FETÖ’cü darbecilerle birlikte hareket eden eski HSYK 1. Daire Başkanı İbrahim Okur, hakkında gözaltı kararı olduğunu duyunca Kartal’daki lüks rezidans dairesinden bir başkasına ait araçla kaçmak istedi. Ancak, HSKY’nın gizli gücü Okur'un hevesi kursağında kaldı. Okur, kovalamaca sonucu Kocaeli il sınırında yakalanarak gözaltına alındı
Darbe teşebbüsüne karıştığı için gözaltı kararı bulunan yargının gizemli ismi HSYK 1. Daire Başkanı İbrahim Okur, başkasının arabasıyla kaçmak isterken yakayı ele verdi. Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı, FETÖ'cü darbecilerle birlikte hareket ettiği iddiasıyla Okur hakkında, ''silahlı terör örgütüne üye olma'' ve ''cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs etme'' gözaltı kararı aldı. İstanbul Emniyet Müdürlüğü Asayiş Büro Amirliği ekipleri ve bir savcı, dün sabah saatlerinde eski HSYK 1. Daire Başkanı olan İş Mahkemesi Hakimi İbrahim Okur'un Kartal Dap Dragos Royal Towers'daki lüks dairesine baskın düzenledi. Polis ekiplerinin siteye girdiği bilgisini alan Okur, bir başkasına ait 34 BNZ 34 plakalı bir araçla rezidanstan ayrıldı. Ekipler, Okur'un kaçmaya çalıştığı aracın peşine düştü. Uzun süre devam eden kovalamacanın ardından Okur'un aracı Kocaeli il sınırında durduruldu. Yargının kara kutusu gözaltına alınarak sorgulanmak üzere emniyet binasına götürüldü.
HSYK'nın kara kutusu haline gelen Okur, Zaman ve Hürriyet gazetesine verdiği röpörtajda skandal cümleler sarfetmişti. Tehdit yoluyla adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs eden Okur, paralel yapı operasyonunlarının yargı mensuplarına uzanması durumunda HSYK olarak devreye gireceklerini, engellemek mümkün olmazsa, süreci yavaşlatmaya çalışacaklarını alenen ilan etmişti. FETÖ'nün en kritik isimlerinden biri olduğu uzun süredir dile getirilen Okur'un bu sözleri hakkındaki iddiaları güçlendirmişti.
İbrahim Okur, 27 Ocak 2014 tarihinde “HSYK'nın gizemli ismi" başlığıyla Yeni Şafak Gazetesi'nde çıkan haberde deşifre olmuştu. Polis-yargı cuntasının darbe girişimiyle önemli hale gelen HSYK'nın 1.Daire Başkanı İbrahim Okur'un, yargının en kritik ismi olduğu belirtilmişti. 28 Şubat'ta hakim olan Okur, sırasıyla Adalet Bakanlığı Personel Müdür Yardımcısı ve Müsteşar Yardımcısı olmuştu. Tartışma konusu olan HSYK'yı da Okur şekillendirmişti.
Okur, 28 Şubat döneminde bile kesintiye uğramayan parlak kariyeriyle dikkat çekti. Darbe sürecinde Adalet Bakanlığı tetkik hakimliğine getirilen İbrahim Okur, 2002 yılına kadar bu görevde bulundu. Okur, bu tarihten 2004 yılına kadar Personel Genel Müdürlüğü Daire Başkanlığı görevini yürüttü. Bu görevden başlayarak Türkiye genelinde tüm hakim ve savcılarla iletişim kuran Okur, 2004-2007 yılları arasında ise Personel Genel Müdür Yardımcısı sıfatıyla ulusal yargı ağı içinde etkin bir nüfuza sahip oldu. Okur bu görevinin ardından HSYK üyeliğine seçilene kadar Adalet Bakanlığı Müsteşar Yardımcılığı görevini yürüttü. 2010 yılında seçimle HSYK üyeliğine getirilen Okur, yargı içindeki etkin nüfuzu sayesinde kendi listelerinin öne çıkmasını sağladı. Demokrat Yargı Eş Başkanı Orhan Gazi Ertekin, 'Yargı Meselesi Hallolundu-Yargının Eşekli Demokrasi ile İmtihanı' isimli kitabında HSYK seçimlerinde İbrahim Okur ile Adalet Bakanı Sadullah Ergin'in Müsteşarı Ahmet Kahraman'ın birer liste hazırladığını ancak seçime Okur'un listesiyle girildiğini ifade etmişti.
