Çocuğun velayet konusunda Yargıtay'ın aldığı kararın, bundan sonra örnek teşkil etmesi bekleniyor.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, verdiği emsal kararla velayet davalarını yeni bir boyuta taşıdı. Kurul, idrak gücüne sahibi 8 ve üstü çocukların kendisini ifade edebileceğini, velayet davasında çocuğa fikri sorulması gerektiğine hükmetti.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, verdiği emsal kararla velayet davalarını yeni bir boyuta taşıdı. Kurul, idrak gücüne sahibi 8 ve üstü çocukların kendisini ifade edebileceğini, velayet davasında çocuğa fikri sorulması gerektiğine hükmetti.
Kararla birlikte; mahkemeler velayet davalarında karar vermeden önce çocuğa "Anneni mi, babanı mı istiyorsun" sorusunu yöneltecek.
Mahkeme babayı kusurlu buldu
İstanbul'da, şiddetli geçimsizlik yaşayan çift boşanmak için mahkemeye başvurdu. Tarafları boşayan Aile Mahkemesi, çiftin 8 yaşındaki Efe'nin velayetini babasına verdi. 6. Aile Mahkemesi'ne velayet davası açan anne boşanma davası sırasında davalı babanın, annenin çocuğu dövdüğü yönünde gerçeğe ve hayatın olağan akışına aykırı iftiraları nedeniyle müşterek çocuğun velayetinin babaya verildiğini öne sürdü.
Mahkeme, davalının velayet görevini yerine getirmediği veya kötüye kullandığı hususlarının kanıtlanamadığı gibi velayetin değiştirilmesini haklı kılacak nedenler de bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verdi.
Karar temyiz edildi. Yargıtay 2. Hukuk Dairesi, idrak çağındaki çocukların kendilerini ilgilendiren konularda görüşünün alınması ve görüşlerine gereken önemin verilmesi gerektiğine dikkat çekti.
Yeniden yapılan yargılamada 6. Aile Mahkemesi ilk kararında direndi. Bu kez devreye Yargıtay Hukuk Genel Kurulu girdi. Efe'nin davanın tüm aşamalarında idrak çağında olduğunu hatırlatan Genel Kurul, emsal bir karara imza attı. Mahkemenin velayet davalarında çocukla istişare etmesi gerektiğinin vurgulandığı kararda şu ifadelere yer verildi:
" İdrak çağında olan müşterek çocuğun uzmanlar tarafından alınan beyanında hem annesi hem de babası ile olmak istediğini ifade ettiği, herhangi bir tercihte bulunmadığı belirtilmiştir. Küçüğün kendi arzu ve isteklerini belirleyebilecek, bunları ifade edebilecek olgunlukta olduğu, bu nedenle çocuğun beyanlarının dikkate alınması gerektiği ifade edilmiştir. Kaldı ki, dava tarihinden itibaren küçüğün yaşadığı veya yaşamak istediği ortamı değerlendirmesine imkan verecek, dolayısıyla velayeti konusunda görüşünün alınmasını gerektirecek ölçüde uzun süre geçtiği de görülmektedir.
Açıklanan nedenlerle mahkemece yapılacak iş; yeterli idrak gücüne sahip olduğu kabul edilen çocuğa, kendisini doğrudan ilgilendiren velayet konusunda danışılarak, görüşünü gerekçeleriyle birlikte ifade etme olanağının sağlanması; ifade edeceği bu görüşün, çocuğun kendi çıkarına ters düşmediği takdirde, buna önem verilerek sonucuna göre bir karar verilmesi olmalıdır. O halde, aynı hususlara işaret eden ve Hukuk Genel Kurulu'nca da benimsenen Yargıtay 2. Hukuk Dairesi'nin bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır."