Marmara Üniversitesi’nin 135. kuruluş yıldönümü programına katılan Cumhurbaşkanı Erdoğan, yardımcı doçentliğin önümüzdeki hafta kaldırılacağını açıkladı. Yardımcı doçentlik unvanıyla ilgili çeşitli şikayetler olduğunu hatırlatan Erdoğan, “Yardımcı doçentliğin sadece siyasi karar olduğunu bilirdim. Yani gönül çalmak, gönül almak... Doçentliğin şartları yeniden düzenlenip önümüzdeki hafta Meclis’e gönderilecek. Artık doktoradan kazanan doğru doçentliğe gidecek” dedi.
Marmara Üniversitesi’nin 135. kuruluş yıldönümü törenine katılan Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, üniversitelere seslenerek, “Ülkesini geriden takip eden bir akademi lokomotiflik yapamaz” dedi. Erdoğan, özetle şunları söyledi:
Türkiye’nin geçtiğimiz 15 yılda yaşadığı büyük dönüşümün örneklerini görebileceğimiz alanlardan biri de yükseköğretimdir. Biz hükümete geldiğimizde milyonlarca gencimizin girmek için kapıda beklediği, ancak çok azının bu imkanı elde edebildiği bir yükseköğretim sistemi vardı. Arz talep dengesi bu kadar bozuk olunca, ister istemez dershaneler gibi fırsatçı birtakım ara eğitim mekanizmaları doğmuştu.
Dershaneleri ele geçiren FETÖ zihniyeti, bu şekilde ülkemizin dört bir yanındaki en zeki, en parlak öğrencileri devşirebileceği bir zemin bulmuştu. Evlatlarımızın üniversiteye girişlerini kolaylaştırarak, bu çarpıklığı ortadan kaldırmak için attığımız her adımda birilerinin tehdidleriyle, saldırılarıyla, kumpaslarıyla karşı karşıya geldik. Yıllar boyunca hükümet değişikliklerinde göreve gelen her milli eğitim bakanına ilk talimatım ‘Dershaneleri kapatın’ olmuştur.
Buna rağmen allem edilmiş kallem edilmiş bin bir hile ve hud'ayla dershanelerin varlığını sürdürmesi sağlanmıştır. En sonunda Nabi Avcı hocamızın bakanlığı döneminde bu meseleyi kökten çözme imkanı bulduk. Türkiye’nin 17-25 Aralık ve 15 Temmuz darbe girişimlerine giden yolu dershane tartışmaları üzerinden takip etmek mümkündür. FETÖ, bu milletin çocuklarına yaptığı kötülükle geleceğimizi gasbetmiştir. Geleceğimizi çalmıştır ve bu ümmeti parçalamıştır.
Türkiye uzun yıllar boyunca her alanda milletin değerinden kopuk, ‘halka rağmen halk için’ anlayışıyla hareket eden, söylemi sosyalist, zihniyeti faşist kadroların tasallutu altında kaldı. Üniversitelerimiz de bu alanlardan biri olmuştur. Kendi tarihini karalamak için zayıf kaynaklara dayanarak hezeyanlar taşıyan bir zihniyetin olduğu yerde millilikten söz edemeyiz. Belli görüşlerin dayatılması, buna karşılık farklı görüşlere tahammülsüzlük üzerine kurulu bir sistemden özgür bilim çıkmaz. Bilim demek, özgür bir zihin demektir.
İşte Pensilvanya’nın emrine, her yanıyla cehalet kokan bir adamın emrine her şeyinizi teslim etmişseniz, ipotek altına vermişseniz, profesör de olsan hiçsin. Ben aklını ve ilmini bu tür adamların emrine kiraya verenler için bunu söylüyorum. Bundan çok çektik. Meczuplukla mümbitlik arasındaki o ince çizgiye dikkat etmek lazım. Milletin değerlerine saygılı olmakla bilimde en üst sıralara çıkmak birbirinin alternatifi, birbirinin zıddı değildir.
- Yardımcı doçentlik kalkıyor
- Üniversite kapasitesinin talep eden herkesin girebileceği bir düzeye ulaştırıldığını belirten Erdoğan, “Yardımcı doçentlik unvanıyla ilgili çeşitli şikayetler vardı. Birçok yardımcı doçent kardeşlerim var, yakın çevremde ahbaplarım, akrabalarım var. Tabii dinlediğimde ben de tatmin olmazdım. Bunun bir aldatmaca olduğunu da bilirdim ve yardımcı doçentliğin sadece bir siyasi karar olduğunu bilirdim. Yani bununla bir gönül çalmak, gönül almak... Bunun için yapıldığı belliydi. Dedik ki ‘Biz öyle bir adım atalım ki bu ara unvanı ortadan kaldırıp, doktoradan doğrudan doçentliğe geçilebilmesini temin edecek bir çalışma yapalım.’ YÖK Başkanımıza bu talimatı verdik. Doçentliğin şartları da buna göre yeniden düzenlenerek inşallah büyük ihtimalle önümüzdeki hafta parlamentoya gönderilecek ve böylece bu sorunu da çözeceğiz. Artık doktoradan sonra bir de yardımcı doçentlik olmayacak. Doktoradan kazanan doğru doçentliğe gidecek” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Tunus Cumhurbaşkanı El-Baci Kaid es-Sibsi ve Başbakanı Yusuf Şahid ile telefonla görüştü.
Görüşmelerde, ikili ilişkilerin yanı sıra Tunus’ta hayat pahalılığı gerekçesiyle başlayan protesto gösterilerine değinildi. Erdoğan, Tunus’un birlik, beraberlik içinde bu sorunların üstesinden geleceğine inandığını vurguladı. Tunus’a yaptığı son ziyarette kendisine ve beraberindeki heyete gösterilen misafirperverlik dolayısıyla teşekkürlerini ileten Cumhurbaşkanı Erdoğan, Tunus’un Yasemin Devrimi’nin ardından demokratik dönüşüm sürecinde elde ettiği kazanımların zedelenmemesinin önemine dikkati çekti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, her konuşmasında hakaretler yağdıran CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’na bir dava daha açtı. Erdoğan, Beşiktaş Belediyesi önünde yaptığı konuşmada kişilik haklarına saldırıda bulunduğu gerekçesiyle Kılıçdaroğlu’na 150 bin liralık manevi tazminat davası açtı.
Akşam saatlerinde Sütlüce’deki AK Parti İl Başkanlığı’nı ziyaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, burada bir süre kaldıktan sonra Etiler’de bir çorbacıya gitti. Mekan sahibine daha önce verdiği söz sebebiyle çorba içmeye gittiği öğrenilen Erdoğan, çıkışta dışarıda bekleyen vatandaşlarla selamlaştı. Cumhurbaşkanı Erdoğan’a Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Betül Sayan Kaya AK Parti yöneticileri ve milletvekilleri eşlik etti.