Alper Görmüş de bir yazısında Okur'un Genelkurmay'da altı ay süreyle kurs gördüğünü fakat Genelkurmay'dan brifing alan diğerleri gibi 'tefe konmadığı'na dikkat çekmişti. Görmüş'ün yazısında 'Bu şahıs 15 yıldır bürokrat. Bu 15 yıldaki hükümetleri, bakanları bir düşünün. Okur hep orada kalabilmiş. Hele de 28 Şubat sürecinde yargıda tam anlamıyla bir cadı avı varken' ifadelerini kullanmıştı.
Okur, 4 Ekim 2004-18 Şubat 2005 tarihleri arasında Milli Güvenlik Akademisi 57. dönem öğrenimini başarı ile tamamlayıp Harp Akademileri Komutanlığı'ndan diploma aldı. Okur, bu diplomasını HSYK üyeliği seçimlerinde hazırlattığı broşürde kalın çizgilerle gösterdi. En fazla oyu alarak kazandığı HSYK'nın internet sitesindeki özgeçmişinde ise bu bilgiyi gizledi. Okur, HSYK 1. Daire Başkanı olduğu dönemde kurulun resmi internet sitesinde Milli Güvenlik Akademisi mezunu olduğunu gizlemişti.
HSYK 1. Daire eski Başkanı İbrahim Okur'un eşi olan Nurdan Okur'un, İstanbul 7. Ağır Ceza Mahkemesi'nin Mavi Marmara davasında İsrailli komutanlar hakkında verdiği tutuklama kararının İnterpol'e gönderilmesine engel olan isim olduğu da Yeni Şafak'ın 9 Şubat 2015'teki haberinde ifşa edilmişti. O dönemde Adalet Bakanlığı Uluslararası Hukuk ve Dış İlişkiler Genel Müdürü Nurdan Okur'un dosyayı sümen altı ederek, kasıtlı şekilde İnterpol'e göndermediği ortaya çıkmıştı.
Demokrat Yargı Eş Başkanı Orhan Gazi Ertekin, HSYK'nın bugünkü şekillenmesinde İbrahim Okur'un önemli bir kilometre taşı olduğunu söyledi.
Ertekin, yaptğı açıklamada, “Bireysel olarak bir kişi hakkında sistemi değerlendirmek istemem. Bugüne kadar yapılan bu tür girişimleri doğru bulmadığım için Okur hakkında da böyle bir değerlendirme yapmam. Ancak İbrahim Okur, bu süreci örgütleyen kişilerin en başında gelen kişilerdendir. Bu yargı çetesinin içinde midir değil midir onu bilemem. HSYK bugüne kadar bir çeteye aitti" dedi. Toplumun da içinde olacağı bir HSYK'nın önemine işaret eden Gazi Ertekin, “Meclis'in de üye seçeceği, adli ve idari yargının da temsil edildiği bir sistem üzerinde muhalefetin uzlaşması gerçekten de çok anlamlı olur" ifadelerini kullandı.
İbrahim Okur'un ismi ilginç bir şekilde Zekeriya Öz ile de yan yana geldi. Emekli Jandarma Genel Komutanı Şener Eruygur'un Atatürkçü Düşünce Derneği'ndeki odasında ele geçirilen 'FGT Hakim Yapılanması' isimli belgede Zekeriya Öz'ün ismi de yer alıyordu. Belgede Öz'ün yanı sıra Adalet Bakanlığı Personel Genel Müdürü olan İbrahim Okur'un da ismi geçiyordu. Okur'dan ilginç bir şekilde 'yapılanmanın başı' olarak söz ediliyordu. Notta Öz'ün Okur'un emrinde olduğu iddia ediliyordu. İbrahim Okur, 2012 yılında katıldığı bir toplantıda Savcı Öz'ü kahraman ilan ederek, 'Ne iş yapar hakim ve savcı? Sanırım Zekeriya Öz ismiyle savcılık biraz daha tanınır, prestijli bir meslek haline geldi' yorumunu yapmıştı. Her dönemin vazgeçilmez bürokratı İbrahim Okur, eşi Nurdan Okur'u da Yargıtay üyesi yapmak istemişti. Kamuoyundan gelen tepkiler üzerine Nurdan Okur adaylıktan vazgeçmişti.