve fırsatların yanında, yükseköğretim sistemlerinin ihtiyaç duyduğu nitelikli akademik personel konusunda giderek artan bir ihtiyacın daha fazla göze çarptığını anlatan Özvar, inovasyon ve ekonomik gelişme için ileri düzeyde bilimsel araştırmaların değerinin her geçen gün arttığını söyledi.
Uluslararası veriler, Türkiye'de beşeri sermayemizin ileri düzeyde araştırma yürütme, araştırma sonuçlarını yayınlara, patentlere ve projelere dönüştürmede zorluk yaşadığını göstermektedir. Dolayısıyla, Türkiye'nin aynı anda hem yükseköğretim sisteminin ihtiyaç duyduğu doktoralı insan kaynağını nitelikli bir şekilde yetiştirmesi hem de diğer tüm sektörlerin ihtiyaçlarını dikkate alarak doktora programlarını geliştirmesi gereklidir. Bu konuda atılması gerekli adımları ivedilikle bugün atmak zorundayız. Aksi takdirde bunun getireceği maliyeti, gelecek kuşakların üzerine bir yük olarak sunmak, sistemi içinden çıkılmaz bir problemler yumağına dönüştürebilir. Bu kapsamda Türkiye'nin nitelikli insan kaynağı ihtiyacını karşılamak için yeni adımlar atmaya başladığımızı da bu vesileyle sizlerle paylaşmak isterim."
Geçen hafta Resmi Gazete'de yayımlanan "Tıp-Bilim Doktorası Bütünleşik Programı Eğitim ve Öğretim Yönetmeliği" sayesinde, Türkiye'deki başarılı bir tıp fakültesi öğrencisinin, bir taraftan tıp fakültesini okurken diğer taraftan temel bilim alanları başta olmak üzere bir bilim alanında doktora yapabileceğini aktaran Özvar, programı bitiren tıp fakültesi mezunlarının iyi bir hekim olması yanı sıra bilime uluslararası düzeyde katkı sağlayacak başarılı bir bilim insanı olmalarını hedeflediklerini ifade etti.
Özvar, "Bahsi geçen yönetmelik nitelikli insan kaynağını teşvik etmek amacıyla yapacağımız düzenlemelerden sadece bir tanesidir. Benzer programları zamanla tanıtmak ve ilerleyen süreçte daha da geniş kapsamlı ve esnek bir şekilde sunmak en büyük hedefimizdir. Bu vesileyle birleşik doktora programlarının sadece tıp, sağlık alanında değil diğer alanlarda da uygulanması gerektiğini düşünüyor ve bu konularda da gerekli çalışmaları yaptığımızı paylaşmak istiyorum" dedi.
İki önemli gelişmeyi de paylaşmak istediğini dile getiren Özvar, bu yıldan itibaren yükseköğretim kurumlarının tamamını kapsayacak şekilde tüm doktora mezunlarına yönelik kapsamlı bir tarama çalışması yapacaklarını dile getiren Özvar, "Yeni mezunlara yönelik yapılacak bu çalışmada doktora mezunlarımızın öğrenim geçmişi, tecrübe ve görüşleri ile mezuniyet sonrası gelecek planları hakkında sistematik bilgi toplanacak." bilgisini verdi.
Türkiye'deki yükseköğretim kurumlarının enstitüleri farklı tez yazım kılavuzlarını izlemektedir. Haddizatında farklı alanlara yönelik ve farklı geleneklerden beslenen kılavuzların veya akademik yazım stillerinin olması normaldir. Biz bunu makul ve kimi alanlarda zorunlu da karşılıyoruz. Bununla birlikte, uluslararası kabul görmüş akademik yazım stillerini dikkate alan ve yine alan farklılıklarını gözeten, tez yazanlara yardımcı olacak bir rehber ihtiyacı söz konusudur. Bu kapsamda, 'YÖK Tez Yazım Rehberi'nin hazırlığı içerisindeyiz. Böyle bir doküman, üniversitelere sadece rehberlik etmesi amacıyla ve esnek bir öneri seti olarak hazırlanacak. Bir tezin başlığından başlayıp kaynakçasına kadar tüm hususlara ilişkin bir çerçeve kılavuz hazırlayacağız. Böyle bir rehber, akademik yazma derslerine de kaynaklık teşkil edebilecektir. Bu çalışmaya da başladığımızın müjdesini buradan paylaşmaktan memnun olduğumu belirtmek isterim."
Bugünkü çalıştayın doktora öğretiminin iyileştirilmesi konusunda yeni dönemdeki yol haritasının oluşturulmasına yüksek katkı sağlayacağına inandığının altını çizen Özvar, çalıştayda lisansüstü eğitim açma ölçütlerinden, idari süreçlere, öğretim ve danışmanlık süreçlerinden tez süreçlerine kadar bir çok konu, ilgili paydaşlarca kapsamlı bir şekilde ele alınarak, önerilerin geliştirilmesinin mümkün kılınacağını bildirdi.
YÖK Başkanı Özvar'ın başkanlığında düzenlenen çalıştaya yaklaşık 50 üniversitenin farklı alanlarından lisansüstü eğitiminden sorumlu enstitü yetkilileri, doktora öğrencileri, öğretim üyeleri ve araştırma görevlileri katılacak.
Çalıştayda, doktora öğretimine dair sorun alanlarının tespit edilmesi ve bunlara ilişkin çözüm önerilerinin getirilmesi ile doktora öğretiminin niteliğinin geliştirilmesi hususlarında yol haritası belirlenecek.
Üç oturum halinde gerçekleştirilen çalıştayda katılımcılar "Program Açma ve Öğrenci Kabulü", "Öğretim süreçleri", "Danışmanlık", "İdari Süreçler" ve "Araştırma ve Tez Süreci" temaları üzerinde görüş alışverişinde bulunulacak.